Birçok okul yöneticisi gibi iddialara göre hakkında yapılan hukuk dışı işlemle görevi sona eren Mesut Özdoğan, Anayasa Mahkemesinin 13.07.2015 tarihli nihai kararı dolayısıyla iç hukuk yolları kapanınca hakkını aramak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.
Özdoğan’ın başvurusunda müdürlük görevinin devam etmekteyken, yasama organının tasarrufu ile görev yaptığı okulda 14.03.2014 tarihi itibariyle görev süresinin dört yılın üzerinde olduğundan 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde (13 Haziran 2014) başka bir işleme gerek kalmaksızın yöneticilik görevinin sona erdirildiği, 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun değiştirilen 22. ve 37. Maddeleriyle ilgili bilgi yer aldı. Yaşanan olaylara ilişkin müdürlük kadrosuna, atamasının yapıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri uyarınca aranan şartları taşımasından dolayı atama işleminin gerçekleştirildiği, yöneticilik görevinin gerektirdiği tüm yükümlülükleri yerine getirmesine karşılık tamamen yasama organının tasarrufu ile kazanılmış olan hakkının elinden alındığı, etkili başvuru ve adil yargılama hakkının ihlal edildiği, ayrımcılık yapıldığı ile ilgili açıklama yer aldı ve daha sonra yaşanan yargı sürecine ilişkin bilgiye yer verildi.
"ADİL YARGILANMA HAKKIM İHLAL EDİLDİ”
Başvuruda şu ifadelere yer verildi: "Başvuru konusu işlem sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile güvence altına alınan etkili başvuru hakkım ve adil yargılanma hakkım ihlal edilmiştir.
Kamu gücünün yasama tasarrufu ile eğitim kurumu müdürlerini görevden alınmasının arkasındaki amaç, sonrasındaki süreçte yaşanan haksızlıkların yol açtığı mağduriyetlerden açıkça anlaşılmaktadır. Yasa ile görevden alma işlemleri gerçekleştirildikten sonra, kariyer ve liyakate bakılmaksızın, boşalan yönetici kadrolarına tamamen iktidara yakın kişiler yerleştirilmiş, diğer müdürler ise haksız biçimde saf dışı bırakılmıştır.
Müdürlük görevinden alındıktan sonra, görev yapmakta olduğum eğitim kurumunda görev süremin uzatılması için başvuruda bulundum. Ancak bu hususta yönetmelikte yer alan düzenlemelerin objektif ve somut ölçme ve değerlendirme yapılmasına imkan vermeyecek biçimde tesis edilmesi sebebiyle mağduriyetimin artarak devam etmesine sebep oldu.
"YAPILAN AYRIMCILIK AİHK SÖZLEŞMESİ VE
BEYANNAMESİNE AYKIRI”
Müdürlük görevi üzerinden alınan eğitim kurumu müdürlerinin değerlendirilmesi sürecinde yapılan ayrımcılık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. Maddesinde yer alan ayrımcılık yasağına, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 22. Ve 23. Maddesine, Avrupa Sosyal Şartı ile 94. Ve 111 sayılı ILO sözleşmelerine aykırıdır.
"MADDİ MANEVİ ZARARAUĞRATILDIM”
Yapılan değerlendirme sürecinde yöneticilik görevinde başarısız olduğuma dair hiçbir somut bilgi ve belge mevcut olmadığı halde yapılan sübjektif değerlendirme sonucu düşük puan aldığım için görev sürem uzatılmadı. Kamu gücü tarafından eğitim kurumu müdürleri arasında yapılan sendikal ayrımcılıktan dolayı maddi ve manevi anlamda zarara uğratıldım. Toplum içerisinde mesleki itibarım zedelenmiştir. Görevden alınmamın arkasında benim kusurumun bulunduğuna dair çevrede yanlış bir izlenim uyanmasına sebep olmuştur. Bu durum, benim ve ailemin huzurunu bozmuş, özel hayatımı da olumsuz yönde etkilemiştir. Müdürlük görevinde almakta olduğum ek ders ücretlerim kesildiği için ekonomik gücüm ciddi anlamda zayıflamıştır. Ülkenin ekonomik koşulları da dikkate alındığında, ek ders ücretlerinin kesilmesinden dolayı aylık gelirimde oluşan bu azalma, alım gücümün ciddi biçimde zayıflamasına ve maddi olarak çok zor durumda kalmama sebep olmuştur.
Anayasa Mahkemesinin 13.07.2015 tarihli kararı nihai karar olduğundan iç hukuk yolları tükenmiştir.”
Mesut Özdoğan, başvurusunun amacına ve hakkaniyete uygun olarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu.
Renginar M.SALİ
