Carlo Collodi'nin 1881 yılında yazdığı bu eser, bir çocuk gazetesinde tefrika olarak yayımlanmıştır. Sonraları gördüğü ilgi üzerine 1883'te kitap olarak basılır. Pinokyo, ilk önce tefrika edildiği gazetenin ressamı Ugo Fleres tarafından resimlenmiş; kitap olarak ilk baskısında ise Pinokyo'yı Enrico Mazzanti resimlemiştir. Çocuklar düşünülerek yazılmış modern çocuk edebiyatının bu ilk büyük eseri, tiyatroya, sinemaya, televizyona da uyarlanmıştır. Eserin temel temasını “yalan söylememek” oluşturur, “ yalan en korkunç şeydir ve bir çocuk için de en kötü huydur. Pinokyo, küçük bir çocuğa dönüşen bir kukladır. Onun kişiliğinde basit bir tezat görürüz. Aslında iyi bir çocuk olma gayretindedir, ama yaramazlık, tembellik ve umursamazlık alışkanlıklarını bırakamaz. Başına türlü işler gelir. Kitabı okuyan çocukları; Pinokyo'nun maceraları değişik iklimlerle ve coğrafyalarla tanıştırır. Yalan söylediğinde tahtadan “burnunun uzaması” çocuklar için keyifli bir sahnedir. Çocuklar Pinokyo'yu belki de bu yüzden kolay severler. Burnu uzayan bir kukla, çocuk dünyasında bin bir kahkaha demektir. Yaramaz bir çocuk olan Pinokyo, babasının sözünü dinlemez, okuldan kaçar, başıboş dolaşır. Çevresinin etkisi ile birçok hata da yapar, emek vermeden kazanmak ister ve bütün parasını kaybeder. Zor duruma düşünce bir mavi orman perisi yardımına yetişir. Ona ilgi ve şefkat gösterir. Pinokyo periye yalan söyledikçe burnu uzamakta ve herkes yalan söylediğini fark etmektedir.
Babasını aramak için periden ayrılan Pinokyo birçok macera yaşar, birçok kişi ile karşılaşır. İyi bir çocuk olmaya çalışır. Bir gün denizde yüzerken büyük bir köpekbalığı Pinokyo'yu yutar, Pinokyo balığın karnında babası ile karşılaşır; uzun zaman önce balık tarafından yutulan Gepetto usta artık çok halsizdir. Pinokyo balığın karnını gıdıklayınca huylanan balık, ikisini de kusar ve Pinokyo ile babası eve dönerler.
Pinokyo hasta babasına bakmaya başlar. İyi kalpli, uslu bir çocuk olan Pinokyo, mavi peri tarafından gerçek bir çocuğa dönüştürülerek ödüllendirilir. Pinokyo'yu balığın yutması Yunus Peygamberin kıssasını hatırlatır. Eserin dini bir havası olmasa da, hatta eser profan bir eser olsa da, “yalan söylememek” teması elbette ahlak ve din konularını düşündürür. Bütün dinler “yalan söylememeyi” emretmiştir. “Yalan söylemek” bütün öğretilerde kötüdür, çirkindir. “Yalan söyleyen” günahkar olur. Çocukları bu konuda terbiye ederken Pinokyo artık bir semboldür. Güzel ve edebi bir sembol. Eserin yazarının ilahiyat okulunda okumuş olmasıyla balığın karnında yaşama telmihini ilişkili görüyorum. Yunus Peygamber Kıssası bütün Hak dinlerde vardır.
Pinokyo bugünün çocuklarına da, hatta yetişkinlerine de hala çok şey öğretmeye hazır. Bu basit İtalyan çocuk romanı, hemen hemen bütün büyük dillere çevrilmiş ve bütün insanlığa ait olmuştur. Onun evrenselliği yakalamasında elbette, bütün insanlığın ortak bir konusunu son derece basit ve çocukça bir dille anlatmış olması etkilidir. “Yalan söylememek” bütün insanlığa seslenen bir temadır. Hangi iklimde, hangi coğrafyada olursanız olun, “yalana” bakış aynıdır. “Yalancılık en kötü huydur.” Aslında bugün, bütün insanlığa mal olmuş bütün edebi eserler böyledir. Konuları basittir. Anlatımları içten ve doğaldır. Onlarda insan doğasına ait türlü yönler ahlaki ve dini birtakım ritüellerle beraber bulunur. Evrensellik deyince aklımıza Pinokyo gelir. Pinokyo evrenseldir ve kalıcıdır. Bundan elli sene sonra da Pinokyo okunur, okutulur. Bundan elli sene sonra da “yalan söylemek” kötü olacaktır. Pinokyo, o tahtadan burnuyla bundan yüzyıllar sonra da insanlığa seslenmeye devam edecektir. Hoşça Kalın.