Sevginar Sali

Pahalı elektrik, ucuz hayat!

Dün geçmiş dönem AK Parti'nin aktif siyasetçilerinden biriyle konuşuyoruz… “Merak ediyorum” dedi… “Yetgin Bey seninle söyleşi yaptı, Metin bey Eren'le konuştu… Hayır dememiz gerektiğini söylüyor her ikisi de ama neden Hayır dememiz gerektiğini hiçbir yerde net ve açık şekilde okuyamadım…” Evetçiler cephesinde de gerekçeler ve açıklama kısmının eksik kaldığını görüşünü ekledi… Siyasetçilerin insanları yeterince aydınlatmadığını, bilgilendirmediğini savundu… Onun verdiği örnekler bence gerekçeler kısmını o kadar da zayıf bırakmadı… Ama Evetçilerde de Hayırcılarda da ortak bir bezginlik söz konusu… Ne Hayır'i savunanlar tabanını yeterince ikna edebiliyor, ikna olanların önemli bir bölümü zaten kendi düşüncesini savunuyor… Ne de Evet diyenler kararlarının doğruluğunda çok emin…
İktidarın ak dediğine, muhalefetin kara demesi arasında ambale olan bir seçmen kitlesi… Dün söylediğini, bugün inkâr eden siyasetçi örneklerinden yılmış bir siyaset merakı… Tabi bahar yorgunlukları, kışın depresif etkileri, ekonomi ve sosyal yaşamın allak bullaklığına hiç girmiyorum bile… Evet ve Hayır anlam sapması yaşıyor ve önümüzde bir aydan daha uzun süre var…
Sesi çıkmayan seçmen, seçtiklerine diyor ki; “Ne diyeceğime kendim karar veririm de sen hele neyi neden istiyorsun açıkça bir anlat…”
Pazar günü sahilde Silivri ve Çerkezköy'e yapılması gündemde olan termik kömür santraller ile ilgili Serbest Kürsü adı altında bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe katılım davetini Çevre Derneği yaptı, Silivri Belediyesi lojistik destek sundu… AK Parti'nin katılımını takdir ettim… Gelmeleri cesaret diye düşünürken, santral yapımını savunmalarının yorumunu herkes kendine göre yaptı zaten. Karar veren üst yetkilileri, itiraz eden seçmen kitleleri arasında sıkışan AK Parti Silivri ne yapsın!? En azından ölü taklidi yapmayı bıraktılar; buna da şükür… Yaşamın olduğu yerde bu hakkı savunmak da doğal olarak kendini hissettirir diye ümit ediyorum.
CHP'li milletvekillerinin konuşmaları siyaset yaptıkları gerekçesiyle bir kesim tarafından yadırgandı… Siyasetçiden başka bir şey beklenemez diye düşünüyorum. Ben aktardıkları gerçekler ışığında her iki CHP'li milletvekilinin paylaşımlarını da yararlı buldum. Ali Özcan'ın söylediği gibi nükleer enerji de dahil üretilir ama bunu ileri teknoloji ile desteklemek lazım. Yol ve kaldırım yapım işlerinin bile istisnasız iktidar yandaşlarına peşkeş çekildiği koşullarda kömür termik santrali kim, nasıl yapacak, süreç nasıl denetlenecek diye düşünmek bile istemiyorum… Bir de Avrupa ülkeleri örnek gösterilmez mi? Adamlar sokağa bir çöp atmıyor, Pazar günü çevreci eyleme çitlediği çekirdekleri ağzıyla üfurdeterek etrafına saçan ablayla göz göze geldiğimde kendimi zor tuttum ben!
Elektriği daha pahalıya satın almak bizi öldürmez de, kuracakları o kömür santrali yaşam bağlarımızı tek tek kurutur…
Dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyoruz bunun yaşam hakkımıza bir kastı yok diye düşünüyorum… Ama elektriğin ucuzlaması karşılığında ömrümüzü azaltmak, sağlığımız ile bedel ödemeyi göze almak çok saçma…
2020 yılından sonra kömür termik santrallerinin küresel ısınma nedeniyle kuruluşu yasaklanıyormuş. Kurulanlar kalacak, yenilerine izin verilmeyecekmiş!
Diren Silivri, diren Trakya diyorum… Çocuklarınıza bırakacağınız en güzel miras olabildiğince sağlıklı kalmanız, temiz bir çevrede yaşamalarının olanaklarını kısıtlayacak uygulamaları hayata geçirmemiş olmak… Temiz hava, toprak ve su…
Bu olay üzerinden şunu söylemek mümkün; bizi yöneten ve karar vericilerin gözünde insan hayatı elektrikten daha ucuz… Elektriği ucuzlatmak yerine, insan hayatının değerini arttırmaya odaklanalım… Elektriği komşularımızdan satın alabiliyoruz, ömründen hiçbir komşumuz karşılığında ne kadar yüksek fiyat ödersek ödeyelim bize vermez…

YORUM YAP