‘Söyleyecek' o kadar çok şey var ki… Ama bence ‘yapılacaklar' kısmına odaklanmalıyız.
Bugün Türkiye Cumhuriyetinin 97. yıldönümü. Ve tepeden tırnağa bütün Türkiye, temsil ettiği değerlere, yaşadığı zor şartlarda yine dört elle sarılmış vaziyette.
İnsanın hayatında karşılaştığı güçlüklerde ailesine dayanması, yuvasına sığınması gibi bizler de tüm krizler, saldırılarda Atatürk ve “En önemli eserim” dediği Cumhuriyet ve temsil ettiği değerlere sığınıyoruz.
Atatürk ve fikirleri, yakalandığımız fırtınanın şiddeti ne kadar güçlü olsa olsun daima en güvenli liman olmaya devam ediyor…
Aklımız başarı yolunda, hangi alanda ilerlersek ilerleyelim, ne zaman karışsa bildiklerimizi temize çekecek bir kaynak hemen yanı başımızda bitmeden, tükenmeden duruyor.
Cumhuriyet ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarına çok fazla şey borçluyuz. Karşılık beklemediler biliyorum ama biz borcumuzu mutlaka ödemeliyiz.
Bazılarımız tarlada, kimimiz göklerde, bir başkası laboratuvarda, bir sanayi kuruluşu ya da küçük atölyede… Birimiz harf yazarak, başkası romanlar, bazıları resim, kimileri beste yaparak… Her birimizin yapacakları var… “Benim elimden ne gelir ki?” diyemez kimse…
Sahip olduğumuz ortak hazineye herkes kendi çapında katkısını sunsun… Çünkü hepimiz bir bütünün parçasıyız. Zerre eksiklik fark edilir…
Ortak değerlerimize sıkı sıkı bağlanarak ve etrafında kenetlenerek aşamayacağımız hiçbir sorun yok. Yine fırtınalar çıkacak, yine şimşekler çakacak ama yağmur da yağacak, her karanlık gecesinin ardından güneş de doğacak…
Her yeni günle birlikte bizi biz yapan şeyleri tekrardan düşünün.
Sahip olduklarımızı gözden geçirin…
Onlar olmasa biz olamazdık…
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için hayatını adayan, canını feda eden tüm şehitlerimize, gazilerimize minnet ve saygıyla…