İbrahim Çeşmecioğlu

ORMAN YANARSA

Darbeler "düşünce ormanına" söndürülmeden atılmış hesaplı hedefli izmaritler gibidir. Bütün bir ormanı içindekilerle; sevinci, coşkusu, fonksiyonları ve varlığıyla sonlandırıverir. Sadece kök salmış düşünceler topluluğu değildir hedef...
Düşüncenin kök saldığı, derinliği ve mutluluğu çoğalmış toprak; toprağa demet demet ışığını sevgisini ulaştıran güneş ve ikisi arasına huzurla yerleşmiş her şey, şeytani bir aklın coğrafyasında, yakılıp yarısına kadar içilen sigaranın fırlatılmasıyla kül olur, çöle döner… Onun için cümlelerimiz dolaysız, sakınımsız, şık ve omurgası “onur”dan olsun derim ben. Dik olması korkutmasın kimseyi. Emin olun uygun toprağı, iklimi bulması ve kolay kök salmasına sebeptir.
Dolaysız, sakınımsız olması toprağına şükran ve saygıyı, onurlu olması ise sağlamlığı hercai olmayanı, her dem yeşilin en güzel tonlarıyla zengin, hem dahi "engin bir düşünce ormanı" oluşturmak demektir inanın! Bir başka ağacın uzun, kısa, geniş ya da sivri yapraklı olması diğeri için tehdit olabilir mi ormanda?
Mümkün mü?
Yoksa yarenlik, zenginlik, dayanışma, farklılıkların barışı, dostluğu, huzuru ve tahammül mucizesi, becerisi midir? hangisidir? Hadi durmayın deyiverin, hangisidir? Ve eğer insan varsa, düşüncelerinin oluşturduğu çeşitlilik, toplamda olacaktır mutlaka. Bu dünde böyleydi, bugünde çeşitli hal ve görünümlerle böyle. Yığın, öbek, bayat, enerjisiz, coşkusuz olanlar; Ya da bir arada, sakınımsız, dolaysız ve dik durup bir düşünce ormanı oluşturanlar. Kendiyle beraber binlerce canlı fikre sığınak, yaşam pınarı, aynı toprağın üzerinde boy veren eşit, gür, yeşilin her tonu; farklı olan ama birbirine tahammül edip zorbalığı reddeden düşüncelerin oluşturduğu, boy, soy ve güç verdiği muhteşem sağlıklı yapı.
Sayın Cumhurbaşkanım, bu hepimize içinden geçtiğimiz olağanüstü günlerin, yerkürenin bize ait bölümüne (temeli, yansısı, değeri düşünce olan bölüm) fırlatılan, hem düşünce zenginliği çeşitliliği güzelliğini, hem de içimizi etimizi cayır cayır yakıp çoraklaştırmayı hedefleyen uğursuz nefesleri ve izmariti nasıl canhıraş hep birlikte söndürdüğümüzü; düşüncenin enine boyuna gelişmiş "büyük ve kutsal ormanının" yok edilip yakılamayacağının mücadelesini, vakarlı örneğini vererek bir beraber, dik durmayı bildirdi. Şimdi adım atma, aksiyoner olma, yeni ağaçlar dikme zamanıdır. Ve bizimki de görüyorsunuz "aklın, fikrin ormanına" katkı sunmak, pay sahibi olmayı denemek, etkilemek hatta tetiklemektir; yazıyla, üretimle.
Yani adımdır efendim, adımdır.. Hemen… acilen... şimdi.
"Bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine…"
Yaşayabilme anlayış, irade ve zerafetine; akıl, vicdan ve namusla karşılık verebilmeliyiz hep birlikte. O halde... Her alanda birbirimize; tahakkümü, dayatmayı, dikte etmeyi, enjekte etmeyi, zorlamayı, empoze abukluğunu, müdahaleyi, reddiyeyi, bölmeyi, baskıyı bırakmalıyız. Giyime, tavra, eğitime, bilime, sanata, medyaya, yargıya, tercihlere, yaşamın birebir “bireyi” ilgilendiren kısımlarına ve ille de özgürlüklere müdahale etmemeliyiz efendim. Etmemeliyiz derken bakın "kendimi" de dâhil ediyorum. Sanki bütün bunlara bende ortakmışım gibi. İşte bu da bir olma, iyi niyet sembolü, adımı olsun diyedir emin olun! Aksini zaten demokrasi diye yutturmayı bırakalım bence artık. Bu saatten sonra tutmaz inanın…
Madem ki samimiyet ve birbirimize doğru adımlar atılmasını önemsiyorsunuz, bu yazı bir adımdır… Şimdi sıra sizindir; adım, adımlar, başlangıçlar adına… Aksi mi? Tersi; fikri zenginliği, düşünce genişliği, derinliği ve evreninin atılan hedefli, hesaplı, planlı izmaritle, cayır cayır yanmasını beklemek, seyretmek, , belki dolaylı olarak desteklemektir sayın Cumhurbaşkanım…
Sizin gibi düşünmeyenlerden görüş almak adetiniz değildir bilirim, amma, ben de efendim düşündüklerimi içimde tutarak bataklaşıp kokuşmasına tahammül edemiyorum işte, ne yaparsın! Gene dayanamayıp söylüyorum; bence devlet yönetmek ne menem, devlet adamlığı nasıl bir şey bilir misiniz?
Bir salyangozun ağacına zarar vermeden renksiz, kokusuz, saydam, pırıl pırıl bir iz bırakması gibi bir şeydir. Çalışıp sabredip demokratik, saydam, ulaşan, eşitliğe ve özgürlüğe çağıran bir iz… Gelin milyonlarca, milyarlarca düşünceyle bir araya gelerek sözcüklerin müziğini, cümlelerin resitalini, fikirlerin ormanını oluşturalım hep birlikte ve bundan korkmayalım… Adımsa… Kıymetini de bilebilirsek, kıymetli bir adımdır bu. Bunun dışında başka bir adım ve yol var mıdır peki? On yıllardır deniyor, üzülüyor ve acı çekerek coğrafyamız yanarken görüyoruz ki; demokrasi ile kültüründen gayrı, ayrı bir yol yok ve olmayacaktır! Zorlamayla oluşturulmaya da çalışılmamalı. Çünkü demokrasi, gür sağanak alan bir ormanda, bize salyangozun arkasında bıraktığı saydam iz gibi yol gösteren, ama ormanı reddetmeyen, olumlayan, içtenlikli adımların adıdır. Selam ve sevgilerimle efendim...

YORUM YAP