Bir arkadaşımla sohbet ediyoruz geçenlerde, birbirinin enerjisini yükselten ve düşüren insani ilişkilere dayandı konu… “Birini arıyorum, ‘Nasılsın?' diye sorduğumda… “Ah şuram ağrıyor, böyle moralim bozuk, işler fena, ay nasıl takatim yok…” tarzında cümleler kurmaya başlarsa telefonu hemen kapatıyorum…” dedi… (Bu satırları okursa söyleyeceği de şu; ‘Ay ne fenasın sana da bir şey anlatılmaz heeee…')
Bilmiyor ki bu cümleyi kurduğu günden bu yana canım çıkmış da olsa her arayana ‘iyiyim, daha iyi olacağım…' demeye kendimi zorlamaktan helak oldum : )))
Çok tırsıyorum…
Siz bu satırları okumazsanız benim günüm boşa gider : ))
Onun için haftanın ilk günü çok iyi geçti!
Bir enerjiğim sormayın gitsin!
Bir açıp, bir kapatan hava hele vız gelip trıs gider! (Bozuk morale havadan bahaneler : ))
Kendimi kaybettiğim anlarda bilinçsiz bir şekilde eski tatil resimlerini izlerken yakalanıyorum sorumluluk bekçilerime!
***
Şikâyet yaşam tarzımız olmuş sanki… Böyle her gördüğümüzde enerji saçan, yüzü gülen insanlara imrenerek bakıyorum.
Oysa herkes dünyasının çapına göre zorluklar ve sevimsizliklerle karşı karşıya kalıyor mutlaka. Her kimsede tüm insan hallerinin mevcudiyeti, gibi duygu çeşitliliği yaşam koşullarına rağmen var.
Gelelim Silivri gündemine… Ramazan başlangıcı dolayısıyla sakinledik sanki biraz. Öncesinde yetişme çabası içinde olunan bir sürü etkinlik tamamlandı…
Okullar tatil sürecine hızla giriyor…
Silivrispor'da gelişmeler Ümit Kalko'nun başkanlığından yana hızla işliyor.
AK Parti Silivri'de sancılı bir bekleyiş. Kimi sonbaharda referandum var teşkilat ellenmez diyor kimi de “İstanbul banko, bir ihtimal Silivri de gider” yorumlarını yapıyor. Davutoğlu'ndan sonra Binali Yıldırım döneminin etkisi “Silivri'ye Erzincan eli değecek…” motosuyla değişim beklentisi içinde olanlar tarafından dillendiriliyor. ‘Referandum öncesi yönetimlerde değişiklik beklemiyorum' diyeceğim yerelden ve yukarıdan bakınca görülenler arasındaki büyük farka aldanasım yok…
MHP'de mola veren olağan üstü kurultay fırtınası (kanıksadık söndüğü yok aslında), CHP'nin yüksek dağlarında estirilmeye çalışılıyor… Bu iki parti için referandum zaten kaybedilmiş bir yarış da, 2019 ile ilgili ne kurtarılabilir hesabı şimdiden yapılmalı.
MHP ile CHP hem AK Parti'ye olduğundan birbirine daha yakın hem de bu sebepten birbirinden oy çalmaya müsait. Her iyi şeyin kötü tarafı ve her kötü şeyin iyi tarafı olduğu kanunu!
Meral Akşener'in başına geçmesi durumunda CHP'ye oy veren birçok kişi MHP'yi destekleme niyetini ifade ediyor. Bir bölümü de kesin olarak hayata geçirir bu düşüncesini. Genel siyasetteki gelişmeler MHP'nin, CHP'nin ve HDP'nin oyunu etkilerken nedense AK Parti'ye dokunabilmek giderek daha zor hale geliyor. Genelde AK Parti gelişmeleri tayin ediyor diğer partiler ona göre saffını belirliyor. ‘Silivri küçük Türkiye' diyorlar ama siyasetimiz genelin tam zıttı.
Bu orijinalliğimiz kiminin büyük şansı, kiminin şansızlığı...
***
Valla çok iyiyim... Zımba gibiyim hatta : )))