SEM Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Eroğlu Göçer, üretimleri hakkında bilgi verirken, “Yaptığımız ve kullandığımız plastik ürünü aslında mucizevi. Onu doğru kullanıp, doğru bertaraf edersek, geri dönüştürülürse sürekli kullanabileceğiz. Dolayısıyla kaynak tüketmeyeceğiniz veya minimumda tüketeceğiniz, yeni yeni ürünler elde edebileceğiniz bir hammadde. Bunu yok saymamak lazım. Plastiği doğru kullanırsak kazanım haline gelir” dedi.
SEM Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Eroğlu Göçer, 22 Ekim 2019 tarihinde Küpe FM'de yayınlanan İş Dünyası programında Turhan Alyakut'un konuğu oldu.
Alyakut'un sorularını yanıtlayan Göçer çalışmaları hakkında değerli paylaşımlarda bulundu.
Turhan ALYAKUT: SEM Plastik ne zaman kuruldu, kaç kişi istihdam ediyorsunuz, üretim gruplarınız neler?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: SEM Plastik, 1977 yılında İstanbul'da kuruldu. Ardından Malatya'da bir fabrikamız açıldı. İlk enjeksiyon makine parçaları üretimiyle başlandı. Arkasından 1986 yılı itibariyle günümüzdeki iş modelini uygulamaya yani gıda ambalajı üretimine başladı ve bu konu üzerine özelleşti. Özelleşmenin tabi belli gereklilikleri vardı onun için özellikle bundan bahsediyorum; kalite, hijyen v.s. bunlar tabi çok daha farklı olması gerekiyor çünkü gıdaya değen bir ürün üretiyorsunuz.
Turhan ALYAKUT: Neler üretiyorsunuz?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Marketlere girdiğinizde yoğurt, ayranın kap ve ambalajları, fastfood'lardaki tabak, çatal, bıçak, kaşık, tepsileri SEM Plastik üretiyor. Deniz, kara ve hava yoluyla seyahat ettiğinizde eliniz hep SEM Plastik ürünlerine değer. Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da keza aynı şekilde.
160 ÜLKEYE İHRACAAT VE BAŞARILAR
160 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunların içinde Madagaskar'dan Amerika'ya kadar bir sürü ülke var. Yoğunluklu ihracat yaptığımız ülkeler; Amerika, Ortadoğu ve Avrupa ülkeleri.
Üç sene üst üste Türkiye'nin ilk bin ihracatçı arasına girdik. En fazla ülkeye ihracat yapan ülkeler arasındayız.
Bununla beraber yine iki sene üst üste İlk Bin Sanayici arasında olduk.
“TÜRKİYE PLASTİK ÜRETİMİNDE DÜNYADA 6., AVRUPA'DA 2.”
Turhan ALYAKUT: Sektörün lider üreticilerinden bir tanesi olduğunuzu anlıyorum. Hem yurt içinde hem yurt dışında bu sektörde üretim yapan rakiplerinizle durum nasıl? Sektörün dünyadaki durumu nasıl?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Dünyada yıllık plastik üretimi 340 milyon ton. Dolayısıyla bu kadar ihtiyaç var. Türkiye'nin yıllık üretimi ise 10 milyon ton. Aslında kötü bir tonaj değil. Bu kapasiteyle Türkiye Dünyada 6., Avrupa'da da Almanya'dan sonra ikinci büyük üretici. Plastiğin genç bir malzeme olduğunu ve her kılıfa girdiğini düşünürseniz ne kadar daha kapasitenin olduğunu algılayabiliriz. Aynı zamanda Türkiye için ne kadar çok ihracat yapabilecek bir sektör olduğunu düşünebiliriz. Yapılacak çok şey var. Ambalaj tarafını değerlendirirsek verdiğim bu rakamların yüzde 40'ını içeriyor. Türkiye'deki 10 milyon ton üretimin yüzde 40'ı ambalaja ait. Rakiplerle beraber yurt içi veya yurt dışını değerlendirdiğinizde pastadan pay alınabilecek çok daha fazla yüzdemizin olduğunu görebiliriz. Bu tabi ülkemiz açısından da çok faydalı çünkü Türkiye'de kullanılan plastikle yurt dışında kullanılan plastiğe ve ihracat oranlarına baktığınızda ülkemizin ciddi gelir sağlayan bir sektörü halinde görülüyor. Dolayısıyla hepimizin üzerinde durabileceği gerçek bir sektör haline gelebilecek durumda diye düşünüyorum.
“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPIYOR VE EN İYİ ŞEKİLDE YÜRÜTMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Sizin kullandığınız hammadde petrokimya ürünlerinden elde edilen madde. Dolayısıyla bu maddeyi dışarıdan aldığımızı söyleyebiliriz. Dışarıya bağımlı olmak size nelere mal oluyor?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Evet. Hammaddenin yurtdışı bazlı ve dolara tabi olması tabi ki şu anda Türkiye'de bizi en çok etkileyen noktalardan biri. Biz ciddi bir hammadde alıcısıyız. Doların hareketliliği, yurt içi piyasasında maliyetleri çok ciddi anlamda etkiliyor. Bu tabi sadece bizim sektörümüzle alakalı değil. Hepimizi günlük hayatımızda etkileyen bir nokta oldu. Bununla başa çıkmayı öğrenmek durumundayız. Üzerimize düşeni yapıyoruz. Gönül ister ki istikrarlı bir dövizle ve kolayıyla götürebilmek. Şu anda en iyi şekilde yürütmeye çalışıyoruz.
“ÜRETİMİMİZİN ÇOĞU İNSAN ELİ DEĞMEDEN PAKETLENİR”
Turhan ALYAKUT: Çin'le nasıl rekabet ediyorsunuz?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Çin'in çok ciddi bir hammadde alımı, tüketimi var. Ciddi bir üreticidir. Dolayısıyla hammadde üzerindeki etkisi fazlasıyla büyük. Hammadde yapmadığı dönemde borsayı etkiliyor. Hammadde piyasasının en ciddi etmenlerinden ve yön verenlerden biri. Yine büyük bir üretici ancak en büyük katkılarından biri işçilik maliyetlerindeki düşüş. Bizim rekabet konusunda Çin ile, özellikle bizim teknolojimizle üretim yapan firmalarla karşı karşıya gelmememiz bizim işçiliğin çok daha minimumda olması. Şu an üretimini yaptığımız ürünü fabrikamızda full otomatik makinalarla üretiriz. Çoğu insan eli değmeden paketlenir.
“GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEN BİR ÜRÜNÜ GIDA İLE TEMAS EDİLEN BİR ÜRÜNDE KULLANAMAZSINIZ”
Turhan ALYAKUT: Gıda ile temas edilen plastiği geri dönüştürebiliyor musunuz?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Şu an bu mümkün değil. Gıda Yönetmeliğin önemli unsurlarından biri; gıdaya değebilen, gıdayla temas eden ürünlerin dönüştürülmemiş olması. Yani geri dönüştürülen bir ürünü gıda ile temas edilen bir üründe kullanamazsınız.
“ÇEVRE, HEPİMİZİN ÖNCELİKLİ KONUSUDUR”
Turhan ALYAKUT: SEM Plastik için çevre ne ifade ediyor?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Hepimiz için çevre çok önemli. Sadece SEM Plastik konusu değil, bireysel ve kurumsal olarak da hepimizin öncelikli konusudur. Çevre, hepimizin geleceği, çocuklara olan mirası. Tabi ki bu durumda akan sular durur. Kaynakları doğru mu kullanıyoruz? Önce buna bakmamız lazım. Kullanılan kayakların tekrar dönüştürülmesi konusunda doğru bir noktada mıyız? Bunun gözden geçirilmesi lazım. SEM Plastiğin yaptığı tamamen budur. Bizim için plastik ve onunla beraber diğer kaynaklar çok çok önemli. Enerji verimliği, elektrik, diğer kanyakların kullanımından ve atık haline gelmelerinden bahsediyorum. İstanbul Sanayi Odası'nın çevre ile ilgili bir yarışmada ödüle layık görüldük. Bu enerji verimliliği ile ilgiliydi. Üretim sırasındaki uygulamamamızla beraber enerji tüketimini çok daha minimuma indirdik. Bu, hem bizim açımızdan çok çok önemliydi, hem çevreye yapılacak en önemli katkılardan biriydi. Tüm üretimlerimizde bu konuda hassasiyet gösteriyoruz. Onun dışında yine Sürdürebilirlik Akademisi'nden Sürdürebilirlik İş Ödülü aldık. Ürettiğimiz bir ürünün karbon ayak izi ve enerji tasarrufu sağlamasıyla ilgiliydi. Çevre için önemli ve sorumlu bakışımız var.
“PLASTİĞİ DOĞRU KULLANIRSAK EN DOĞRU KAZANIM HALİNE GELİR”
Bunun dışında hammaddeyle ilgili de farklılıklar düşünülebilir. Plastik karakteri gösteren bio ürünler var. Aynı işi yapan, gerekli şartlar sağlandığında kompostlanan, toprakla beraber faydalı hale gelebilen ürünler de var. Yaptığımız ve kullandığımız plastik ürünü aslında mucizevi. Onu doğru kullanıp, doğru bertaraf edersek, geri dönüştürülürse sürekli kullanabileceğiz. Dolayısıyla kaynak tüketmeyeceğiniz veya minimumda tüketeceğiniz, yeni yeni ürünler elde edebileceğiniz bir hammadde. Bunu yok saymamak lazım. Biz tabi farklı ürünleri ve hammaddeleri araştıralım ve yeni ürünler yapalım. Kaldı ki bunu kendi fabrikamızda da uyguluyoruz. Bunun yanı sıra plastiği doğru kullanırsak en doğru kazanım haline gelir.
“PLASTİK 50 YILLIK BİR GEÇMİŞİ OLAN VE BUNDAN SONRA DA GİDECEK YOLU OLAN BİR ÜRÜNDÜR”
Plastiği yok sayamayız. Şu anda Tıp Sektöründe serumlar, enjektörler, Otomotiv Sektöründe araç aksanlarında veya diğer teknik araçlarda plastik her zaman kullanıyor ve kullanılmak durumunda. 50 Yıllık bir geçmişi olan ve bundan sonra da gidecek yolu olan bir üründür. Doğru kullanımının her şeyin önünde bir çevre algısının olduğunu düşünüyorum. Tabi ki çevre açısından farklılık yaratabilecek ya da alternatif olabilecek yeni ürünler üzerinde çalışmanın şart olduğunu düşünüyorum.
SEM Plastik için çevre her şeyden önemli, çünkü hepimiz aynı dünyada yaşıyor ve aynı havayı soluyoruz. Çok iyi bakmamız gerekiyor. Aldığımız ödülleri iltifat olarak algılıyorum. Bizleri gururlandıran noktalar olarak değerlendiriyorum. Tedarikçisi olduğumuz firmalardan da bunları duymak çok çok hoşumuza gidiyor. Global anlamda çalıştıklarımız aslında hepimizin bildiği firmalar. McDonald's bize En Çevreci Ödülünü vermişti. Türk Hava Yolları, Atlas, Pegasus, Burger King v.s. gibi firmalarla çalışıyoruz.
“PLASTİK ÇOK GENÇ AMA HAREKETLİ VE KABİLİYETLİ BİR MALZEME”
Turhan ALYAKUT: Gıda ambalajındaki trendi tüketici mi, yoksa siz mi belirleyip bir takım zorluklardan dolayı o tasarımları yapıyorsunuz?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Herhangi bir ürünün, bu ambalaj da olsa, tasarımı ve görsel etkisi kullanıcı-tüketici üzerine fonksiyonu kadar bazen önemli hale gelebilecek durumda. Yapacağınız şey çağdaş algısı olan ve bir şekilde estetiği karşılayan, ama her şeyden önce fonksiyon ve kalite geliyor. Üreticinin mi yoksa tüketicinin mi yönlendirdiği konusuna gelirsek orada da şöyle bir ayrım var. Plastik çok genç ama hareketli ve kabiliyetli bir malzeme. Plastiği çok esnek bir ürüne de dönüştürebilirsiniz, taşıma kapasitesi yüksek, basınçlara dayanıklı bir ürün haline de dönüştürebiliyorsunuz. Çok farklı iki özelliğe sahip başka durumlarda da kullanabiliyorsunuz. İşte; renk verebiliyorsunuz, ısı dayanıklılığını ona göre ayarlayabiliyorsunuz (sobaya dayanıklı bir ürün haline geldi). Her şeyden önce hafif, ekonomik v.s. bunların hepsi düşünüldüğünde dönüştürülebilir çok kabiliyetli bir örün. Eğer düzgün tasarlama kabiliyetiniz varsa bu ürün size inanılmaz alternatifler sunuyor. Müşterinin isteğine göre şekillenebilir. Biz bunu ilk fark ettiğimizde hemen SEM Stüdyo diye bir Tasarım Atölyesi kurduk. Müşterinin istediği ne, fonksiyon ve estetikten ne anlıyor? Bunları yorumlayıp ürün haline getirebilecek bu özellikleri giydirebilecek durumlar yaratmaya çalıştık. Bununla beraber tasarım konusuna odaklandık. Müşterinin istediği kimlikli, aidiyetli ürünler ortaya çıktı. Tabi ki bunun için Ar-Ge de yapmanız gerekiyor. Sadece şekil vermeniz yetmiyor. Plastiği iyi tanımanız, özelliklerini bilmeniz ve onu nasıl kuvvetlendireceğini bilmeniz lazım.
Çok kısa ödül aldığımız konuya açıklık getireceğim. Uçaklarda yemek servisi tabi problemdir. Hafif ve az yer kaplayan malzemeye ihtiyaçları var. Mümkünse pişirilmeye uygun, sıcaklığa dayanıklı bir ürün isterler. Dolayısıyla buna uygun hareket edecek bir malzemeye ihtiyaçları var. Fırınlanabilen, servise uygun bir plastik ürün yarattık. Hem estetik hem fonksiyon açısından doğru bir ürün yakaladığımızı düşündüm ve ödül de alınca emin oldum. Bunun dışında sadece estetik anlamda yaptığımız katkıların olduğu durumlar da var. Örneğin pasta kabı yaptık. Rafta seçilebilir hale gelen ürünlerden aldığımız ödüller de var.
AMBALAJ FUARI'NA DAVET
Turhan ALYAKUT: Önümüzdeki günlerde katılacağınız fuarla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Yeşim EROĞLU GÖÇER: Her sene katıldığımız TÜYAP'ta düzenlenen Ambalaj Fuarı'mız var. Plastiğe ilgisi olan tüm dostlarımızı ve paydaşlarımızı bekliyoruz. Yenilikleri sunabileceğimiz konu hakkında detay verebileceğimiz bir platform olarak düşünüyoruz. Yerli ve yabancı katılımcısı bol keyifli bir fuar oluyor. Çarşamba günü itibariyle oradayız, sizleri de bekleriz.
Renginar MEHMET SALİ