Kazanç yetişmiyor, paramız yetmiyor.
Ne kadar kazanırsak kazanalım, yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor.
Enflasyon, ekonomik kriz derken, olan yine vatandaşa oluyor.
Aslında olan vatandaşa oluyor olmasına da insan düşünmeden edemiyor, vatandaşın hiç mi suçu yok.
Muhakkak hayat zor, geçimde zor ancak harcamalarımız gerçekten doğru mu?
Cüzdanında üç beş kredi kartı ile cart cart çekim yapmak hangi akla hizmettir bunu bir düşünmeliyiz.
Peki, neden kazancımızdan çok harcıyoruz, sürekli geleceğimizi borçlandırıyoruz.
Bizi göz boyayan kampanyalar ile neden henüz cebimize girmemiş bir parayı harcamaya itiyorlar hiç düşündünüz mü?
Gelin önce biraz paranın hareketini anlayıp devamında ne yapmak gerek onu konuşalım.
Piyasa dediğiniz olay paranın hareketi ile oluşan durum.
Diyelim ki piyasada 100 TL var.
Bunun kredi kartı ile döngüsü nasıl oluyor, nakit olursa nasıl oluyor basitçe bir örnekleyelim.
Berbere gittiniz işiniz bitti kredi kartı ile 100 TL ödediniz, berber parayı hemen tahsil etmek için bankaya %2 komisyon ödedi ve 98 TL'sini aldı
Berber akşam eve giderken manava uğradı o da kredi kartı ile 98 tl ödedi, manav da hemen tahsil için bankadan 96 TL aldı.
Manav kasaptan kredi kartı ile kıyma aldı 96 TL ödedi, kasap hemen tahsil için bankadan 94 TL'sini aldı.
Kasap dükkanı kapattı kırtasiyeden kredi kartı ile çocuğunun istediklerini aldı 94 TL ödedi, kırtasiyeci ihtiyacı var diye ödedi komisyonu bankadan 92 TL aldı.
Kırtasiyeci akşam bakkala uğradı, alış veriş yaptı, kredi kartı ile 92 TL ödedi bakkalda hemen tahsil karşılığı bankadan 90 TL aldı.
Beşinci alış verişte bir de ne görelim 100 TL'nin 10 TL'si artık yok sizin berbere verdiğiniz 100 TL bakkala gidene kadar 90 TL kaldı.
10 TL nerede, hizmet bedeli olarak kredi kartının ana sahibinde.
Eğer bu beş alışveriş nakit para ile yapılsaydı 100 TL hala halkın cebinde yine 100 TL idi.
Ne kampanyalar ne puan toplamalar ne taksitler yapılıyor kredi kartlarına di mi?
Neden?
Kart kullanın diye.
Hele taksitli alışverişlerde nasıl eksiliyor o ana para of of of.
Bir de bitmeyen ekonomik krizde oldu mu?
Tadından yenmez.
Dayan kredi kartına, kazanmadığın paranın komisyonunu öde peşin peşin.
Dünya da kriz bankalar rekor kar.
Ülkede kriz en çok kazanan bankalar.
Devlet mutlu para resmi sistem ile dönüyor.
Bu döngü KDV ve gelir vergisi olarak devlete ulaşıyor.
E sen hesabını bilsen, harcamalarına dikkat etsen olmaz mı?
Devletini düşünüp “Fiş almazsam kaça olur?” demesen.
Sırf aylık 100 TL ödenir deyip 10 taksite o an gerçekten ihtiyacın olmayan bir şeyi almasan.
Yıllarca atasözü babında hep kulağımıza küpe olan “Ayağını yorganına göre uzat” sözünü unutmasan.
“Aba vakti yaba, yaba vakti aba” mottosu ile ihtiyaçlarını illa modanın sürdüğü dönem değil de sonunu bekleyip alsan.
Bak gör nasıl geçiniyorsun, kazancın nasıl daha rahat yaşamana imkan veriyor.
Kanma.
Kandırmalarına izin verme.
İnsanlarla yarışma.
Onların var benim neden yok mücadelesine girme.
Kredi kartı bugünü değil geleceğini borçlandırır.
Bu borçlanma sistemi reel parayı gıdım gıdım alır elinden.
Bir bakarsın para yok.
Diyeceksin burada bankanın ne suçu var.
Neden suçlu olsunlar ki onlar işlerini yapıyor.
Adam sana kredi kartını veriyor, karttaki miktar sana verdiği borç.
Bu borcun bir faizi var tabi ki.
Sen harcadıkça o da haklı olarak parasını kazanıyor.
Burada sorun bankacılık sistemi değil, senin yaşam biçimin.
Kapanışı en sevdiğim atasözü ile yapalım istiyorum.
“Güvenme varlığa, düşersin darlığa”.
Ancak bu şekilde ekonomik olarak ayakta kalabilirsin.