Mübarek Ramazan ayı cümlemize hayırlara vesile olsun inşallah bu hafta ki yazımız farklı olacak hep inşaat yazacak halimiz de yok!
***
Atalarımız İslâm'la şereflendikten sonra Peygamberimiz SAV'e karşı her zaman ve her devirde büyük bir sevgi, saygı, tazim ve hürmet duyduğunu tüm kaynaklar ve kayıtlar teyit ediyor.
Hatta mevlüt, mersiye, şiir ve na'at larla övgü dolu dizeleri terennüm etmişler, hem şefaatine nail olmak için Resulullah SAV'a hitaben beyit yazmak için seferber olmuşlar, hem de sünnetini yaşamlarında rehber edinerek manen Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanabilmek için de çaba göstermişlerdir.
Tabi ki Alemlerin efendisi SAV cehalet toplumuna nur oldu, yağdı ahlak, edep, haya, müşfik, adil, cömert ve emin bir şahsiyetti bir peygamber olduğu gibi bir öğretmen, lider, önder, komutan, hakim ve idareci olduğu kadar aynı zamanda bir aile babası idi.
Türk neslinin bakışında O'na ve ehl-i beytine karşı büyük bir sevgi, saygı ve muhabbet olduğunu, tüm tarih kitaplarında ve resmi kaynaklarda okuyabilirsiniz.
***
Devir, Yavuz Sultan Selim Han dönemi çok ihtiyaç sahibi bir genç, Allah CC dua ediyor ve yardım istiyor ve o gecede rüyasında Resulullah SAV efendimizi görüyor.
Ve Efendimiz SAV bu gence diyor ki; “Bizim Yavuz'a git durumunu arz et eğer sana inanmazsa, de ki; Dün gece ‘Yavuz'un salat ü selamı gelmediğini' beyan et.”
Genç hemen ertesi gün Yavuz Sultan Selim Hanın huzuruna çıkıyor ve diyor ki;
“Efendim benim durumum budur” ve rüyasını da baştan sona kadar anlatıyor!
Yavuz Sultan Selim Han, gencin rüyasını dinliyor ve heyecanlanıyor ve başlıyor gence sormaya; ‘Resulullah SAV sana ne dedi?'.
Gençte diyor ki; “ ‘Bizim Yavuz'a git dedi' ”.
Yavuz, her defasında ayağa kalkarak tazim ederek, salat'ü selam getirerek her defasında soruyor; gençte cevap veriyor;
“Bizim Yavuz'a git dedi” diyor… Gence her anlattırışında kese kese altınları önüne koyuyor, tam 7 kere tekrarlanıyor bu sahne.
“Bizim Yavuz'a git dedi”... Kim diyor bunu? Allahın Resulü SAV diyor.
Ne diyor… “Bizim Yavuz” diyor.
Bu söz Cihana değer.
***
Resulullah SAV, diğer mukaddes kitaplar sayılan Tevrat, İncil ve Zebur da gelecek olan ve ismi geçen son peygamberdir.
Bu kitaplar zamanla tahrif edilmesine rağmen İncil'de 112, Tevrat'ta 42 yerde Peygamberimizin SAV ismi geçiyor!
Meselâ, İncil'de Hz. İsa (as) tarafından gelmesi müjdelenen ve “Faraklit” olarak geçen kelimenin aslı; Süryanice'de “Münhamenna“, Yunanca'da “Piriklitos”tur.
Bu kelimenin birebir Arapça karşılığı ise “Ahmed”dir.
Ayrıca “Faraklit” kelimesi, İncil tefsirlerinde “hak ve batılı birbirinden ayıracak hakperest zat” olarak izah edilmiştir ki, Hz. İsa (a.s)'dan sonra gelecek insanları hakka sevk edecek zatın ismidir.
Geleceği müjdelenen ve Tevrat'ın bu bölümünün orijinal metninde geçen “Himada” kelimesi, Arapça'da geçen Muhammed ismiyle aynı köklerden ve Ahmed isminin harfleri olan "Ha, Mim ve Dal" harflerinden oluşmaktadır ve genel olarak aynı anlamları taşımaktadır.
Böylece Hz. Muhammed (asv)'ın ismi veya isminin anlamını veren kelime, ayetin ifadesinde; ''Her şeye egemen Efendiniz diyor ki; "Bir kere daha, vakit azdır ve Ben göklerle yeri, denizle karayı sarsacağım… Ve bütün milletleri sarsacağım ve bütün milletlerin Himada'sı gelecek ve bu mabedi şanla, şerefle dolduracağım.” der.
(Eski Ahit Haggay 2, ayet 6-7) gelecekte oluşacak görkemli bir olay ile beraber anılmaktadır.
***
Alemlerin Efendisi SAV tüm siyer kitaplarında anlatıldığı şekilde, neredeyse onun devrinde yaşayan 120 bin sahabenin şahitliğini de düşünürsek – ki bu konu tamamen ilmidir - sahih, kat'i ve muteber bilgiler ışığında anlatılmaktadır.
Sadece Sahabeler değil, batılı devlet adamları, mütefekkirler, sanatçılar da Resulullah SAV tevhid inancında ki doğruluğunu, kişiliğini, örnek yaşamını ve adaletini övmüşlerdir.
Alman Prensi Bismark diyor ki; “Sen'inle aynı asırda olamadığımdan dolayı üzgünüm Ey Muhammed SAV. Muallimi ve naşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Allah'a aittir. Bunun İlahi bir Kitap olduğunu inkar etmek mevcut ilimlerin batıl olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş bundan sonrada görmeyecektir. Ben yüksek huzurunda kemali hürmetle eğilirim” diyordu.
***
Bediüzzaman Hz.lerinin Mektubatında geçen şu metin aslında nübüvvetin özetidir.
Risâletini İncil, Tevrat ve Zebûr'un müjdelediği;
Nübüvvetini doğduğundan hemen önce ve doğumu ânında meydana gelen hârikulâde hallerin, cinnî hâtiflerin, insanlardan evliyâ ve kâhinlerin haber verdiği;
İşaretiyle ayın ikiye bölündüğü..
Çağırmasıyla, ağaçların, yanına geldiği, duâsıyla yağmurun süratle yağdığı, bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, bir kilelik yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, parmakları arasından suyun üç defa Kevser gibi aktığı;
Allah'ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru hurma direğini, koyun paçasını, deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını onun için konuşturduğu;
Mi'racın ve, "Göz ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı" (Necm Sûresi: 17.) âyetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz Muhammed SAV'e, ilk indiği andan itibâren Kıyâmete kadar Kur'ân'ın, her okuyanın okuduğunda hava dalgalarının aynalarında Allah'ın izni ile temessül eden her kelimesindeki her harfi sayısınca salât ve selâm olsun.
(Said Nursi, Mektubat 19.mektup – Mucizat-ı Ahmediye Risalesi) İyi haftalar…