Hüseyin Kuru

Piyasalar beklemede…

Malumunuzdur, gene de tekrarlamakta da fayda var; bu ülke her 7 yılda bir, yerel veya global Dünya'da yaşanan bir krize maruz kalıyor. Yaşananlar ise siyasi veya ekonomik olsun mutlaka ülkenin istikrarını da olumsuz etkiliyor.
Mesela son 50 yıla baktığımızda 1973, 1980, 1987, 1994, 2001, 2009, 2016 krizleri yaşandı. Dikkat edilirse bu krizlerin bazısı birkaç ay, bazısı da birkaç yıl sürdü.
Lakin 15 Temmuz 2016'da yaşanan hain darbe girişiminden sonra yaşananlar malum. Tabi akabinde 2020'de yaşadığımız pandemi salgını ve Dünya genelinde emtia ve hammadde fiyatlarındaki artışlar nedeniyle global bir enflasyon dönemine girildi.
Medyaya göre batılı ülkelerde bu durum çok fazla hissedilmediği iddia edildi ama bizim ülkemizde her yıl ortalama %70'lere varan oranlarda hayat pahalılığı yaşandı ve yaşanıyor.
Bu zamlarla/artışlarla tüm piyasalarda ki olumsuz havanın etkisi halen daha devam ediyor.
Oyun çok büyük yeni bir yüzyıl, yeni planlar, yeni bir düzen kurgulanıyor. Lakin insanlıkta her dönem olduğu gibi refah, barış ve adalet arıyor.
***
Konumuza dönelim… Bu dönemde iç politika yoğunluğu ve akabinde üst üste yaşanan seçimler, piyasaları da yordu. Tabi ekonomide uygulanan hatalı politikalarda hepsi üst üste geldi. Enflasyonun beklentilerin çok üstünde çıkması, fiyatların fahiş şekilde artması ile insanların alım gücü iyiden iyiye çok düştü.
Faizlerin de yükselmesi ile inşaat sektörü hedef kitlelere yönelik satışlarında istediği ciroları yakalayamadığı gibi satış da yapamıyor. Bu sebeple ötelenen, teslimatları yapılamayan yarım kalan projeler ve siteler çürümeye terk edilmiş veya elden çıkarılmayı bekliyor. Bu yapılar hesapsız kitapsız yapılmış, malzeme tedarikleri zamanında sağlanmamış, zamana mağlup olmuş projeler. Ne yazık ki hem inşasında hem de satış jargonlarında da sıkıntılar var.
Lakin satışlarını etkileyen en önemli etken bankaların ticari ve konut kredi oranlarının çok yüksek olması. Bu nedenle yarım kalan, natamam veya ötelenen çok proje var.
Sonuçta iş olmayınca emlak şirketleri de kapanmaya yüz tuttu.
Yatırımcı parasını mevduata yatırıp faizin cazibesine kapılınca inşaat sektörü de durma noktasına geldi. Söz konusu daralma sonucunda ekonomik durgunluk yaşanması normaldir lakin piyasalar alarm veriyor.
Toplumdaki temel beklenti, enflasyonun ve faizlerin düşmesi ile normalleşme sürecine girmemiz ne kadar zaman alır belli değil.
***
İnşaat sektörü hem istihdamın hem de cari açığın kapatılmasında etkin bir sektördür. Özellikle mütekabiliyet yasasından sonra yabancılara satılan mülklerle her yıl 5-10 milyar dolar arasında para girişi sağlanmıştır.
Ülke olarak IMF'den faizle para almak mı, yoksa yabancılara mülk satışı mı akıllıca olmuştur, düşünmek lazım.
Ancak son günlerde yaşanan olaylar ortada, yabancı düşmanlığı körükleniyor. Bu durum hem devletin itibarına ve güvenilirliğine hem de piyasalara darbe vurmaktadır.
Yabancı düşmanlığı ile nereye varılabilir ki?
Zaten devlet kurallarını koymuş. Bölgesel olarak yabancılara en fazla %5 istihkak tanınmış. Geçmişte de yapılan ve maalesef bir kara leke olarak kalan bazı olayların perde arkası ortaya çıktığında görüldüğü üzere hepsinin kriminal operasyonlar olduğu ortaya çıktı.
Bu nedenle yaşananlara sosyal medyada bot hesaplardan üzerinden yapılan algılara inandığınızda veya olaylara bireysel ve gündelik baktığınızda ortaya çok akl-ı selim bir tablo çıkmayacaktır.
‘İdraklerine hakikat giydirip gerçek zannedenler' ziyandadır.
Devletimize güvenmek zorundayız. Türk devlet aklı ve gücü emperyaldir.
Olayların körüklenmesi ve toplumun kılcal damarlarına dokunulması işi nerelere götürüyor, idrak etmek ve sağduyulu olmak lazım.
***
Bakın bu tür provokatif eylem ve olaylar işi nerelere götürüyor. Özellikle yurtdışından ve Arap dünyasından gelen ticari ve turizm amaçlı destinasyonlarda 100 binin üzerinde iptaller yaşandığı ve sıkıntı olduğunu turizm sektörü dile getiriyor.
Bu durum yabancı yatırımcıları da ürküttüğü için emlak sektöründe ki 2.el piyasasını vuruyor. Emlak portallarını incelediğinizde de yüzbinlerce satılık mülkün ilanı var ve fiyatlarda düşüyor fakat alıcı kitleler beklemede.
Yalnız burada bazı tespitleri de göz ardı etmemek lazım;
- Yabancıların mülklerini TC vatandaşlığına hak kazandıktan sonra ki 3 yılın hitamında aldığı konutu satabilme imkanı nedeniyle 200 bin USD ile alınan vatandaşlık hakkının bugün 400 bin USD yükseltilmesi nedeniyle artan konut fiyatları da yabancılara döviz cinsinden yaradı.
- Ukrayna savaşı ile konuta gelen taleple yükselen fiyatlar cazip geliyor.
***
Şu anda iç piyasa da geçerli olan satış jargonu %30-40 peşinat, 24 ay veya 36 ay vadelerle alıcı kitlelere tl bazlı satış yapmak. Buradaki bakış açısı mevduattan gelen para ile taksit ödetmek. Hem arsa hem de inşa maliyetlerinde bir düşüş olmayacağına göre her halükarda taraflar kârda demektir. Alım yönünde ki beklenti ise faizlerin düşmesini beklemek. Zaten faizler düşünce gayrimenkulün fiyatları artacaktır. Bu nedenle emlak yatırımı için doğru zamandayız.
Son açıklanan verilere göre konut piyasasında satışlar nakit ağırlıklı olarak devam ediyor. Haziran ayı konut satışlarının yüzde 91,5'inin nakit, yüzde 8,5'unun kredili şekilde gerçekleştiğini uzmanlar dile getiriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun geçtiğimiz günlerde açıkladığı konut satış rakamlarına göre Türkiye genelinde konut satışları Haziran ayında bir önceki senenin aynı ayına göre yüzde 5,2 azaldı ve 79.313 adet oldu.
Buna göre yine TÜİK'in açıkladığı söz konusu verilere göre konut satış sayısının en fazla olduğu iller de sırasıyla 13.025 ile İstanbul, 6.866 ile Ankara ve 4.361 ile İzmir şeklinde belirtilirken, en az olduğu iller sırasıyla 34 adet Ardahan, 40 adet Hakkari, 44 adet Tunceli ve Bayburt oldu.
***
Gene Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından geçtiğimiz hafta açıklanan 2024 Haziran ayı konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde ocak-haziran döneminde yabancılara konut satışı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 45,7 düşüş gösterdi.
Yabancılara konut satışları Haziran'da 2023 yılının aynı ayına göre yüzde 45,1 azaldı ve 1.440 adet olarak kaydedildi.
2024 Haziran'da toplam konut satışları içinde yabancıların payı yüzde 1,8 olarak gerçekleşirken; yabancıya en çok konut satılan kentler sırasıyla 593 ile Antalya, 478 ile İstanbul ve 116 ile Mersin oldu.
***
Özellikle büyük şehirlerdeki köy, meskun mahal ve çeperlerde bulunan toprak ve arazilere küçük bütçelerle talebin olduğu müstakil tapulu veya hisseli ve imarsız alanlara olan talebin vatandaşın küçük tasarrufunu -faiz almamak için- değerlendirmek adına toprağın her dönem artacağını düşünerek yatırım yapmak istediğini bu konuda mesai veren emlak şirketleri söylüyor.
***
Şunu iyi anlamak lazım bazıları dururken bazıları iş yapar. Çünkü rızık ekonomi kaynaklı değildir, takdir-i İlahidir.

YORUM YAP