Hafta sonu sahilde dolaşırken balıkçı tezgâhların önündeki kalabalık dikkatimi çekti. Hava soğuk olmasına rağmen güneşliydi.
Yan tarafında “Balıkçılar” kahvesinin ön tarafında bir çay içimi oturdum ama gözüm balık satış tezgâhlarında.
Ön tarafında, yani Silivri’ye bakan yanını gözlüyorum.
Kişi, alacağı balığı tezgâhın üstünde seçiyor, kaç kilo alacaksa söylüyor, satıcı da
“ temizleyip” veriyor…
Bu birinci satış şekli.
İkincisi…
Kişi tam parasını ödeyip, balığını alacak “pişirtmek istersen arka tarafta şu kadara pişiriyoruz” alıyor. Balığın pişerken çıkardığı kokuyu evinde istemeyene bu teklif cazip geliyor. “Tamam” diyor.
Üçüncüsü…
Kişi “tamam pişmiş alayım” dedikten sonra üçüncü öneri geliyor “ arka tarafta, pişirme yerinde masalarımız da mevcut istersen oturup yiyebilirsiniz, yanına salata isterseniz onu da yapıyoruz, yanında soğanı ve salatası da var” önerisi. Böylece, ön taraftan daha kalabalık olan o arkta taraftaki kalabalık bu öneri üzerine oluşmuş oluyor. Yani, balığın “pişmiş” olarak satıldığı mekân. Rüzgâra kapalı, ayrıca güneş alıyor.
Kış aylarında en soğuk havalarda bile Cumartesi, Pazar günleri boş masa bulamazsınız. Bu Pazar hava güzeldi, komşu çay bahçesinden bir o kadar masa getirilmiş olmasına rağmen boş masa bulma imkânı yoktu…
Neyse…
Yıllar önce “ birçok ülkeden büyük nüfusa sahip İstanbul’un bir ilçesiyiz bu nüfusun %1’ni hafta sonu Silivri’ye çekebilsek burada ki hizmet sektörü yaz kış iş yapar ama o iş nasıl olacak” diye bu konuda kafa yormuştuk, konuşuyorduk.
Şimdi, değişik mekânlarda “hafta sonu çoluk, çocuk Silivri’de balık ziyafetindeydik.” gibi sözler duymaya başladım. Hoşuma gidiyor. Ve bu alanda hizmet veren daha fazla işletmeye ihtiyaç olduğunun farkındayım.
Ve biliyorum ki çok yakında, Balıkçı barınaklarının olduğu yerlerde de ayni şekilde satış yapılacak. Yerlerin düzenlemesi de bitmiş gibi.
Ayrıca, eski “Beyaz Saray” yerine yapılan iki adet “ balık lokantası” açılacak. Yakında biteceği söyleniyor, onlarda “ parası biraz fazla” olanların, daha fazla “hizmet almak” isteyenlerin ihtiyacını giderecek. O zamanda Silivri adının daha fazla duyuru imkânına sahip olacak.
Bunların tamamı güzel şeyler…
Geleli m diğer yanına…
Balık yemeğe gelen, balık almaya gelen, balığı alıp veya yiyecekte Silivri’den hiçbir şey almadan çıkar mı?
İnanıyorum, büyük çoğunluğu alır.
En zorda olanı bile hafta sonu Silivri’de olduğunu göstermek için, kapı komşusuna veya işyerindeki arkadaşına, bir şeyler alır. İlk akla gelen de haliyle yoğurttur.
Çünkü Silivri’nin yoğurdu Silivri ile özdeşleşmiş bir markadır. Silivri’de yaşayan herkesin hissedar olduğu bir marka…
Bu nedene bağlı olarak.
Derim ki…
Başta Silivri Belediyesi olmak, hayatını Silivri’de sürdüren herkes her kurum bu tür işletmelere cesaret vermeli, destek vermeli.
İyi haftalar.
BAHAR GÖRÜNTÜSÜ
Siyasetin bu kadar kötü yapıldığına ilk defa şahitlik ediyorum. Hele de “iktidara mensup birkaç isim” . Siyaseti “belden aşağı vurmak” olarak algılamamızı istiyor. Adı saklı değil herkesçe malum.
Amaç belli!
Hedefledikleri insan ve insanları İtibarsızlaştırmak.
Ayrıca…
İnsanların kafasına “siyasetin kötü bir iş”olduğu algısını yerleştirmek.
Hiçbir devir de böylesi görülmedi.
İnanın, güneşin görünmesi ile kuytu köşelerde oluşmaya başlayan baharın o güzel görüntüsünü bastırıyor.
HAFTA İÇİNDEN
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın, Silivri Belediyesini ziyareti, Silivri Belediye Başkanı ile ayni fotoğraf karesinde görünmeleri geçen haftanın en önemli olayı olarak görülebilir.
Bilindiği gibi Silivri Belediye Başkanlığı 29 Mart 2009 Öncesi AKP’li idi. Yani, Sayın Topbaş ile ayni partiye mensuptular.29 Mart 2009’da yapılan seçimlerini Silivri’de CHP alınca iki belediye arasında gizli, gizli bile olsa, soğukluk yaşandı.
Silivri’ye birkaç defa gelmesine rağmen, her seferinde Belediye binasından içeri adımını atmaması buna bağlanıyordu. Geçen hafta içinde yapılan ziyarette Belediye’ye uğraması. Başkanlık makamına gelişi ve Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın makamına oturması buzları eritmiş oldu. En azından dışarıdaki görüntü öyle.
Bir ilginç görüntü ise Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın Sayın Topbaş’a yaptığı “Ahmet Ural yoğurdu ve peyniri ile Silivri’nin tarihi üzerine Belediyenin bastırdığı kitaplardan birer adet “takdim etmesi idi…
Ziyaretin gerçekleştiği saat olan 17.30 civarında. Topbaş’ın o günü ilk önce, Beylikdüzü Belediye sınırları içindeki bir açılışa katılıyor. Sonra Silivri’ye Kaymakamlık Makamına, Parti İlçe Binasına en son uğradığı yerdi Silivri Belediyesi. Eh o saate kadar uğranılan bu yerlerde, yüzlerce insanla birlikte, yüzlerce taleple karşılaştığını tahmin etmek zor değil. Ve İlk defa yapacağı bir Silivri Belediyesi ziyaretinde de bütün istekleri kamuoyu önünde sıralamak yerine, dosya halinde kendisine sunmak daha uygun diye düşünülerek yapılan bir sunumdu “Ahmet Ural yoğurdu ve peyniri ile Silivri’nin tarihi ile ilgili kitaplar”. Çünkü yoğurt imalatçısı firma sahiplerinin hiç birinin bu gösteriden haberi olmadığını biliyorum.
Hafta içinde “Şehitler Günü” ve “Çanakkale Zaferi’nin 96.cı Yıldönümü” nedeniyle etkinlikleri vardı.
ADAY ADAYLARI
En son Dilruba Önal ve İlknur Sönmez ‘in kamuoyuna yaptıkları açıklamalarla birlikte Silivri CHP’den tam (6) kişi “ bölgeden aday adayıyım” dedi…
AKP’nin Silivri’den aday, adayları CHP adayları gibi basın toplantısı ile açıklamadıkları için gerçekten kimin resmen aday olduğunu tam olarak bilmek mümkün olmuyor. Söylenti veya duyum düzeyinde (5) adet olduğu tahmin ediliyor.
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Libya,Mısır,Cezayir’deki olaylar nedeniyle artış gösteren benzin fiyatlarında 1803/2011 tarihinden itibaren (9) kuruş ile (13) kuruş arasında indirim oldu. Böylece 95 Oktan benzinin fiyatı (4) lira (3) Kuruşa, 97 Oktan Benzinin fiyatı ise (4) Lira (15) Kuruşa geriledi.
HAFTANIN GÜZEL SÖZÜ
“Ayni gemideyiz. Geminin gövdesine delik delmeye kimsenin hakkı yok”
Kadir Topbaş-İ.B.B. Başkanı Kadir Topbaş
BİRAZ GÜLELİM
Bektaşi, akşam kafayı çekmiş, keyfi yerinde gece yarısı sokağa çıkmış. Etrafı evlerle çevrili meydanın olduğu yerde “eşekler” diye olanca sesiyle bağırmış. Etraftaki evlerden “ne oluyor” diye herkes pencerelere üşüşmüş. Bu kadar insanı gören Bektaşi “Vay canına, bu mahallede amma çok eşek varmış” demiş.
GÜNE UYAN
“İnsanların yapacakları hayal ettikleri ile sınırlıdır.”
(Arthur C.Clarke )
25 Mart 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde