Raporlama telaşı...


Seçim bitti, üzerinden bir hafta geçti, kazananlar mazbatalarını aldılar, ilk meclis toplantısı yapıldı. Kaybedenler ise ciddi bir muhasebe yapmak yerine, suçlu arama derdine düştüler. Kendini temize çıkarıp, etrafındakileri yanlış ve hatalı, hatta hain durumuna düşürecek rapor hazırlama gayreti tekrar baş gösterdi. Halbuki biz bu filmi 2009 seçimlerinden sonra da izlememiş miydik?

***
1 Nisanı atlamış olmanın ezikliğiyle geç kaleme aldığımız muzur yazı pek bir hoşa gitmiş. Bir gün öncesinden haber alanlar ertesi günü iple çekmişler. Okur pozisyonundakilerin övgü dolu sözleri nefsimi okşarken, muhatabı sayılabileceklerden teşekkür veya sitem almamanın ızdırabını yaşadım. Tipim ve yaradılışımın komedi yazmaya da, oynamaya da müsait olmadığını düşünürdüm. Yanılmışım. Geçte olsa bu son durumu tekrar değerlendirmekte fayda var. Laubaliliğin bile yakışması hoşuma gitmedi desem yalan olur.

***
Seçimin en iyi ve kısa özetini Işıklar yapmış. "Seçmene kızılmaz. Neden bana oy vermedin? diye sorulmaz. Niye ben oyu alamadım? denir.” 2009 ve 2014 seçimlerini bir çırpıda anlatan daha iyi satırlar bulamam. Kazananın niye kazandığını, kaybedenlerin neden kaybettiğini anlaması için bu sözleri çerçeveletip başucuna asması gerekir. Geçmişe ve bugüne faydası olmayacağı aşikar ama belki geleceğe ışık tutar. Bazen rakip size en iyi tüyoyu verendir, almasını bilene…
Ak Parti eskilerin desteğiyle garanti gördüğü seçimi, farklı kaybetti, kendi asli unsurları dururken, devşirmelerin getireceklerine bel bağlamanın acısını iliklerine kadar hissettiler. Karşı tarafın intikam hisselerine bağlı seçim zaferinin siyasette yeri olmadığını hep birlikte öğrendik. Şimdi daha iyi düşünüp, daha iyi görebiliyorum. Olmadı ama kazanılsaydı emrime girmesi gerekenlerin, emirlerine amade olmayı hazmedemezdim. Kavganın büyüğü asıl o zaman kopardı. Böylesi bir kazancın Silivri’ye faydası ne kadar olurdu? Allah korumuş deyip, şükredelim.
2009 seçimlerini kazanmak için her türlü tavizi veren Işıklar, kazandıktan sonra kendine sıkıntı yaşatan gelişmelere bu sefer set çekti. Kaybetme pahasına doğru bildiklerini yapması kendine duyulan güveni artırdı. Başkan yardımcılığı sözü vermemesi en belirgin örnek. Beş yıl boyunca ‘kan kusup kızılcık şerbeti içtim’ diyen başkan, bu sefer ilaç niyetine şurup bile içmeye yanaşmadı. Kazanırken hep doğru yapmayı tercih eden başkan, dilerim önümüzdeki beş yıl süresincede doğru yapar.
Ufak ikazlarımı ciddiye alan Işıkların yanında, tüm silkelemelere rağmen kendine gelmeyi reddeden bir Ak Parti ekibi vardı. Son anlardaki dürtmelerim bile işe yaramadı. Çıkarcı ve şahsi hesaplar toplumda o kadar çok yer bulmuş ki fark kapanmaz hale gelmiş. Bahsi geçenler abdest alıp kutsalları üzerine yemin etseler bile sonuç değişmeyecekmiş? Olmazdım ama yanılıp da kefil olsaydım, fark daha da büyürdü. Okurlarım benim bile çıkar ve menfaati tercih ettiğimi düşünürlerdi.
Seçim bitti CHP kanadı uzun süre tebrikleri kabul ederken, Ak Partililer kısa sürede rapor üzerine rapor hazırlayıp durumu açıklama gayreti gösterecekler. İlçe Başkanı (eskisiyle birlikte), başkan adayı (eskisiyle birlikte değil), meclis üyeleri (eskilerin hükmü kalmadı), SKM başkanlığı, bölge milletvekilleri, sorumlu vekiller görevlerini yerine getirecekler. Hazırlayacakları raporlar tamamen bencilce düşüncelerinin yansıtacak. Teşkilat mensuplarını, parti üyelerinin ve Silivri halkının duygu ve hissiyatını anlamaya ve yansıtmaya teşebbüs bile etmeyecekler. Akıllarına bile getirmeyecekler desem abartmış olmam. Silivri’yi, partiyi ve seçimi anlatmak yerine her biri kendini doğru diğerlerini yanlış gösterme çabası içinde olacak. Bu şekildeki gayretler neticesinde siyasete dimdik devam etmenin yolları aranacak. Yenildik ama ezilmedik. Ne mutlu bize!
Silivri’ye bir daha teşrif edeceğine ciddi kuşku duyduğum aday Tahir Sert; çocuğu olduğu Silivri’ye, mensubu olduğu Ak Parti’ye, almış olduğu oylara karşı vazifesini yerine getirmeli. Ne kadar ciddiye alınır bilemem ama raporunda objektif olmalı. Kazana atan olmadı, kendisi atlamak için can attı. Atladığı kazandaki kaynamaları, hararet derecesini, suların bulanıklığını, zaman zaman çamurlaştığını yaşayan ve gören olarak gerekli yerlere aktarabilirse toplum vicdanındaki hataları kısmen hafifleyecektir. Kaçınacak veya eyyamcılık yaparsa başkan seçilmemesindeki kararlılığı haklı çıkaracaktır. Ben kime söylüyorum ki? İhtiyaç duyduğu anlardaki dost elini tokatlayan, bu günlerde her şeye kulağını tıkayacak, benden sonrası tufan diyecektir.
Diğerlerinin hazırlayacağı raporlardan bahsetmeyeceğim bile. 2009 yılındakinden farklı olmayacaktır. O raporlar yüzünden 2014’te yerli aday Tahir Sert’e mahkum edildiklerini çok geç anladılar. Şimdi de Ak Parti ve Silivri yine bir şeylere feda edilecektir.
İyi niyetli olduğuna inandığım bir kısım partili bu durumu görüp benim de rapor hazırlamamı istedi. Hep birlikte imzalayıp gerekli yerlere ulaştırma niyeti var.
Çok net söylüyorum hazırlamayacağım. Hazırlayacağım rapor diğerlerinden farklı algılanmayacaktır. Suçladığım konuma düşmek istemiyorum. Abartmış olacağım ama nasıl anlaşılırsa anlaşılsın. Ancak başbakan isterse veya saydığım isimler bu haklarından feragat edip benim rapor hazırlamamı kabul ederse bu görevi kabul edebilirim. "Hey çok uçtun, in aşağıya” dediğinizi duyuyorum. Ne yapayım olacak duaya amin dedirtmediler, olmayacak duaya amin diyeyim de yiğitlik bende kalsın.
İlk meclis toplantısına katılmak istiyorum. İçeri girebilirsem.
Raporsuz kalın, 1 Nisan’sız kalmayın.

YORUM YAP