Bu hafta sonu da sokağa çıkamıyoruz,kısıtlıyız a.Böyle olunca yine kendimi engelleyemeyip çok yiyeceğim,çok uyuyacağım..sözde dinleneceğim derken,tam tersi pek çok huzursuz olacağım!
Sabah,saat tam on.Bedenim yorganın altında hergün olduğundan fazla kaldığı için,kendime bile itiraf edemediğim bir suçlulukla öne arkaya kıvıl kıvıl döneniyorum.İçimde dış mihraklar.! yok yok,şimdi iktidarın dilini kullanma sen.İçimde,sağımda melekler,solumda şeytan var sanki.Hah,şimdi oldu.
Melek taifesi “kalk artık gününü yorgan döşek heba etme” derken,şeytan inisiyesi “napçan kalkıp beyağabey..dünya dönüyor,insanlar uyuyor,iş güç yokken giyinip camdan cama gezinmek adama adamakıllı koyuyor” mealinden seslenmekte.
Şeytana uyar mıyım..sağ yanıma devrilip sol kolumla önce yorganı yordamıyla üzerimden sıyırıp,sağ ayağımla divandan gerçeğin diyarına adımımı attım.Düşte değil dünyadayım artık.
Güne varan ilçemin ve ülkemin güzel insanlarına günaydın o zaman.
Hadi gene iyisin,zeytin,peynir falan bolca masanın üzerine sıralanmış.”Körolası iblis,bak şu güzelim sofraya..diyarın esfeli safilin olsun emi!. Orada yaşa da başıma düşüme zinhar musalllat olma” diye söylendim.
İlk,çocuk patiği kadar bir parça peyniri mideye indirerek meleklere imanımı tazeledim.Kendimi de tebrik etmeyi unutmadan tabii.Haaa ha haa.
Sokakta ve içerde hiç ses yok;ne giden ne gelen.Ekmeksiz kalmamak için, emeksiz olmamak gerek türünden aceleci adımlar atılmıyor dışarıda. Kızarmış ve yağlanmş ekmeğini sindirimine gömen herkes,benim gibi evinde sükûn içinde bugün.Gam çekenler kâm eyleye bugün; karanlığın karnında sessiz usul dönüp duran ey koca dünya.Duydun mu..ekmeklensin ocaklar,serinlesin yürekler,gerçek olsun muratlar,niyetler..Ve asla unutulmasın cefakeşler ile garipler.
Uzun uzun kahvaltı edip keyfini sürdüm.Ama tamam..gün uzun,sıkıntı kapıda.Ne yapmalı acep?
Televizyonun düğmesine basıp sessizliği ve hareketsizliği bozayım bari.Düğmeye bastım.Ekranın yüzünde ince bir cızırtı,onun dilinde rahatsız edilmenin homurtusu!
Akşamdan izlenen kanal görüntüde;niyetim ses olsun oda dolsun zaten,değiştirmedim.
Kadın sunucu spor salonundaki çekimde,sanki çok önemli bir haber almış da gitmiş gibi,elinde dambıllarla çalışan bir başka kadına soruyor,
“Saçınızı değiştirmişsiniz..kısacık,sıcacık,sapsarı ve çok güzeeeel.Yeni imajınız bu mu olacak?”
E tabii,memleketin başka ne derdi olabilir ki! kulak kesilmeli,kulak kesilmeli..
Öteki yanıtlıyor,
“Ay eveeeet.Görmek ilk size ve kanalınıza nasip olduuu!”
Eh birde,az önce kızartılıp yağlanmış ekmeğini,yukarıdan aşağı bakıldığında,göbeciği burun menzilini geçen bendenize nasip oldu efendim.Bu ne bahtiyarlıktır ulular ulusu Yüce Tanrım!
Sunucu kadın devam ediyor,
“Tabiiii!.böyle olunca noluyor.? Sımsıkı bir vücut, yeni saçlar, yepyeni şarkılarla karşımıza çıkacak bir Afrodit görüyoruz sayın seyircileeerrrr.”
Allah Allaaaah! Panayır megafonuyla müşteri arayan çergenin kadın çığırtkanı bas bas bağırarak,bir boka benzemeyen ama,zerre kadar farkında olmayan kadını öve öve bitiremiyor! Sonra o susar susmaz,ekranda görünmeyen yılışık bir erkek sesi devreye giriyor.Bangır bangır satışa devam ediyor,
“Sıkkkkkı durunnnnn...ekranlarımızın güçlü sesi,sımsıkı kalçalarrrr ve sıcccacıkkk şarkılarıyla ge-li-yooorrr.”
Kadın cinsi yüzyıllardır eziyet,zorbalık ve hakaret görüyor ya,böyle yapış yapış jöle gibi bir adamın sesinden hiç aşağılanmamıştır kardaşlarım!
Devam..
Çergenin çığırtkanı kadın (sunucu) panayıra bakıp (ekranı panayır eylediler) kendini sanatçı zanneden sarı saçlı,hafif kaslı hemide gamzeli kalçalı kadına soruyor,
“Ayyy ....' cığım,boynun kuğu gibi vallahi.”
Arada arka fondan kart kıranta yıvış yıvış devreye giriyor,
“Kuğğğğu gibbbiiii boyunnnnn.”
Kadın çığırtkan,
“Amaaaan..bu sırt..bu bacaklar..nasıl güzel zayıflamışsınnnnn. Alllah nazarlardan saklasın.Tüüü tüüü tüüüü!”
Kart kıranta üflüyor,
“Sıııırrrrttt veeeee bacaklaaarrr ollllaaağanüstüüü..”
Kadın çığırtkan yüzünde şeytani bir gülümseme belden aşağı iniyor,
“Kalçalarında hiç selülit kalmamıııış”
E gayrı dişi şempaze durur mu (sanatçı varsayılan.) Silikonlu ama öyle olduğunu asla kabul etmeyen cümlelerle başlıyor dudaklarını övmeye.Bu arada yakın kamera,yakın röntgende.Ha birde sözde spor yapıyor ama ruj,rimel,allık hepsi mevcut,ne hikmetse bir gıram ter yok bedeninde. Ve şöyle diyor,
“Hayatım,vücuduma hiç operasyon yaptırmadım.Sadece göz kapaklarım biraz düşmüştü,çok az yukarı doğru kaldırttım.”
Bence körolaydı da kadın letafeti ve zerafetini böyle ayaklar altına almayaydı.
Görmeyin bir de zeki aşüfte (!) Baksana göz kapaklarını yukarı doğru kaldırtmış.Sanki aşağı doğru da böyle bir operasyon yapılıyormuş ve bu akıl küpü kadın kendisine oynanmakta olan cerrahi oyunu boşa çıkarmış gibi kabarıyor ve gülmeye benzer geriyor silikonlu dudaklarını.Ama,ifadesi neşterle doğranmış yüzüyle gülemiyor tabii!
Yine ucube kıranta,
“.......' ya iftiraaaaa...çekemiyorlarrrr.”
Bu arada,nereden elime geçtiyse başıma küçük gelen beremi çekiştiriyorum bende!
Sabır denen hissiyatın tekerleğin icadından daha önemli daha büyük bir buluş olduğunu düşünerek!
Marsık gibi Güney'in güneşinde kararmış kadın çığırtkan,aksiyonu azcık düşmüş sesiyle soruyor,
“Son olarak bizi izleyenlere bir mesajınız olacak mı?”
Sanatçı görünümlü yelloz,
(acaba doğan görünümlü şahin diye mi yazsaydım?)
“Anacım..beni takip eden bütün canımlara söylemek istiyorum ki,artık çocuk sahibi olmak istiyorummmm. (Allah korusun) Artık bende anne olmak istiyorummm”
Neeee..eyvahlar olsun!
Kadın çığırtkan,
“Birimi vaaaar..”
Bu arada susak marsık ekrana doğru bakıp cilveleşiyor. Sonra,
“Hadi söyle, söyle, söyle..”
Doğan olmaya meraklı şahin,
“Onu da yakında söyleyeceğim.. sabırlı oluuun.. bekleyiiin.”
Sanki şapkayı ısırdım gibi! Bir tuhaflık var ağzımın içinde. Dilim dişlerimin gerisinde kupkuru dönmeye çalışıyor sanki! Tersine burnum nemli ve ıslaklık ucuna kadar yürümüş. Şekerim yükseldi sinirden zaar!
Yüce Tanrım sana sesleniyorum.. bu kadın evlense bile çocuk yapmasın lütfen.. ya da ne bileyim, yarattığın dünyanın hayrına sen müsaade etme ne olur.