CHP'den gelen “Selimpaşa'da 1/5000'lik planlar ile ilgili halk toplantısı düzenliyoruz” mesajını görünce ‘Vay be İbrahim Kömür, ayağının tozuyla yerel iktidarın kalesine şutu çekti' diye düşündüm. Toplantı alanındaki kalabalığı görünce, CHP'nin etkileşim ve reaksiyon alma puanını da yükselttim. Tam saatinde (bunun önünde saygı ile eğiliyorum…) sakin başlayan toplantı, kısa süre içinde farklı adreslerden adeta öfke nöbetlerine sahne olmaya başladı. Seyirci olarak bunu anlamak güç. Ancak sahip olduğu ev ya da yazlık, yeşil alanda kalan, binası kavşak olarak işlenen insanlarla, empati kurmak lazım tam bir idrak için.
Vaziyet de öyle çapraşık ki?! Planları, görevi olmamasına karşın süreci hızlandırmak, beklentilere cevap vermek için hazırlatan Silivri Belediyesi, inceleyip oybirliği ile onaylanan İBB! Bu dilemadan doğan tepkinin, iktidar da, muhalefet de aynı ölçüde hedefinde.
Yirmi yılı geçkin gazetecilik mesaimde, pek çok halk toplantısı takip ettim. Ama unutamadıklarım arasında Seymen Katı Atık Aktarma İstasyonu ÇET toplantısı, Büyükçavuşlu Tehlikeli Atık Depolama İstasyonu eylemi (onu önleyebildik çok şükür), Danamandıra'daki kum ocakları eyleminden sonra en hararetli halk bilgilendirme programları arasında Selimpaşa ile Kavaklı'yı rahat yazarım.
En az sorumlulukla, en büyük fedakarlığı yapıp, kendini öfkeli vatandaşların önüne atan CHP'nin yeni İlçe Başkanı İbrahim Kömür, Silivri Belediyesi İmar Komisyon Üyesi Süheyl Kırkıcı ve İBB Meclis Üyeleri Bora Balcıoğlu ile ilkinde bulunup, ikincisine katılmayan Melih Yıldız'ı siyasi cesaretlerinden dolayı tebrik ediyorum.
Teknik konular hakkında ahkâm kesecek değilim ama sesini yükselen vatandaşların, temel sıkıntısı uzayan belirsizliğin ardından, askıya çıkan planların tam olarak getiri ve götürüsü hakkında, itiraz aşamasına yönelik sağlıklı bilgi edinememek… Süheyl Kırkıcı'nın da anlatmaya çalıştığı gibi plan, tabi ki temelde insanlara sorularak yapılacak bir şey değil, kuralları, kanunları var, teknik bilgi gerektirir. Ancak planlanan yerin, bir sahibi ve mevcut durumun hakkı da hesaba katılmalı.
Selimpaşa tecrübesinin ardından CHP'liler, plan toplantı programını bitirseydi, eksi puan alırdılar. Hemen ertesi gün Kavaklı'da daha tedbirli ve bilinçliydiler. Ortaköy toplantısı da mutlaka gelir.
CHP, plan toplantılarında her ne kadar siyasi amaç gütmediklerinin üzerinde dursa da, bence bu yaklaşım da, söylem de yersiz. Şöyle ki toplantının düzenleyicisi bir siyasi kanat, ikincisi zaten bu programlar halka hizmet/itiraz süreçleri hakkında destek bilgilendirmesi amacıyla düzenlendiğinden, bunun tanımı da siyasetten başka bir şey değil, olmamalı da.
Siyasetçilere siyasetin kötü bir şey olmadığını anlatmak ya da kanıtlamaya çalışmak bizim işimiz de, gündemimiz de olmamalı.
Siyaset ve siyasetçiler tam da bunun için var; halka, vatandaşa, darda, zor zamanda yol göstermek, yardımcı olmak, seslerini duyurmada, hakkını aramada yardımcı olmak. CHP'lilerin yaptığı, yanlış bir şey değil. İnşallah planları hazırlayan (Silivri Belediyesi) ve onaylayan (İBB) de halka karşı sorumluluklarını hatırlar da en azından onayladıktan sonra ve itiraz sürecinde vatandaşın sorun olarak gördüğü konuları çözer; ister değiştirerek, isterse ikna yöntemiyle. Mesele plan hazırlamakla bitmiyor, halka yararına olduğunu aktarmak ve ikna aşaması da var, en azından bu noktada böyle bir ihtiyaç…
Hazırlanan 1/5000'lik planlar, belki 100000 kişiyi ilgilendiriyor. 1000 kişi buna itiraz ediyorsa, daha önce olduğu gibi planları komple iptal etmek yerine itirazları takip etmek ve çözüme kavuşturmak gerek. Silivri Belediyesi, bir güzellik yapmış İBB'yi beklemek yerine planları hazırlatmış, İBB de onaylayıp itirazlar için askıya çıkmış. Bundan sonraki süreçte, çözüm için elini taşın altına koyan CHP Silivri İlçe Örgütü'nün çabasını alıp İlçe ve İBB Belediyesi düzeyinde geliştirerek, itiraz aşamasını doğru yönlendirmek, planları nihayete erdirmek gerek.
“En kötü plan, plansızlıktan iyidir” evet tamam, ama niye iyisi varken, kötüsüyle yetinelim ki! Hiç böyle şeylere gerek yok…
Dipnot: Berker Esen'in yerine CHP İlçe Başkanlığına atanan İbrahim Kömür'ün tecrübesi yerine yaşına odaklananlara farklı bir bakış açısı önerim var. “Ateşten kestaneleri eliyle çıkaran” eğilimin hafife alınacak bir tarafı bence yok.
Meclis üyeliği konusunda miladını doldurduğunu her fırsatta bizzat ifade eden Süheyl Kırkıcı'nın bu sürece katkılarını da göz ardı edemiyorum.
Her şartta siyasi yolculuğunu sürdüren Bora Balcıoğlu'nun cesaretine de ayrı bir parantez açmadan edemeyeceğim.