“Satılık bir Silivri, satılık bir Silivrispor yok. Huzurunuzda söz veriyorum, o kulübü aslanlar gibi yaşatacağız. Söz konusu Silivri'nin huzuruysa gerisi teferruattır” diyen Başkan Özcan Işıklar, Silivri Belediyesi'nin Silivrispor Kulübü'ne müdahale ettiği iddiasıyla ilgili olarak ilk kez açıklama yaptı.
Silivrispor'la yaşadığı gerilim nedeniyle gündeme gelen Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, sessizliğini düzenlediği basın toplantısı ile bozdu. Kale Park Sosyal Tesisleri'nde kaydedilen toplantıda Silivrispor olağanüstü genel kurulu için Başkan Adaylığını ilan eden Akgün Duru ile delegelere seslenen Işıklar, son günlerde hakkında ortaya atılan iddialarla ilgili sert bir açıklamaya imza attı.
“SİLİVRİSPOR'A SAHİP ÇIKTIKÇA YAŞAYACAK”
Işıklar, şöyle konuştu: “Değerli büyüklerim, Silivrispor'a ömrünü vermiş Çevik, Turgay, Nevzat ağabeylerimden, kurucusu Şerafettin Arda'dan, Akgün Silivrili'den, Ahmet Dağlı ağabeyimizden, Mehmet Ali Sezenler'e, şu anda adını hatırlayamadığım, bugün hayatta olan ve olmayan, emeği geçen herkese şükranlarımı sunarak sözlerime başlamak istiyorum. Bu isimler bir memleketin hafızası. İnsani hafızanızı kaybettiğiniz anda alzheimer hastası gibi nereye gideceğinizi bilmez, ne yapacağınızı hatırlayamaz hale gelirsiniz. Şerafettin Arda'yı o gün toplantıda anarak bir hafızayı dile getirmek istedim. Kulüpler ve kurumlar bir kişiyle başlamadığı gibi bir kişiyle de bitmez. Silivri'ye 60 yıl önce kurduğu bu güzelim değerli markası sonsuza kadar yaşasın demiştim. Öyle de olacak. Sahip çıktıkça, büyüttükçe, derinleştirdikçe kulübümüz yaşayacak.
“KULÜBÜN İÇ İŞLERİNE KARIŞMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Bir musibet bin nasihatten iyidir. Bunun hepimize bir şeyi anlatmak için bir milat olacağına inanıyorum. Ligin başladığı günden bugüne kadar sosyal medyada da, kamuoyunda da, basında da tek bir tane demecim, beyanatım, ifadem olmamıştır. Aşağı yukarı basın mensubu bütün arkadaşlarım görüş almak istedi, hiçbirine cevap vermek istemedim. Gerekçemi de söyledim. Ben bu işin içine girmek istemiyorum. Silivri'de 7'nci Belediye Başkanıyım. 1960'da çok partili siyasi hayata geçtiğimizden bu yana 7 tane belediyenin Silivrispor Kulübü ile etle tırnak gibi iç içe olduğunu ortaya koyan yüzlerce örnek anlatabilirim sizlere. Hepsi ona korunması gereken bir evlat gibi baktılar. Benden önce görev yapmış bütün belediye başkanlarımın yaptığı bütün hizmet ve katkılara da tekrar teşekkür ediyorum. Kulübün içerisinde gerek sportif, gerek yönetim, gerek idari ve ekonomik sorun olduğunda hatta stadın sandalyesi kırıldığında bana bilgi geçiliyor. Maç biletleri pahalı düşürülmesini söyler misiniz ya da şu topçuyu alır mısınız, bu antrenör iyi midir bunların hepsi maille gelir ve ben bir tanesini kulüp yönetimine aktarmam. Yapılacak olan idari imalatları hemen Fen İşleri Müdürlüğümüze bildiririm. Stadın yapılması konusunda her dönem gereken belediye sorumluluğunu yerine getirmişizdir. İsteseniz de istemeseniz de, kabul etseniz de etmeseniz de ve ben kişisel olarak buna çok memnun olmama rağmen müdahil olma gerekçesi oluşturuluyor. Buna müdahil olmayalım, olmamak için de gereken düzenlemeyi yapıp kurumsallaştıralım diye iki kongre önce kulübü yayalım, her evden bir kişiyi Silivrispor üyesi yapabiliriz, çocuklarımızı burada altyapılarda yetiştirebiliriz demiştim. İhsan Atun'un Başkanlığında, Süleyman Gençoğlu ve Yusuf Temel arkadaşlarımızın çabalarıyla kız voleybol takımını kurmuştuk. Çok da başarılı olup Play Off'a kaldığında lige çıkması için yapılan müsabakalar sırasında Kapalı Spor Salonunda 2 bine yakın anne babayı çocuklarının turnuvasını izlerken gördüm. 110 tane okulumuz var, yarısında takım kurulmuştur. O zaman kulübün 2. lige çıkmış bir takımı var bende orada oynayabilirim diye bir hayal kurmuştu çocuklarımız. Kaç tane gerginlik olma ihtimali olan olay yaşadık, bir bakıyorsunuz seçim bitiyor el ele, kol kolayız. Kampanya döneminde saygı ve sevgiyle süreç geçiren çok az ilçe vardır. 17 tane yöre derneğinin toplantısında da söyledim; 3 tane semavi dini burada yaşatan ve yeşerten, binlerce yıldır ilçemizin kılcal damarlarında hoşgörüyü tutan bir gelenek var burada. Barış var, huzur var, saygı da var. Biz buna böyle baktık. Akgün kardeşimin dediği gibi milletin malının üzerinde borçlardan dolayı ipotek oluşmuş, vergi borcu ve ben Mustafa Saral, ondan önce görev yapan Başkan, hepsiyle de çalıştım. Hiçbiriyle de bir problem yaşamadık. Kendisi burada yok ama yaptığı çalışmayı ve çabalarını takdirle karşıladığımı hatta 3. Lige çıktığımızda bu başarının onun olduğunu hiç yüksünmeden söylemiştim.
“MANİPÜLE EDEN KENDİSİDİR”
Belediyenin içinde olma gerekçesi belli. Halkımız belediyeyi o kulübün bir parçası olarak görmüş ve göstermek istemiştir. İyi tarafı var, bağımsız ve ayakları üzerinde duran bir yapı kurulmasına da maalesef engel olduğunu, onun önünü açamadığını fark ettik. Şimdi bu sürecin yaşanmasıyla bu bana vesile oldu. Kulüp lige başladığında benden önceki selefim belediye başkanı arkadaşımızın ona tahsis ettiği gelir kaynakları oluşmuş. Doğru yapmış. Devamını da biz sağladık. Düzenlemeler yapıldı. Geliri artırıldı. Aşağıda da bir otoparkın tahsisi yapılmış. Bunların gelirleri Silivrispor Kulübü'ne tahsis edilmiş. Ben bunu devam ettirdim. Kulübün gelirinin artması konusunda gerektiğinde düzenlemeler yaparak, şoför ve hat sahipleriyle görüşerek halkımızın kaynak ve imkânlarının kulübe aktarılmasını sağladım. Bunu yapınca arkasından kulübün hamiliği söz konusu oluyor. Halkın kaynağını oraya veriyorsam benden kulüple ilgili şikayetine, talebine de kulak vermem lazım çünkü onun parasını oraya veriyoruz. Sorun bu. Bu sorun mu peki? Değil. İyi kullanılmasının takip edilmesi gibi bir görev ortaya çıkıyor. Ben böyle bir kaynak sunuyorum diye orada ceberut bir yaklaşımla şu topçuyu alın, bu hocayla çalışın tarzında hiçbir direktif vermedim. Sportif kararlarına müdahale etmeyi bırakın önerim dahi olmamıştır çünkü o oranın işi. Bizim işimiz başka. Biz kulübü yaşatarak, diğer branşlarını da ilerleterek, halkın kulübü yapıp derinleştirmek istedik.
Sığ suları küçük rüzgârlar dalgalandırabilir ama derin suları küçük rüzgârlar dalgalandıramaz. 5-10 bine çıkaralım üye sayısını bakalım öyle üye yazmamakla, aidatını yatırmamakla, o kulübü manipüle eder misiniz? Bugün üyelik için müracaat edenlerin alınmadığını gördüğümde çok üzülüyorum. 500 tane üye 200 bin nüfusu olan Silivri'ye yakışmıyor.
“HALKTAN SOYUTLANDIĞI SÜRECE KULÜP DERİNLEŞEMEZ”
Bir musibet bin nasihatten evladır diye bundan sonra oda başkanlarına, ziraat odasına, sivil toplum kuruluşlarına, belediyelere, derneklere, hepsine formu göndereceğiz. İşte o zaman kulüp derinleşecek. Bu bize bir milat olacak. Bir Silivri akademisi kurulması için geniş, halk tabanına dayalı, şampiyonluklarda balkonlara Silivrispor bayrağının asıldığını görene kadar bunları yapacağız. Halkın içine çekilmediği sürece kulübümüz derinleşmeyecek.
“İFTİRA VE KARALAMA HABERLERİ KINIYORUM”
Bugüne kadar sustum, iç işimiz dedik konuşmadık ama yıpratıcı ve saldırgan itibar teröristi haline gelmiş birkaç tane insan ziyanlığı özellikle bir tanesini burada hiç de çekinmeden ifade ediyorum insan ziyanlığı bir mahlukat, yanına futbolcu transfer edeceğine bunu transfer ediyor. 10 bin lira peşinat, ayda 2 bin lira taksitle, bütün gün sabahtan aşama kadar şizofrenin gölgesinde hakaret eder hale getiriyor. Ben buranın belediye başkanıyım. Oy verenin de vermeyenin de belediye başkanıyım. Bir maça girersiniz, iki takım rekabet eder ama sizi şampiyon eden yenilendir. Ben o anlamda 8 senedir ırkçılık, mikro milliyetçilik yapmadan, inananı inanmayanı, giyimi kuşamı ayırmadan huzurun tesisi için Silivri'ye emek veriyorum. Allah yakışan iftiradan korusun derler. Bu iftira bana yakışmıyor. Silivri'ye de yakışmıyor. Silivri'de ayırma yok. Ekmeğini, geleceğini burada uman herkes Silivrilidir. Bulanık suda balık avlamaya çalışarak adam kayırma iftirasını bize yakıştırmaya çalışanları şiddetle kınıyorum.
“KULÜPTE DÜŞMANLAŞTIRMA ORTAMI YARATILDI”
Daha ilk haftasında başladı. Kendisi görüşmek istedi, davet ettik, buyursun gelsin görüşelim dedim. Talebi varmış. Bütün hassasiyetlerimi anlattım. Gelir akışını kesinlikle devam ettireceğimizi söyledik. Süreç yeniydi, zaman lazımdı. Kulübe destek sağlama konusunda benimde taahhüdüm oldu. Daha birinci hafta da Silivri'de ticaretle uğraşmış, itibarı da olan arkadaşımıza eleştirisinde istifanı gönder deniyor. Çocukluk arkadaşlarım, bunu duyunca üzülmez misiniz? İstifa et lafı benden değil oradan çıktı. Benim ağzıma takılmasının sebebi de o. Eleştiriye tahammül etmiyor. Birinci hafta da istifa istiyor. Devamında bu süreç içerisinde 5 arkadaşımızın toplantılara gelmesini istemedi. Bu arkadaşlarımıza yapılan muameleyi gördükçe içime attım. Aylarca sesimi de çıkarmadım. Hepimiz etten kemikten insanız, bir sitemde bulunmaz mısınız? Kulüpte huzursuzluk, birbirlerine karşı didişme, düşmanlaştırma, ötekileştirme gibi bir durum yaratılmaya başlandı. Öyle bir noktaya vardı ki eski kulüp başkanı kulübü ziyaret ederek futbolculara bir tepsi baklava götürüyor, gazeteciyi arıyor bunun haberini yaparsan sana destek de olmam diye tehdit ediyor. Kimse kulübe gitmesin, teslim olalım istiyor. Maçlar bitene kadar bir tane mahlûkatın üzerimize yaptığı haberler devam etti. Kervan yolda dizilir diyerek bir sorumluluk üstlenmiş devam etsin telkinleriyle aylarca sesimi çıkarmadım ama hakaretler bitmedi. 5 yöneticiye istifa etsin baskılarını sürdürdüğünde ben ona karşılık sen istifa edeceksin dedim. O istifa lafı buradan çıktı, durduk yere söylemedim.
“SAYGIDAN YOKSUN OLANIN BAŞARISINI İSTEMİYORUM”
Son Play Off'lara katılmadan rastladığım her ortamda geliyor yanımdakilerin elini sıkıyor, dönüp arkasını gidiyor. Millette bakıyor ne oluyor diye. Kulüp yöneticisi ve çalışanlarına kendi kolejinin hizmetlisi gibi muamele yapılmaya başlanması beni rencide etti. Benim alınganlığım bundan. Şampiyonluk aşaması geldi Ankara'dayız, bin 500 kişi gördü, bütün bunlara rağmen sahaya indim, topçuları kutlamaya çalışıyorum uzaktan arkasını dönüp eliyle işaret ediyor bunu sahaya niye soktunuz gibi. Yanına gittim, herkes sana bakıyor, bu yaptığın ayıp dedim. Seversin sevmezsin, ben halka hesap verme yükümlülüğü olan seçilmiş bir belediye başkanıyım. Önce saygı olacak! Saygısı olmayanın başarısını istemiyorum ben. Bu işin parayla olduğunu zannediyor. 60 senelik ruhu o 500 bin liralık parayla satın alabileceğini sanan bir anlayış. O parayı göstererek prim dağıtacağını söyledi. Şampiyonluk kutlama konserinde sunucuyu da kurmuş herhalde, sunucu sayın protokol deyip duruyor. Adam belediye başkanı demeye utanıyor. Belli ki kurulmuş yani. Parayla itibar olmaz, Katar'dı, Kuveyt'ti, kan gövdeyi götüren o ülkelerin hepsi Büyük Atatürk'ün kurduğu bu demokratik cumhuriyete hayran dedim. Parayla huzur olsaydı orada olurdu. Yaptığım konuşmada bunu ifade ettim. Kültürle, sanatla kalkınacağız, bizim zenginliğimiz insanlarımız dedim. Ne var bunda onun parasını mı kastettim? Hiç aklıma da gelmedi. Ben bunu Silivri'nin vicdanına güvenerek söyledim. Orada yaptığı saygısızlığı da içime sindirdim. Bir ilçe başkanını yanına çağırdı plaketi kendisi verdi, diğer ilçe başkanına sırtını döndü. Bu taraflılığı yapamazsın. Akgün kardeşimiz liste yaptı. Listesini biliyorsam iki tane evladımı görmek nasip olmasın. Bakmadım da sormadım da. Kimi koyarsa koysun. Bundan önce 3 tane yönetimin hiçbirine de karışmadım. Belediyenin kulüple olan organik bağı dolayısıyla meclis üyesi talep ettiler. Bir ihtiyaçta arkadaşlarımız orada belediyenin kolaylaştırıcı yönünü göstersin diye bulundular. Bir tane meclis üyemin siyasette böyle bir ikililik, düşmanlık yapmadığını biliyorum. Benden önceki belediye başkanlarımda siyasetin s'sini yapmamışlardır. Bizim Silivri'de böyle bir geleneğimiz yok.
“EGO PATLAMASI İÇİNDE”
2. Lige çıkıldı gerginlik bitmedi. İkide bir basında tetikçisine FETÖ'cülüğümden tutun da havuz medyasında yazdırmadığı kalmadı. Yanlış yapıyorsun uyarısında bulundum. Telefon ettiler bütün gerginliğe rağmen gittim. Kulüpte oturuyoruz. Yanımda bir yönetici de var, şahittir. Yönetici, krizi yönetendir. Hatalısın, onlar senin ağabeyin, kötü niyetleri olmadığını biliyorum, 50 senedir burada yaşıyorlar, onları yönetebilir bu süreci buraya getirmezdin dedim. Bana bir önceki telefonda demecine cevap vermemişim diye, “Beni bir elektrikçiyle mi değişiyorsun?” dedi. O elektrikçi dediği benim meclis üyem! Böyle bir hakareti yapıp insan aşağılayan, ego patlaması içinde biri. Benim ne yapmamı beklersiniz? Ona rağmen gidip kapat şu sosyal medya hesabını, gerginliği soğut, işiniz gücünüz yok mu her şeye cevap vermek zorunda değilsin dedim. Bunun üzerine hala yönetim istifa edecek mi diye soruyor. Bu arkadaşlarım bugüne kadar bir demeç vermedi, bir saygısızlıkları yok, 2 yıl seçilmişler, dönem sonuna kadar onlarla devam etmesi gerektiğini söyledim. Onlarla ilgili bir şikayet gelirse kefilleri benim dedim. Yine de ortak bir noktada buluşamadık, istifa etmeleri isteğinden vazgeçmedi. Söyleyiş üslubu beni rahatsız etti. Sen buranın ceberutu olamazsın, sen istifa edeceksin dedim. Ondan sonra da itibarsızlaştırma kampanyası başladı.
“SİLİVRİ'YE KARŞI BİR OPERASYON YAPMA GAYRETLERİNİN EMARELERİNİ SEZİYORUZ”
Gazetelerde bugün hala, “Aday olursan gelirini keserim” başlığıyla haberler çıkıyor. Madem belediye başkanı kulübe müdahil olmasın istiyorsun o zaman çıkarsın belediyenin yaptığı katkılara teşekkür ediyorum, gelir kaynaklarını iade ediyorum, kendi çabamla burayı idare edeceğim dersin dedim. Başkan, yöneticiler bulaşmasın dersen o zaman bende sana kaynak ve imkanları bunun dışına çıkarmayı öneririm. Ben asla aday olursan gelirini keserim demedim, özerkleştirme ve bağımsızlaştırma gerekçesini söyledim. Akgün Duru aday olursa kesmeyecekmişim kendi olursa kesecekmişim. Akgün Duru'nun öyle bir derdi yok ki. Akgün Duru tam tersi; 8 ay var, süreci devam ettirelim daha başka kaynaklar bulunsun önünü açmak için gereğini yaparım diyor. Belediyeyle problemi yok, benimle bir derdi yok, oraya müdahil olmayacağımı da biliyor. İki anlayışı söylüyorum; biri kitleselleştirelim, belediyenin ve diğer bütün kurumların desteğini alalım derken, diğeri siz karışmayın hepsi istifa etsin ben yaparım diyor. O zaman sen yapıyorsan buyur imkânını da sen karşıla. Davul bizde, tokmak orada, sen çalacaksın! Burası belli bir kişinin egosunun tatmin yeri değil. İnsanları hakir görüp tepeden bakıp parasal beklentilerini kuran bir yer değil. Daha vahim olanını söylüyorum; Silivri'ye karşı bir ameliyat yapma gayretlerinin emarelerini seziyoruz.
“SATILIK SANDIĞI SİLİVRİ'DEN CEVABINI ÇOK NET ALIR”
Seçim kampanyalarında Silivrispor bayrağını afişlerde gören var mı? Silivrispor'u toplantılarıma çağırdığımı duyan var mı? Siyaseti karıştırmadığım gibi her partiden arkadaşımın orada olmasına özen gösterdik. Orada bir beklenti içinde. İş kulübü esir aldık Silivri'yi teslim alır mıyım gibi bir hesaba geldi. Siyaset yapmak herkesin hakkı. İnşallah böyle bir şey olur da Silivri'nin satılık olmadığının cevabını çok net alırsın.
“EGOLAR BAŞKALARINI EZEREK ASLA YÜCELMEZ”
Rahmetli Demirel'in bir sözü var; “Ben Ecevit'ten çok şey öğrendim, o da benden öğrendi” demiştir. Siyaset böyle bir şey, iddia koyan ve koymayı düşünen bütün arkadaşlarıma saygıyla bakıyorum. Silivri'nin geleceğine proje sunmak kolay iş değil. Silivri'de bir şeyleri değiştirmeyi ve dönüştürmeyi düşünen her siyasi düşünceye saygım vardır. Yarışı başkalarıyla değil kendinle yapacaksın. Egolar başkalarını ezerek asla yücelmez. Satılık bir Silivri, satılık bir Silivrispor yok. Huzurunuzda söz veriyorum; o kulübü aslanlar gibi yaşatacağız. Söz konusu Silivri'nin huzuruysa gerisi teferruattır. Bir kişiye teslim olmayacak. Bunu yaşayarak göreceğiz. Silivri'nin itibarını düşürmeye kimsenin gücü yetmeyecek. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
Hazal BAŞARAN