Silivri, yavaş yavaş 31 Mart 2024 tarihine yaklaşıyor. Bu sürecin iki önemli aktörünün gündemlerindeki konulara bir göz atalım.
Cumhur İttifakı'nın İBB Başkan Adayı Murat Kurum'un ziyaretini hatırlayarak başlayalım. İstanbul'un muradı olması beklenen Başkan Adayının, kendi teşkilat tabanının bile gönlüne girip, motivasyonunu sağladığını söylemek güç. Kurum, çıktığı noktanın gerisinde. Ama kulislerde “Erdoğan, bu kez İstanbul'u alacak” fısıltısı nedense hiç kesilmiyor, anketler de "kıran kırana bir yarış var" diyor!
İstanbul seçimini, Silivri'den bakarak çözümleme şansımız yok. Onun için biz kendi ilçemize bakalım.
Kurum'un Silivri'ye gelişinin getiri ve götürüleri birbirini sıfırladı. İBB adayı Yılmaz için de, kendisi için de ilçemiz programını bir avantaja dönüştürme fırsatını kullanamadı. Silivri'ye gelip, büyük bir bölümünde, İmamoğlu ile yaşadığı polemiklere değindiği konuşmasında ilçemize yapacağı merakla beklenen projeleri dinlemeyi umut edenler için hayal kırıklığından hallice bir tesir bıraktı.
Yılmaz'ın, İBB yatırım ve hizmetlerinden yeterince faydalanamadığımız olgusunu Kurum, yeni dönem ve iktidar olasılığında somutlaştırıp sempati, destek ve oy kazanmak için değerlendiremedi. Kendini anlatamadı, vaatlerini ise Silivri seçmenine yakaladığı uygun pozisyonda ‘satamadı'.
Zamanla yarış şartlarında ilk izlenimin önemini anlatmaya gerek yok zaten.
Kurum'un bu ilk ziyaretinin ardından AK Parti tabanını konsolide etme hususuyla yetinip Cumhur İttifakı Silivri Belediye Başkan Adayı Volkan Yılmaz ile en yakın rakibi CHP Belediye Başkan Adayı Bora Balcıoğlu arasında önemli bir farka işaret etmek gerekir.
Balcıoğlu'nun güç kazanması için İBB ve Genel Merkez desteğine ihtiyacı varken, rakibinin bu açıdan oluşan rüzgarını Yılmaz kendi başına da sağlayabiliyor.
Balcıoğlu'nun ideolojik üstünlüğü ile elde ettiği oy potansiyelini, Yılmaz kişisel olarak kazanıyor. Ne demek isteğimi anlamak için Balcıoğlu'nu CHP'nin dışında bir partiden aday olarak düşünün, “Yılmaz, CHP'nin adayı olsa Silivri'de %90”la seçilir” sözünü bir insana neyin ettirdiğini ve bunu duyanların tereddütsüz onay durumunu göz önünde bulundurun.
En çok oyu alan partiden bile olsa Silivri'de hiçbir başkan adayının sadece kendi ideolojik tabanının desteği ile seçim kazanmasının mümkün olmadığı aşikar. İşte tam da bu sebepten CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in AK Parti ve MHP'yi hedef aldığı ok gibi sözleri kendisini dinlemeye gelen emekli kalabalığının (Kurum'u da en çok onlar izlemeye geldi bu arada) coşkulu tezahüratlarına sebep olsa da 17 gün sonra sandıktan çıkmayı bekleyen partisi adaylarının yüreğini cız ettirdi. “Ne yaptın Sayın Genel Başkan biz burada tek tek MHP'den de, AK Parti'den de oy toplamaya çalışıyoruz” serzenişlerini parti büyüklerine söyleyemezler, ben duygularına tercüman olayım. Sağa sola sallarken sözlerinizin bumerang etkisini unutmayın.
CHP Belediye Başkan Adayı Bora Balcıoğlu ile miting programlarını başlattığı ilk gecenin ikinci durağı Seymen'de bir araya geldik. Balcıoğlu'nun nezaketine vatandaşlar pek tabi kayıtsız kalmıyor. Kimse kendisine uzanan bir eli, gülümseyerek bakan bir yüzü geri çevirmez.
İBB'de tekrar seçilip seçilemeyeceği henüz belirsiz bir Belediye Başkanının desteği, yerel seçimlerden sonra kalıp kalmayacağı tartışma konusu olan Genel Başkanın katkısı görülüyor Balcıoğlu'nun cephanesinde. O ise öyle anlaşılıyor ki en çok kendisine ve İlçe Başkanı İbrahim Kömür'e güveniyor. Partisinin önemli isimlerini seçim kampanyasının görünür yüzünden, özünden uzak tutarak zaferinin tadını tek başına çıkarmak, mağlubiyeti durumda suçlu aramaya gerek kalmadan ‘çokça bulunacak' şartları bir yandan hazırlamış.
İkinci adam, ötelenen siyasi hayallerin prangasından kurtulmuş coşku içinde yerel iktidar hedefini gerçekleştirmenin heyecanının sardığı bir Bora Balcıoğlu var meydanda.
Bir gün sonra Seymen'de gecenin yarısı seçim gündemine ilişkin sorular yönelttiğimiz Volkan Yılmaz ise son derece soğukkanlıydı. Sanki sırtında MHP, Silivri, Cumhur İttifakı, adının yayıldığı dünya alemin, yaptığı o kadar iş, hizmet, ortaya koyduğu muazzam emeğe karşı 31 Mart seçimlerinden muzaffer çıkma baskısı yokmuş gibiydi. “Ben elimden geleni yaptım, halen de yapıyorum. Görelim bundan sonra Mevla'm ne eylerse güzel eyler”in iç huzur ve teslimiyeti içinde görünüyordu.
Seymen programından söz etmişken Sami Barlas'ın (AK Parti Belediye Başkan Aday Adayıydı) katılımı ve Yılmaz'ın çalışmalarından övgü ile söz etmekle kalmayıp, destek verip, verilmesi yönünde çağrıda bulunması da çok anlamlıydı. Siyaset adına bunun örnek tarafını görüp takdir etmeliyiz.
Bir şey daha; Yılmaz, Seymen'de bir kanun değişikliği ile kırsal bölgelerdeki İBB/İlçe Belediyesi yatırım, yetki sorumluluk sınırlamasını kaldırmaya yönelik TBMM'ye kanun teklifi getirilmesini sağlamaktan falan söz etti. Bunu etkin bir belediye başkanı mı, TBMM çatısı altında milletvekili olarak mı yapmayı planladığı konusu da aklımda yer etti doğrusu.
Genelde siyasetçiler vatandaşlara sorunlarını çözeceklerini vaat ederler, daha iyi bir yaşam sürmeleri içi gerekli şartları sağlamaya yönelik umutları olmak için mücadele ederler seçimde. Mümkün olsa da olmasa da sözler verilir. Seymen'de stat yeri konusunda bakanlık düzeyinde yaşanan tahsisin kaldırılması güçlülüğü tekrar gündeme gelip karşılıklı değerlendirmeler uzayacak gibi oldu. Vatandaştan yükselen “Sen bunu çözersin” mealindeki görüşlerini Yılmaz bile idrak etmekte ilk anda zorlandı. Yılmaz, siyasetçinin umut olmaya çalışma halinin gerçekleşme örneği olmuş! Yani asıl bu iş olmuş!