TFF 3. Ligin gediklilerinden olan Silivrispor'da tehlike çanlarının çaldığını, aşağı doğru olan gidişatın yukarılara tırmanması, gerekliliğini anlatmaya gerek yok. Sıkıntılar kendini gösterirken bu sıkıntıların bertaraf edilebilmesinin yolu da kenetlenmeden geçiyor.
Birleşen, bütünleşen bir kulübün tırmanışı da kaçınılmaz olur. Nasıl ki son haftalarda başlatılan birlik beraberlik hareketi neticesinde alınan puanlar az da olsa nefes aldırdı.
İkinci yarı başlıyor ve ateşten bir gömlek yönetimin ve hocanın üstünde. İkinci yarı için tüm ekibe başarılar diliyorum. Çok zor geçecek ama bu zorluğu yine bütünleşerek aşacağız. Topyekûn savaşırsak yenemeyeceğimiz takım yok. Bunun için kenetlenerek güçlenmemiz şart. İyi gidiyoruz bakalım ilerleyen günler neyi getirecek. Transfer dönemi bitiyor, ikinci yarı başlıyor. Maddi güç de şart.
Neyse biz altyapılarda güçlenelim. Geleceğimizi garanti altına alalım. Alalım da bu söylem hep havada kalıyor. Takımı ligde tutma düşüncesi varken altyapıya yönelme düşüncesi hayal gibi geliyor.
Altyapıya yönelemeyen kulüp yönetimlerini çoğu kez eleştirmişimdir. Bu sorunun temeline inmeden bu eleştiriyi yaptığımızın farkına varmamıza gerek var aslında. Bir kere altyapı olgusunun hayata geçirilebilmesi için futbolu seven bir şehir ve futbolu seven bir yerel yönetimlere sahip olmak gerekiyor.
Yeteneği olmadan sadece altyapıdan bir ismi çıkarmış olmak için profesyonel yapmak o çocuğun geleceğini karartmaktan öte gidemiyor maalesef. Sonrası mı bir balon gibi sönüp gidiyor ve geleceğini karartıyoruz. Okul hayatını bitiriyor ve elinde bir işi olmadan 20 yaşında hayata atılıyor. Yani plansız altyapı büyük bir kaos demektir.
Bu düşünceyle altyapıya yönelmek gençleri çöpe atmakla eşdeğerdir. Öyle ya küçüklükten beri olmayan yeteneğini körüklüyorsunuz sonra gerçeklerle yüzleşince bodoslama dalıyor hayata. Futbolu seven yönetimler işte burada ortaya çıkıyor.
Bizdeki yerel yönetimin futbol sevgisi ve beraberinde sunulan destek, genel kurul dönemlerinde icazet alınan mekanizmayı yaratmak ya da yönetimlere otobüs yakıtı ile mutfak iaşesini karşılamaktan geçiyor. İşte bu noktada icazet mekanizması gelişmiş oluyor. Bunun da değişmesi gerekiyor.
Belediye Başkanı Volkan Yılmaz ile yaptığım özel görüşmelerde (ki bu görüşmeler ayaküstü yapılanlardır) spora ve futbola dair düşüncelerini destekler konumdayım. Bir spor akademisinin kurulması kaçınılmazdır. Ancak böyle kurtulur ilçenin sporu.
Hal böyleyken kulüp yönetim anlayışını yerel yönetimler ya da mülki idarelerden alınacak desteğe bağlayan yönetim modellerini de onaylamak mümkün değil. Kulüp yöneticiliği profesyonel bir iştir. Bağımsız yönetim modellerini sağlayamazsan, borç alıp emir almaya da devam ederiz. Bunun için ise, her alanda bütünlük gerekiyor.
Yerel yönetimiyle, STK'larıyla, kulüp yönetimiyle, ekonomisiyle, tesisiyle, malzemesiyle. Yani, kimseye bağlı kalmadan, kendi yağıyla kavrulmayı tercih etmiş yönetim modellerine ihtiyaç var. Ya da komple, takımların bulundukları ilçelerin veya illerin belediyelerinin ismini almasına. Hangisi doğru? Ya da altyapılara sarılmak.
Altyapılara yönelmek tamam da şimdi bunun sırası mı? Ne kadar umutsuzluk var. Altyapılara yönelebilmek için antrenman yapacak sahalar için boş saat beklemekle altyapıya yatırım nasıl olacak?
Sonra altyapıya önem veren bir yönetim anlayışı, bu işe yatırım yaparken, önce altyapısında görev yapan teknik heyetine de yatırım yapacak. Yani emeği karşılıksız bırakmayacak. Yerel yönetimler ise, bu çarkın en önemli ihtiyacı olan tesis yapılanmasına gidecek. Gidecek ki, yetişecek çocuklara rahat çalışma imkânı sunulabilsin.
Kurtuluş altyapılardaysa bu kurtuluşun temeli tesisleşme ile olacaktır. Tesislerin de olmadığına göre altyapı çığırtkanlığı yapmanın gereği de yok. İşin özü saha yok ki, altyapı olsun.
İlçe merkezindeki tek sahayla ilçenin sportif geleceğini kurtarmaya çalışıyoruz. Altyapıya önem vermeye amaçlı spor okulları ya da yeni kulüpler kurulması girişimlerine karşılık, kiralanan halı sahalarda sağlanan çalışma ortamlarını görüp, izliyoruz. Bu çalışmalar ne kadar verimli, tartışılır.
Tezatlar üstüne tezatlar. Sonra da kalkıp, “Neden altyapıya yönelmiyoruz?” Bir tutturmuşuz, “Altyapı da altyapı” diye. Böyle bir ortamda nasıl altyapı gelişsin de, ilçemiz futboluna hizmet etsin?
Söylenecek fazla söze gerek yok. Durum ortada, altyapıyı unutalım. Altyapısı olmayan Silivri'de çuvalla para dökerek futbol endüstrisinin hızarından geçip, ligde kalmayı başarı olarak konuşmaya devam.
Volkan Başkanın ‘Spor Akademisi' fikri beni umutlandırıyor, heyecanlandırıyor, inancımın yarıda kalmamasına yardımcı oluyor. Merakla bekliyoruz. Bu devranın böyle devam etmemesinin gerekliliğini herkes biliyor. Sportif yatırımlar geleceğimizi kurtaracaktır. Bizim çocuklardan geçti artık yeni nesle sahip çıkıp kurtaralım…