"Şeffaf olacağız" demişti…
"Şartlar ne olursa olsun kamu oyu bilgilendirilecek, kasasına giren her kuruşu görecek Silivri kamu oyu" demişti…
Şimdi…
Yönetime geleli (7) ayı geçti…
Belki, ilişki kurmada aksaklıklar olmuştur. Bu konuda zorluklar yaşanmıştır ama en azından niyeti değişmemiş… Onu biliyorum.
Ve, bilgilendirmeye gayret ettiklerini de biliyorum…
Efendim…
"Seçimlerden bu yana şu kadar para toplanmış. Şu kadar para nereye gitmiş "
Bunu…
Kim söylüyor?..
Muhalefetten bir Meclis üyesi…Yani, AKP Silivri Belediye meclis üyesi...
Ve…Bu sayın üye.
Birkaç dönem Belediye Meclis üyeliği yapmış. Siyasette deneyimli biri…
O nedenle…
Niyet okumak gibi olmasın ama ben bu sözlerde iyi niyet arıyorum ama göremiyorum. Bu kadar deneyimli, bu kadar işini bilen birinin sözleri olduğu için iyi niyet göremiyorum.
Ve…
Bu sözleri bir meclis üyesinin "Görevi" diyemiyorum…
Meclis üyesi, ister iktidar olsun ister muhalefet "ne girip, ne çıktığını" öğrenmek istiyorsa her zaman sorup öğrenebilir. O imkana sahip. Hem de araya hiçbir şey koymadan… Ayrıca, bütçe komisyonunda muhalefetin üyeleri de var… Onlara da sorabilir…
Ve, ayrıca…
Hesapların incelenmesi, hesap sormak kötü bir şey değil. Ama, yine de, söyleyene, isteyene bakıyorum da, içimden "pes " demek geliyor.
Sanki…
29 Mart 2009 Gününe kadar iktidarda onlar değilmiş. Sanki, bu günkünden daha şeffaf bir yönetim sergilemişler gibi..
Ha… Biraz empati yapıp…
Denebilir ki "Onlarda bir siyasi partinin üyeleri, siyaset yapıyorlar. Söyledikleri, siyasi mesajdır. Öyle algılamak lazım"
Tamam da…
Siyasetin kalitesini de bu kadar düşürmek doğru mu?..
Evet…
Silivri… KİPA Olayı, Seymen Villaları, gibi hoş olmayan görüntüler ve bir sürü yolsuzluk haberleri ile ülke gündemine girmemeli… Bunlarla duyurmamalı sesini…
Ama…
Ortada somut bir şey yokken."Nereye harcanmış bu kadar para" gibi sanki şaibe varmış gibi ortaya laf etmek…
Doğru mu?..
***
28 Mart 2004 …
Silivri'de İktidar değişiyor…
Yeni iktidarın ilk işi geldikleri gün Belediyede çalışanların büyük bir kısmını işten atmak oluyor. Ama, tazminatları ödeyecek paraları da yok… Şimdi mezberelik halinde olan eski 1.Noter’in olduğu binayı satan, ardından, eski Pazar içindeki dükkanları, ardından Belediyeye ait daha bir çok arsa ve tarlayı gözünü kırpmadan satıyorlar… Ve, bu satılanlara karşılık, Silivri'ye çivi çakmıyorlar… Bunlar henüz unutulmuş değil.
Şimdi…
O eski iktidarın, ayni zamanda bu günkü muhalefetteki meclis üyesi, şimdi kalkmış;
"Gelir gelmez şu kadar arsayı satışa çıkardılar" diye yaygara koparıyor …
Hem de ;
"Şayet arsaların tamamı satılırsa, Arsa satışlarından elde edilecek paranın tamamı ile o dönemim iktidarından kalan borçları kapatacağım" diyen iktidara karşılık bunları söylüyor…
Pes yani….
İyi haftalar…
İNSANI GEREN
Akşam yorgun argın eve geliyorsun...
Yemeğini yemişsin…
Kahvemi de alıp televizyonun karşısına geçip, haberleri izlemek istiyorsun ve televizyon kanallarından birini açıyorsun…
İlk haber…
"Açılım" ve karşı protestolar ve yürüyüşler her taraf toz duman…
Başka bir kanala geçiyorum…
Orada da "Açılım" kutlamaları havai fişekler ve yanı başında da Madalyalarını yerlere atanların haberi …
Olmadı…
Başka bir kanala …
"Islak imza" oradan malum yerlere mesajlar. Tehdit ve gözdağı.gönderiliyor. Karşılığında alınan cevaplar…
Olmadı…
Değiştiriyorsun başka bir kanala…
Burada da…
"Telekulak"…
Herkes dinleniyormuş. Aklıma o malum Faşist ülkeler geliyor. Ürperiyorsun. Daha fazla gerilmeden başka bir kanala geçiyorum…
Burada da…
DOMUZ gribi meselesi… Maskeli görüntüler. Omzundan iğne ile aşı olanlar ve en önemlisi de aşı konusunda Başbakanla, ilgili Bakan anlaşamaması… Aşıya ama ölümlerin arttığı ama aşıya olan güvensizlik ortada. Canım sıkılıyor…
Başka bir kanala geçiyorum…
Adalet Bakanı, adalet dağıtmakla görevli Bakan, adalet dağıtanları dinletmiş. Haklı, haksız ama izlerken geriliyorsun… O konu tartışılıyor.
Önüne gelenin "bağımsız yargı" diye söze başladığı bir ülkede yaşıyoruz…
Adalet Bakanı adalet dağıtanları "meslekten attırmak" için uğraşıyor…
Bir başka kanala geçiyorum…
Meclisten haberleri veriyor…
Milletvekillerinin yüzleri gergin. Gözlerinden ateş fışkırıyor adeta... Karşılıklı tehditler gırla gidiyor…
Geriliyorum…
Kahvemi içemiyorum…
Başka bir kanala geçiyorum....
Çok saygı duyduğum Hukukçuların bir tartışması var bu kanalda…
"Efendim her önüne gelen dinleniyormuş. Bu insan haklarına aykırıymış. Hitler ve Stalin yöntemleriymiş bunlar. Anayasaya da aykırıymış. Hukuka aykırıymış" ..
Sabrediyorum…
"Mahkeme kararı yok" diyeni …
"Çoğu mahkeme kararıyla dinleniyor " diyeni
"O kadar ileri gittiler ki, kendilerinden saydıkları Ergenekon Savcılarını bile dinlediler" diyeni de dinliyorum…
Sabrım tükeniyor. Televizyonu kapatıyorum…
Oh be…
***
Ve…
Kendi, kendime;
"Anayasa Mahkemesi 10/1 oyla" İrticai Hareketlerin Odağı "bir parti demiş AKP için… Ve, şu an iktidarda o parti … Ve, tam (7) yıldır Mecliste çoğunlukta… Bu ayni zamanda, güçler ayrılığını kabul etmeyen bir parti… Yani… Yasama, Yürütme ve Yargının kendi elinde toplanması için uğraşan bir parti, böyle bir ülkede yaşıyorsun, ne bekliyordun ki?.." diyorum…
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Tarih 22 Ocak 1946.
"Gazi Muhammed "
Bu gün İran toprakları içinde kalan Cahar Çırağ (Çarçıra) Meydanı'nda Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ni ilan ediuyor… Kendisi de Devlet Başkanı oluyor. Başbakanlık ve Bakanlık gibi kilit noktalar şeyh ve aşiret liderlerinin elinde. Vergileri Mahabad Cumhuriyeti’ne toplanıyor. İki tane günlük gazete Sovyetler birliğinin Verdiği matbaa ile çıkarılıyor..Dünya klasikleri Kürtçe Basılmaya başlanıyor.İlk Öğretim Zorunlu hale getirilmiş v.s…
Tarih…
Mayıs 1946 'da Sovyetler Birliği Dış İşleri Bakanı Molotov, İran'dan çekileceklerini söylüyor…Peşinden, o güne kadar Cumhuriyete destek veren aşiret reisleri mevcut siyasi dengeleri düşünerek. Gazi Muhammed'in arkasından çekilmeye başlıyor. Kürt Devletine peşmergeleri ile destek veren Mustafa Barzani, Gazi Muhammed'e birlikte Moskova'ya gitmeyi teklif ediyor. Gazi Muhammed bu öneriyi kabul etmiyor. 10 Aralık 1946'da İran yönetimi Azeri ve Kürt Bölgelerini işgal kararı alıyor. Gazi Muhammed'in güçleri bir günde dağıtılıyor. 17 Aralık günü Gazi Muhammed esir düşüyor. Böylece Kürt Cumhuriyeti yıkılmış oluyor. Gazi Muhammed İran Parlamentosu'ndaki kardeşi Sadri ve Kuzeni Saif'le beraber 31 Mart 1947'de, Cumhuriyeti ilan ettikleri meydana getiriliyor. Gazi Muhammed'in yüzü yorgun. Her şeyin sorumlusu kendisi olduğunu söylüyor diğerlerinim asılmaması için ama dinlenmiyor. Bir yıl önce nutuk verdikleri bu meydanda kardeşi ve kuzeni ile asılıyor. İdamın ardından meydana dikilen büyük bir İran arması halen meydanda durmakta…
(08/11/2009 -Hürriyet/Sayfa 38 Soner Yalçın-Not defteri )
Silivri Yoğurdu ilk olarak 1870'li yıllarda yoğurthanelerde yapılmaya başlanmış. O zaman yoğurtlar toprak çanaklarda yapılırmış…
GÜNE UYAN
" Senden başka hiçbir şey önemli değil
Sen ve ötekiler diye
Evreni ikiye bölebilirim ." (Ayhan İnal )
KISA-KISA…
*Her yönüyle SİLİVRİ kitabının yazarı Dr.Cemal Kozanoğlu 1926 Yılında K.Maraş'ta doğmuş…