Örgüt Başkanı Muharrem Aydoğan, sağ olsun basını nazikçe kendi konuşmasından sonra dışarı davet etmiş ama zaten bilgiye ulaşmak için bizim bizzat şahit olmamıza gerek yok! Doğrudan alsaydık daha iyi olurdu ama dolaylı yol da bir yöntem. Onlarca kişinin iştirak ettiği bir etkinliğin basına kapalı yapılması iki kişinin bildiği şeyin bile sır olmadığı gerçeğiyle yan yana gelince basına konan yasağın anlamsızlığı sanıyorum daha iyi anlaşılıyor. Aydoğan, "Örgüt geleneği" dese de hareketinin anlamına, keşke CHP'nin demokrasi geleneğini sürdürseydi yasakçılığı savunmak yerine. Bu hareket hem kendisine başkan olarak daha çok yakışırdı hem de temsil ettiği örgütün etkinliğine gölge düşürmemiş olurdu.
Örgüt toplantısının eleştiri oklarını üzerine alan Muharrem Aydoğan'a bir de ben buradan yüklenmek istemiyorum. Yaptığı şeyin savunuculuğu konusunda ısrar etmez umarım.
En önemli itirafı kendisi yapıyor "Görevimiz örgütü kongreye hazırlamaktı"… Bundan sonrasını yürütecek olan arkadaşlar gerekli dersi çıkartır umarım!
Toplantının 'kahramanı' partinin seçilmiş belediye başkanı Özcan Işıklar! Örgütü karşısında, gücünü beslediği tabana hitap ederken çok rahat ve son derece başarılı bir performans sergilemiş. Bir süredir yıldızımızın barışmadığı Selami Değirmenci'ye katılmamak ne mümkün; "Bırakın taban eleştirilerini dile getirsin Belediye Başkanımızın hepsine verilecek cevabı da ikna kabiliyeti de var"…. Hey gidi zamanlar. Siyaset sahnesinde hırs dört nala koşarken ayaklar altında ezilenleri hatırladım birden… Ama eski Başkanımızın tavsiyesine uyup, eski kırgınlıkları bir kenara kaldırıyorum.
Evet, Işıklar örgüt ile de hak ile de daha sık bir araya gelerek kendini anlatmalı. Halk ile örgütü ayrıştırmaya bile gerek yok. Kendisinin de sürekli belirttiği gibi kime böyle bir çoğunlukla seçilerek iktidara gelmek nasip oldu ki bugüne kadar!? Hem seçilmiş bir belediye başkanı için örgütünün ayrı yeri sadece kalbinde olur zihni, icraat ve kararlarında tüm Silivri halkını düşünerek hareket etmeli.
Eski Başkan Değirmenci'nin ifade ettiği bir diğer önemli tespit, bugünkü yerel iktidar haksız taraf değil, çünkü bir yanlış içerisinde değil. Işıklar ya bugün konuşacak gerek eski dönemin yanlışlarını, bıraktıkları kötü mirası anlatacak (iyiyi anlatmasına gerek yok AKP yaptığı işlerin reklamını da semeresini de ziyadesiyle çıkartıp gitti) ya da bir süre sonra tüm bu hatalar onun dönemine yapışacak. İşte o zaman "Bunlar ben geldiğimde de vardı" demek için geç kalınmış olacak.
Özetle; Nasıl bir miras devraldığını Işıklar ya şimdi anlatacak ya da bir iki yıl sonra bunun zararını sineye çekmeye hazır olacak.
CHP'nin gerçekleştirdiği örgüt toplantısının bir başka anlamı Selami Değirmenci; yapıcı eleştirileri ve desteğini sunduğu seçilen kadrolara. Bu desteğe kuşkuyla yaklaşanlara hak veriyorum çünkü onlardan biriyim. Değirmenci'nin CHP'de inkâr edilemeyecek güç ile etkinliği ve her an ters tepme riski. Bu durumunu en iyi ve yakın bilen isimlerden biri Işıklar olduğuna göre arkasına aldığı bu destek ile omuzlarına yüklendiği ağırlığın anlamı konusunda kitap bile yazabilir kanımca.
Hani sahip olma hayalini kurduğunuz ama olduğunuzda da kaybetme tehlikesinin uykularınızı kaçırdığı güvensiz bir şeyi düşünün işte Selami Değirmenci-Özcan Işıklar arasında ilişkinin yeni boyutu.
Değirmenci'nin yönelttiği tüm tavsiye ve eleştirilerinde samimi olmasını diliyorum. Bizi her zaman kandırabilir gerçi kendisine yüzde yüz güvenle yaklaşanların Allah yardımcısı olsun!
Şimdi pek çokları "İlhan, Değirmenci'ye iyi mi kötü mü bir şey diyor!" un tartışmasına girecektir. Valla kalbim başka, aklım başka şeyler söylüyor. Öyle olunca ortaya karışık bir durum çıkıyor.
CHP'nin selameti, Işıklar'ın üzerine aldığı vazifeyi layığı ile tamamlama konusunda Selami Değirmenci'nin destek ile birikimi önemli. Ama ona güvenip kendi saflarınızı boşladığınız zaman vay halinize. Bana soracak olursanız her durumda kendi işinizi kendiniz görün. Kimseye bağlı olmasın yapacaklarınız. Gelen destek fazladan katkı olsun, bu durum da göz çıkarmaz.
Dönelim örgüt toplantısının "esas kahramanına" yani Işıklar'a… Zor bir görevin pençesinde, güç koşullarda ve çok farklı cephelerde savaşarak 7,5 ayı geride bıraktı. Onun yerine bir başkası olsa 'göçmüş olurdu'. Ama O dimdik ayakta, yaptığından son derece emin, kararlı adımlarla ilerliyor. Ara sıra gözleri dalıyor, sonra bir gülümsemeyle kendine geliyor… Kendinden çok emin!
Silivri'yi yönetmek zor iş! Yükselirken, sizi aşağa çekmek isteyen sadece yerin çekim gücü değil ne yazık ki…
Silivri'nin aydınlık yüzü olma sözü çok büyük bir sorumluluk ve sahip olduğumuz koşullarda bir insanın tek başına üstesinden gelebilecek bir şey değil. Işıklar'ın bunun sonuna kadar farkında olduğunu kabul etsek bile ekibinde, yanında, yakınında bunu zerre kadar önemsemeyenler de var… (Ben Değirmenci kadar iyimser olamıyorum! O da aynı tereddütleri yaşıyor ki ufaktan aba altından sopa gösteriyor!)
Silivri'nin işi kolay değil ama en zorunu geride bıraktı. Başkanı bu süreç içerisinde yılmadıysa bundan sonra çok daha iyi mesafe alır!
İYİ HAFTALAR!