Hayatı hangi penceren izliyorsunuz?
Hayata baktığınız yer size huzur mu veriyor, acı mı?
Acı veriyorsa baktınız pencereyi değiştirin. Çünkü manzarayı değiştirme olasılığınız, siz acı çektiğiniz sürece mümkün değil. Hayatımızda yolunda gitmeyen ve değiştirmek istediğiniz şeyleri değiştirebilmek için kainatın işleyiş sistemini bilmek lazım. Ki hangi düğmeyi nerde ne kadar çevirmemiz gerektiğini bilelim. Nasıl işliyor bu sistem? Aslında oldukça basit.
Kainatta her şeyin özü enerji. Atom altı çekirdeklerden sonra kuark adı verilen enerjilerden oluştuğunu fizik de kanıtladı. Bu enerjiler sürekli titreşim halinde, belirli frekansta enerji yayıyor.
En küçük zerreden en büyük küreye kadar her şey iç içe geçmiş ve görünmez iplerle birbirine bağlı. Hepimiz de bunun içindeyiz. Büyük bir enerji okyanusunda yüzüyor, enerji nereye çekerse oraya gidiyoruz.
Vücudumuzda aura denilen manyetik bir alan var ve insan dev bir mıknatıs gibi. Bunun hem pozitif hem negatif bir yönü var. Frekansımızla uyumluları pozitif yönde çekerken, uyumsuz olanları da kendimizden uzaklaştırmaya çalışırız.
Duygularımız, düşündüklerimiz sürekli bir enerji üretir bunu yaymaya başlarız.
Bu duygu, düşüncelerin de bir frekansı vardır. Tıpkı bir radyo frekansı gibi. O aralıkta yayın yaparız. Ve kendimize uyumlu kişileri çekeriz.
Bilinciniz ve enerjiniz yükseldikçe buna benzer insanlar etrafınızda çoğalır. Size uyumlanamayanlar ise bir şekilde hayatınızdan çıkar. Artık onlarla aynı enerji alanına sahip değilsinizdir.
Bunu genelde farkında olmadan yaparız. Bilinçten daha çok bilinçaltında yaşadıklarımız enerjimizi etkiler.
Bilinç аltındа уоksunluk, pаrаsızlık kоrkun varsa, sаhip оlduğun titreşim bunа uуgun оlасаktır ve hiçbir şеу уаpmаsаn bilе mаddi sоrunlаrı vе bоrçlаrı hауаtınа çеkmen büyük olası.
Zihnimizden geçenler bedenimizde bir enerji oluşturur. Bunlar ne kadar olumlu ise olumlu bir frekans yayılır. Sürekli şikayet halindeysek ve bunu değiştirmezsek şikayet edeceğimiz şeyleri çekmeye devam etmemiz kaçınılmaz.
Peki ne yapmak gerek derseniz? Düşüncelerimizin, sözlerimizin, eylemlerimizin sorumluluğunu alarak doğru seçimler yapmamız gerekir. Hangi bilinç halinde olacağımızı seçmek tamamen bizim sorumluluğumuzdur. Sen istemediğin sürece kimse sana o davranışı sergileyemez. O zaman nasıl oluyor da olumsuz davranışı görüyoruz. Çünkü orda öğrenmen gereken bir öğreti var. Ve sen buna ihtiyaç duyduğun için bilinç altında buna katlanmayı tercih ediyorsun.
Örneğin; sabrı deneyimlemek istersen eğer, sabırsız insanlar gelir hayatına ve sen sabrı öğren diye sabredeceğin olayları deneyimlersin. Kötü mü? Hayır. Ama bunu bilinçli yapmak seyahatin farkında olmaktır. Fark etmezsen şikayetle geçer yolculuğun. Şikâyet ettikçe daha da artar yorgunluğun. Keyfine varamaz sabrı göremez, hikmetine eremezsin.
Her şey geldiği yere geri döner. Düşüncelerimiz, duygularımız, sözlerimiz ile gönderdiğimiz her enerji bize mutlaka geri döner. Gönderilen enerjinin olumlu ya da olumsuz olması bu durumu değiştirmez. Bunu bilinçli ya da bilinçsiz olarak yapmış olmamız da bu yasayı etkilemez. Ortaya çıkan her sonucun bir sebebi vardır ve bu sebeplerin farkına varsak da varmasak da sonuç değişmeyecektir.
Özetlemek gerekirse zihnimiz bir bahçe, düşüncelerimiz tohum, sulamamız ise eylemlerimizdir. Tüm bu süreçte ağacın meyve vereceğinden hiç şüphe duymayız, emin oluruz. Eğer elma tohumu dikersek elma, armut tohumu dikersek armut elde ederiz. Aslında yasalar son derece net ve sadedir. Karışıklık yaratan zihinlerimizdir.
Korku hissedersen korku frekansını yaymaya başlarsınız. Ve bu korkuyu besleyecek olayları etrafınıza mıknatıs gibi çekersiniz. Sonra da ‘'Korktuğum başıma geldi'' dersiniz. Olumlu düşünüp pozitif hissettiğiniz de ise olumlu olayları çekersiniz. Bir ayetle pekiştirirsek; ‘'Şükrederseniz nimeti artırırım'' diyor Rabbimiz. Nimetten kasıt sadece ekmek olmasa gerek. Aşk, Sevgi, Sağlık, Huzur en büyük nimetler. Farkındalığınızı artırarak, boş ve size faydası olmayan düşüncelerden uzaklaşarak, daha berrak ve hayatınıza katkısı olacak düşünce kalıplarıyla başlayabilirsiniz. Kıtlık yerine, bolluğu… Zor yerine, kolayı.. Yargı yerine, sevgiyi.. Kısaca sınırlayıcı, olumsuz bütün duygu, düşünce ve sözler yerine olumlu, koşulsuz sevgi ve kabule geçmeliyiz.
Ne düşünürsen o titreşir, Ne titreşirse onu çekersin. Neyi çekersen onu yaşarsın.
Bir sonraki yazıya kadar (Kendinizi görmek için) Alem'e iyi bakın ;)