Osmanlı Minyatür sanatının son büyük temsilcisi olan Levni, Edirne'de doğdu. Asıl adı Abdülcelil Çelebi olup Levni mesleğinden kaynaklanan (Levn "renk") lakabıdır. Genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve saraya girip nakkaşhanedeki ustaların yanında müzehhip olarak yetişmiştir. II. Mustafa zamanında (1695-1703) nakkaşbaşılığa yükselmiş, III.Ahmed döneminde de aynı (1703-1730) görevi sürdürmüştür. Öldüğünde Ayvansaray mezarlığında toprağa verildiği bilinmekte.
Osmanlı kültür ve sanatının belli bir gelişme gösterdiği Lale Devri'nde yaşayan Levni Türk resim sanatında büyük başarılar ortaya koymuştur. Bu alana buketler, köşeler ve kenar suları gibi yeni süsleme malzemeleri katmıştır. Onun bazı özellikleri yapıtlarını imzalayıp imzalamamasını dahi önemsiz kılar. Önceki ressamlara göre farklı bir tarz teşkil eden üslubu eserin kendisine ait olduğunu tereddütsüz ortaya koyar. Levni, Selçuklu ve İran resimlerine eğilim gösteren klasik devir ressamları gibi efsanevi ve hayali suretler yapmamış, tam anlamıyla gerçeği tasvir edip bunu üsluplaştıran bir realist olmuştur. Onu en çok ilgilendiren konular arasında zamanın neşesini tasvir eden eğlenceler, sazendeler, rakkaseler ve çiçeklerdir. Resimlerine bakıldığı zaman II.Bayezid devrinden beri süre gelen üsluptan farklı olduğu görülür. Levni kendinden önceki minyatür üstatlarının tarzına yabancı kalmamış, o zamanki Avrupa resim sanatına da yaklaşmış ve Hint resimlerinin karakterini andıran daha realist ve üsluplu bir yol izlemiştir. Çizimlerine eskilerden daha edalı bir hareket vermiş birbirine zıt göz alıcı renklerden kaçınarak mor, sarı, turuncu gibi yumuşak renk uyumuna dikkat etmiştir. Çarpıcı parlak tonlar yerine rahatlatıcı ve doğacı bir renk zevkinin hakim olması, zıt tonların dahi ahenk içinde verilmesi ve geniş ölçüde altın yaldız kullanımından vazgeçilmesi onun teknik özellikleri arasında sayılabilir. Levni'nin minyatürlerinde klasik düzen anlayışı değişmiş ve kalabalık grupların yer aldığı resimlerinde alışılmış minyatür perspektifine karşılık bir derinlik eğiliminin bulunduğu görülmektedir. Levni'nin minyatürlerinin en önemlilerinden bir grup, III. Ahmed'in şehzadelerinin 1720'deki sünnet düğününü anlatan Seyyid Vehbi'nin Surname'si için hazırladığıdır. Levni yaklaşık 37x26 cm. boyutlarında levhalar halinde yaptığı 137 minyatürde şenlikleri şehrin çeşitli yerlerinde, sarayın içinde ve deniz kıyılarında göstererek yerel dekoru zenginleştirmiştir. Eserlerinde Türk hayat tarzını ve adetlerini göstermesi ve kültür tarihimizi belgelendirmesi bakımından büyük değer taşıyan Levni'nin hemen hemen bütün eserleri Topkapı Saray müzesinde bulunmaktadır. Aynı zamanda yirmiye yakın şiiri de bulunan Levni bir kasidesini III. Ahmed'e sunduğu bilinmektedir. Ayrıca bazı atasözü ve deyimleri içeren bir şiirin de ona ait olduğu kabul edilmektedir.