450 bin dekar tarım arazisine sahip olarak Silivri'nin en önemli geçim kaynağının tarım olduğunu ileri süren Doğay Özer, bu alandaki üretim teşviklerinin ne kadar değerli olduğunu anlattı. Tarımda üretim kadar planlamanın önemi ve Silivri'de üretimin artarak devam etmesi için İstanbul pazarında Silivri tarım ürünlerinin çoğalmasının önemine işaret etti.
İBB'nin fide teşvikini, Silivri Belediyesi'nin tarım desteklerini kelebek etkisi olarak değerlendiren yerli çiftçilerimizden Doğay Özer, elbirliği ile konunun üzerine eğilmek gerektiğinin elzemliğini vurguladı.
“ÜRETİCİ OLARAK ÜRETMEYE Mİ, PAZARLAMAYA MI ODAKLANMALIYIZ?”
Sevginar SALİ: Çiftçimiz hem iyi bir üretici hem de iyi bir pazarlamacı olabilir mi?
Doğay ÖZER: Biz üretici olarak üretmeye mi, pazarlamaya mı odaklanmalıyız? Tamam şuan teknolojik imkanlar her ikisini de yapmamıza imkan veriyor fakat harcayacağımız enerji üretimdeki mi, pazarlamadaki verimliliği mi arttırmaya yönelik olacak? Pazarlamadaki verimliliği arttırdığımız zaman bir kabzımın ötesine evrilir miyiz? Ürettiğimiz değerin satma değerinden daha düşük olduğunu fark ederek üretimden vazgeçer miyiz? Bunlar olağan ve beklenen şeyler. Eğer bu sonuçları elde edeceksek bir üretici pazarının sürekli yaygınlaşması ne kadar doğru? Bunların belki de akademik ortamlarda tartışılması gerekir.
“ÇOK BÜYÜK PRAKİT EDİNME YERİ”
Sevginar SALİ: Üreticilerimizin ürünlerini pazarlama potansiyelleri ne kadar peki?
Doğay ÖZER: Silivri Köy pazarında benim en etkilendiğim sonuçlardan bir tanesi, üreticilerin tüketiciyle buluştuğundan dolayı onların beklentilerini anlamak, satın alma kararlarındaki değer verme noktasında çok büyük pratik edinme yeri. Bir nevi staj yeri… Öyle çok büyük bir avantajı da var. Köylümüz üretici olduğundan dolayı daha içine kapanık. Tüketici de aldığı ürünün ne kadar değerli olduğunu bilmek istiyor fakat bunu anlamakta çok zorlanıyor. Tüketici domatesin sulandığı suyun temiz olmasını beklerken, üretici zaten birçok noktada bu domatesin kirli suyla sulanmayacağının da bilincinde. Pazarlarken veya müşteriye sunarken suyun temiz olması, ilacının atılıp atılmamasının ne kadar değerli bilmiyor.
FİDE DESTEĞİ SÜRECİ
Sevginar SALİ: Gündemdeki tartışmalara gelelim… İstanbul Büyükşehir Belediyesinin fide desteğinden siz de yararlandınız mı?
Doğay ÖZER: Evet, papya biber, domates, karpuz noktasında yararlandım. Süreç nasıl başladı, devam etti ve sonuçlandı konusuna gelince; pandemi döneminde çok spontane yapılmış bir proje. Doğru sonuçlar doğurması beklenirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi deklarasyonu ile bunun doğru sonuçlar doğuracağı varsayımıyla hareket etti üreticilerimiz. Pandemi sürecinde gerek Türkiye'deki, gerek İBB'deki ekonomik şartlar ve bürokratların da oturmaması, oligarşik yapıyı tam çözememelerinden dolayı bazı aksaklıklar yaşandı. Fide dağıtımından tutun da diğer beklentileri (gübre, sulama, ilaç desteği v.s. verilemedi) karşılamaya kadar. Üreticiler dekar başına bin, iki bin TL değerinde fidenin bedelsiz olarak verilmesinden dolayı müthiş bir gurur ve büyük bir heyecan duydular. Uzun zamandır unutulmuş üretici hatırlandı. Onlar da zaten kendilerine münhasır şüpheyle baktıkları işe biraz daha sarılmaları için sebep oluştu. Kendimi bildim bileli tarıma bu dönemki kadar önem verildiğini ve atfedildiğini hatırlamıyorum. Günümüzde önce sağlık daha sonrasında tarım var. Zaten bunlar birbirini besleyen şeyler. Fide desteği dağıtılırken yapılan organizasyon şemasında Değirmenköy'e gitmek zorunda kaldık. Birkaç toplama noktasında buluştuk. Dağıtımda fazla bir sorunumuz olmadı. Taleplerimizin hemen hemen hepsi cevaplandı. Fidelerin bazıları gecikti. Bu gecikmenin nedeni Antalya'daki fide sezonun bitmiş olmasıyla alakalıydı. Daha sonrasında İBB Meclisinin tatil kararı almış ve özel olarak gündeme taşınması gereken sulama ve gübre desteğiyle alakalı maddi olanaklar maalesef gerçekleştirilemedi. Sulama ve gübre desteği tarafımıza verilmedi.
“LOJİSTİK DESTEK BEKLEDİK”
Sevginar SALİ: Sulama, gübre ve ilaç sözünün yerine getirilmemesi bir yana fide bile başlı başına bir şey…
Doğay ÖZER: Çok önemli kesinlikle.
Sevginar SALİ: Verilmeyen desteklerin telafisi olarak satın alma garantisi sözü verildiği söyleniyor bu doğru mu peki?
Doğay ÖZER: Sözlü olarak verilmiş net bir şey yok. Bize sözle söylenen şu; ‘Eğer piyasa çöküntüsü olursa, ürününüzü tüm imkanlara rağmen satamıyorsanız İBB devreye girecek ve satış noktasında çiftçiye yardımcı olacak.' Aslında deklare edilen buydu. Bizi üzen ve kıran en önemli şey bir üretici pazarı için (Kadıköy tarihi Salı pazarı çok değerli, tüketiciler çok bilinçli ve siz ürününüzü gerçek değerine satabileceğiniz ender pazarlardan) İBB'den lojistik destek beklerdik. Bu projenin içerisinde yer alan ve almayan üreticiler olarak hem oradaki pazara destek vermek, hem oradaki ürün çeşitliliğini artırmak ve bir nebze de olsa fiyat rekabeti yaratarak o kar topunu biraz daha büyütmek istedik.
Sevginar SALİ: Kadıköy Pazarında yer alan çiftçiler sadece İstanbul sınırları içerisinde üretim yapanlar mı?
Doğay ÖZER: Genelde öyle, bunların içerisinde tabi farklı yörelerden gelenler de var. Ama pazar yeri çok geniş, her hangi bir ücret ödemeksizin, üretici olduğunuza dair denetime tabi tutularak ürünlerinizi satışa sunabiliyorsunuz…
KADIKÖY VE SİLİVRİ KÖY PAZARI FARKI
Sevginar SALİ: Silivri köy pazarı ile Kadıköy arasında müşteri potansiyeli açısından bir farklılık var… Bunun dışında Silivrili üreticilerin orada yer almanızın bölgemiz açısından yararları ne?
Doğay ÖZER: Müşteri potansiyeli açısından evet çok büyük fark var. Üretici pazarımızın müşteri ziyaretçi sayısıyla oradaki arasında dağlar kadar fark var. Doğal olarak siz 3 tonluk farklı ürününüzün tamamını saat 15-16.00'ya kadar satıyorsunuz. Pazarlamadaki pratiklere sahip olmadan bunu yapabiliyorsunuz.
Üretici pazarı Kadıköy'de haftanın bir günü yapılıyor. O da Pazar günü oluyor. Sadece bir gün olmasının nedeni üretimin sekteye uğratılmaması, tarihi Salı Pazarı değerini de korumak. Haftanın altı günü üretici üretmeye çabalasın, pazarlamayla olan ilişkilerini koparmadan fazla kalan ürününü de Pazar günü gelip satsın. Her gün üretici pazarını açtığınız zaman çiftçi ürününü üretmekte zorlanıyor.
Kadıköy'de yer almamız Silivri'de üretilen ürünlerin İstanbullu tüketici ile tanışması açısından çok değerli. Kadıköy Karpuzu dediğimizde inanmıyor insanlar, çıkartıp resimlerini gösteriyoruz.
Tabi Silivri Köy Pazarı da evrilecek. Bu da bir gerçek. Üretici pazarları Türkiye'de yeri daha oturmadığından henüz emekleme aşamasında. Üreticinin pazarlama pratikleri oldukça az. Silivri Köy Pazarında örneğin 30 tezgâh var. 150-200 üreticinin orada yer alma istemesi zaten kendiliğinden her altı günde bir olabilmesini sağlayacak. Yeri biraz yanlış ama ilk başlangıç için doğru. Silivri Belediyemizin köylerde yol boyuna stant açması yer seçimindeki eksikliği telafi etti. Köy Pazarı'nın yola yakın ve görsel anlamda herkesin erişebileceği ve görebileceği bir yer olması asıl büyük sirkülasyon ile etkileşim konusunda akla takılıyordu o da Silivri'nin giriş çıkışları, mahallelerde tezgahların tahsisi ile telafi oldu.
Ama Kadıköy Köy Pazarı'nda Silivrili üreticiler olarak yer almamız ilçeden satış yapmamızı destekleyen bir konumdur ve kesinlikle geliştirilmeli.
“TÜRAM GİBİ BİR DEĞERİN KORUNMASI VE PRATİĞE DÖKÜLMESİ ÇOK KIYMETLİ”
Sevginar SALİ: Silivri Belediyesinin tarımı destekleme çabalarını nasıl buluyorsunuz?
Doğay ÖZER: Tarım projeleri yaratan, bunlara zemin hazırlayanların motivasyonunu üst düzeyde tutmak gerek. Silivri Belediyesinin fide noktasındaki çalışmalarda takip ettiklerini ve göz ardı etmediklerini biliyorum. Çok fazla müdahil olmak istemediklerini de görüyoruz. Projenin nasıl yürütüldüğünü izlediler.
Silivri Belediyesinin TÜRAM gibi bir değeri koruması ve pratiğe dökmesi çok kıymeti. Biz daha önce Silivri'de bir arpa tohumu veya ona benzer bir şey görmedik. Çok değerli ve sahip çıkılması gereken bir şey. Daha büyük sonuçlar doğuracak başka projeler de yapılabilir.
Projeler ve desteklemelerin olası aksayan kısımlarını azaltmak ve daha sonra yapılacak teşviklerin önüne set çekememek çok önemli. Üreticilerimizden gelen eleştirileri ve endişeleri göğüsleyebilmek için tüm aktörlerin bu tarz projelere siyasi ve kişisel kazançları bir kenara bırakıp destek olması gerekir.
“SİLİVRİ TARIM KENT KONSEYİ KURULMALI”
Kent Tarım Konseyi örneğin Silivri'de mutlaka bu süreçte oluşturulmalı. Yapılanma, teşvikler ve kalıcı çözümler için sistem yaratma adına çok gerekli. İlçemizdeki tüm bileşenlerin birbiri ile olan iletişimini tarım özelinde düzenleyen, birleştiren ve faydalarını ortaya çıkaracak bir iletişim platformu ortaya konmalı. Burada Siyasi Partiler, Esnaf Odaları, Mülki Amirler, eğitim camiası vs herkes yer almalı.
“FESTİVALLER FARKINDALIK YARATIYOR”
Sevginar SALİ: Festivallerin üreticiye faydası ne oluyor?
Doğay ÖZER: Tabi ki oluyor. Şöyle ki, ben Kadıköylüyüm, bizim köyde tarım temalı festival yapıldıktan sonra kendi içimizde karpuza verdiğimiz önem daha da arttı. Bizim değer verdiğimiz tarım ürününe başkaların da değer vermesi ona karşı daha özel davranmamızı ve daha fazla alanda yetiştirmemizi sağladı. Bununla beraber satış kanalları daha da arttı. Tercih edilme seviyesinde birinci yere geldi. Karpuz almak isteyen önce Kadıköy'e geliyor. Onun için de bir farkındalık oluştu. Aynı zamanda domates, biber, bamya da üretip satıyoruz. Daha büyük bir özgüvenle satıyoruz. Fiyat politikamızı ona göre belirliyoruz.
“İLK ÖNCE İSTANBUL'A TAŞINMASI BURADAKİ SATIŞI DA ARTTIRACAK”
Sevginar SALİ: Silivri'de üretilen ürünün İstanbul'a taşınarak mı, burada yerinde satılması mı daha iyi olur?
Doğay ÖZER: İlk önce İstanbul'a taşınması, aynı zamanda buradaki satışı da arttıracak. İstanbul'da yaşayan 20 milyon insanın hareket halinde olduğunu görüyoruz. Esenyurt'ta oturan da bir sebeple Silivri'ye geliyor, Kadıköy'de oturan da oraya gidiyor. Biz onlara ürünü yerinde tanıtırsak Silivri'ye geldikleri zaman bu ürünü tercih etme noktasında olumlu olur.
Sevginar SALİ: Bizim ürettiğimiz ürünler İstanbul'daki HAL'e giriyor mu?
Doğay ÖZER: Tabi ki giriyor. Kabzıman aracılığıyla giriyor. 80 Kuruşa bizden alıp orada 1.20'ye satıyor. Oradan da buraya markete 2,5 TL satış fiyatı ile geliyor.
“TARIM PLANLAMAMIZI YERELDE YAPMALIYIZ”
Sevginar SALİ: Tarımın teşvik edilmesi ve desteklenmesi için devlet yetkilileri bir takım projeler hazırlıyor, gündeme taşıyor. Bunları kararlaştırırken üreticileri yeterince dinlediklerini düşünüyor musunuz?
Doğay ÖZER: 2019 Yılında yapılan Tarım Şurasında ortaya çıkan 60 madde var. Tamamın sonucu tarım planlamasının yerelde yapılması gerektiği noktasında hemfikir. Yerelde çözmemiz gerekir. Plansız yapılan her iş başarısızlık ve zarara mahkumdur.
“GÜNEŞİN BATI'DAN DOĞDUĞUNU KİMSE SÖYLEYEMEZ; TARIM ÇOK ÖNEMLİ”
Sevginar SALİ: Bu konunun sonu yok ama noktayı koymamız adına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Doğay ÖZER: Kendi iç kaynaklarımızı kullanmalıyız. Hazır önümüzde fırsat varken yeniden yapılanmaları, gerçekten üreten ekonomiye geçmeyi sadece konuşmak değil eyleme geçmeliyiz. Yoksa gıda, yanı mutfak masraflarımız gelirimizden git gide daha büyük pay almaya devam edecek. Bir yandan artan nüfus, diğer yandan iklim değişikliği üstüne üstük azalan üretim kısa sürede hızlı uygulamalar yapamadığımızda önümüze çözülemeyecek bir sorun haline gelecek gıda kıtlığı tehlikesi duruyor. Tarımdaki herhangi bir ritüelin yerini oynatmak ciddi bir kelebek etkisi yaratır… Destekler bu açıdan kesinlikle çok önemli. Güneşin Batı'dan doğduğunu kimse söyleyemez; tarım çok değerli, üretim süreçleri ile desteklenmesi hayati açıdan önem arz ediyor.
İBB'nin de Silivri Belediyesi'nin de birbirini tamamlayan, tamamlandığında da daha anlamlı olan projeleri iki siyasi partinin iletişiminden, kazanım endişelerinden doğan tedirginliklere kurban edilmemeli.
“SİLİVRİ'NİN EN ÖNEMLİ GEÇİM KAYNAĞI TARIM”
Silivri'de 450 bin dekar tarım arazisi var. Yani Silivri ekonomisine tarımın katkısı 450 milyon, yarım milyar TL. Ve bu Silivri'nin tüm çeperlerine ulaşan bir ekonomi. Esnaf, iş adamları, müteahhit, nalbur bakkalına kadar etkileyen bir ekonomi… Dolayısıyla tarım gelirlerini arttırmak hepimizi ilgilendiren çok önemli bir konu çünkü Silivri'nin en önemli geçim kaynağı tarım.