Gazeteler, köşe yazıları, bira... Yalnızlık, iç hesaplaşmalar, takkeyle sohbetler, geçmişte yaşanmış olayların sağlamaları, “ şimdiki aklım olsaydı” çıkmazları... Anlama çabaları, boş verişler, oluruna bırakmalar, kulp bulmalar...
Topu kadere atmalar... Salon voltaları, isyanlar, acabalar, soru işaretleri...
Vicdan açmazları!
Kolaya kaçmalar nihayetinde kabullenmeler... Şerefe! Şerefsizlere!
Pişmanlıklar, yüz ekşitmeler, sövmeler...
&&&
Ah bir de şu kahrolası cep telefonu çalmasa! Arayan adamlar on dakikanın içine kahramanlık hikâyelerini sığdırmasa!
Egodan muhabbetleri dinlemek zorunda kalmasam!
Hatta inadına birkaç tanesinin kalbini kırsam ve bir daha aramasalar...
&&&
Ne bu ya?
Yaptım, ettim, gezdim, gördüm, bitirdim, kazandım, çaktım!
Anlamsız, yersiz kendini ispatlama çabaları... Üzerine yalanlar... Farklı olma, kuul takılma çırpınışları...
Beğenmeyişler, burun kıvırmalar, küçümsemeler ortam müsaitse alaya almalar, zekâ yarışına girmeler...
Haberin devamı 19.09.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…