İzmir'de yaşanan deprem sonrasında birçoğumuzun aklında şu soru geldi:
Benim binam ne kadar güvenli?
Eğer binanızda haberimizde yer alan 7 maddeden biri varsa vakit kaybetmeden risk tespiti yaptırmanız gerekiyor. İzmir'de yaşanan depremin acısı tüm Türkiye'ye yayıldı.. bu acının tarifi yok ama yeni acıların önüne geçmek için yapılacaklar oldukça fazla.. bunlardan en önemlisi de kentsel dönüşüm.
***
Hürriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre; ülke genelinde 6.7 milyon riskli konut yenilenmeyi bekliyor. Bu riskli evlerden biri de sizin olabilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden binanızın dayanıklılığını ölçmek için risk tespiti yaptırmanız gerekiyor. Eğer aşağıdaki 7 maddeden biri sizin yapınız için geçerliyse tespit ve hayata geçirilecek dönüşümle can kaybının önünde yer alıyor.
İşte o maddeler;
1-Bina 1999 yılında önce yapıldıysa,
2-Bina projesiz ve ruhsatsız yapıldıysa,
3-İnşaatta hazır beton kullanılmadıysa,
4-Binadan daha önce alınmış karot beton dayanımı C1O altındaysa,
5-Bina kolon ve kirişlerinde çatlaklar varsa,
6-Bodrum katta rutubet, kolon demirlerinde paslanma, betonda deniz kabukları varsa,
7-Bina dere yatağı, dolgudaysa riskli olma ihtimali bulunuyor.
Tespit nasıl yapılır?
Resmi olmayan özel bir raporla binasının durumuna bakmak isteyenler ‘deprem dayanıklılık raporu' hazırlatıyor. Malikler ortak kararla özel bir şirkete başvurup ortalama 1 haftada binasının durumunu görebiliyor. Raporda çıkan sonuç sadece o binada yaşayanlarla paylaşılıyor. Evinin riskli çıkması durumunda hemen yıkılmasından çekinenler ağırlıklı olarak bu yolu seçiyor.
Tapuya işleniyor..
‘Riskli yapı tespiti' ise farklı ve geri dönüşü olmayan bir süreç. Çünkü bina riskli çıkarsa tapuya işleniyor ve yıkılıyor. Burada vatandaş Bakanlıkça lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlara riskli yapı tespiti yaptırılabiliyor. Lisanslandırılmış kurumların listesi de Bakanlığın internet sitesinde yer alıyor. Risk tespiti için tek bir hak sahibi süreci başlatabiliyor. Maliklerden biri dilekçe, tapu durum belgesi ve kimlik fotokopisi ile söz konusu kurum ve kuruluşlara başvuruda bulunuyor. İncelemelerin ardından riskli olduğu incelenen yapılar, tespit edilerek kurum tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne haber ediliyor. Yapının riskli olduğu tapuya işlenirken hak sahibine de tebliğ ediliyor.
Bu tebligatta riskli yapının bulunduğu yerdeki müdürlüğe dilekçe ile itiraz edilebileceği, aksi takdirde tebligat tarihinden itibaren idarece 60 günden az olmamak üzere belirlenen süre içinde yapının yıktırılması gerektiği de ifade ediyor.
Riskli ise yıkılıyor..
60 günlük süre tebligattan sonra ya da itiraz söz konusu ise itiraz sürecinin sona ermesinin ardından işliyor. Riskli yapı, malikleri tarafından yıktırılmamışsa, yapının idari makamlar tarafından yıktırılacağından bahseden 30 günden az olmak üzere ek süre tanınıyor. Bu sürenin ardından da riskli yapıların malikleri tarafından yıktırılmaması durumunda, riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmemesi ve verilen hizmetlerin durdurulması talep ediyor. Riskli yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ile yıktırma işlemleri, mülki amirler tarafından sağlanacak kolluk kuvveti desteği ile idarece yapılıyor veya yaptırılıyor. Yıktırılamayan yapılar Bakanlık tarafından veya il müdürlüklerince yıkılıyor veya yıktırılıyor. Bu yıktırmanın masraflarından malikler hisseleri oranında sorumlu oluyor.
Bakanlık ve belediye tespit ve yıkım yapabilir..
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, vatandaşın oturmadığı bir bina için de sürecine dahil olabileceğini ifade ediyor. Kiraz, “Mesele bir bina ağır hasarlı görüyorsunuz, ya da kolon kesiliyor şahit oluyorsunuz. Siz o binada yaşamasanız dahi durumu idareye bildirebilirsiniz. Bu durumda ilgili belediye ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girer. Önce vatandaşa ‘risk tespiti yaptır' der. Yapmazsa belediye ya da bakanlık risk tespitini yapar, riskli çıkması durumunda da yıkar. Oluşan masraflardan da o binada yaşayanlar sorumlu olur” diye konuşuyor.
1.5 Milyon konut ‘acil' dönüşmeli..
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre; ülke genelinde 6.7 milyon riskli konut bulunuyor. Bunların 1.5 milyonu acil dönüşmesi gerekenler arasında yer alıyor. Bakanlık, her yıl 100 bini İstanbul olmak üzere Türkiye'de 300 bin konutun dönüşümünü amaçlıyor. 300 bin konutun yüzde 15'inin TOKİ ve Bakanlık eliyle dönüşmesi amaçlanıyor.
Maliyeti nedir?
İstanbul Kentsel Dönüşüm Derneği Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Hakan Çatalkaya, resmi olmayan ‘deprem dayanıklılık raporunun' maliyetinin 10 daireli bir apartman için 3-4 bin lira olduğunu, risk tespit edildiğinde ise maliyetin 4-5 bin liraya kadar ulaştığını anlattı. Binanın zeminine, fay hattına uzaklığının değerlendirildiğini, beton ve demir kalitesinin alınan numunelerle incelendiğini anlatan Çatalkaya, kullanılan özel bir simülasyon programıyla da risk tespitinin tamamlandığını söylüyor.
Riskli binada yaşayanların aslında durumu bildiğini ancak yüzleşmediğini anlatan Çatalkaya, şu açıklamalarda bulundu: “Vatandaş evim riskli çıkarsa hemen yıkılır sokakta kalırım diye endişeli. Bu yüzden öteliyor. Oysa can kaybını önlemek için daire başına 300-500 lira bütçe ayırmaları ve durumu öğrenmeleri büyük önem taşıyor. Ne zaman şiddetli bir deprem olsa o zaman tespitler artıyor. Geçen yıl eylülde İstanbul'da olan depremden sonra yaptığımız çalışmaların sonuçları riski ortaya koyuyor.
Bizim şirketimizce bakılan her 100 binanın sadece yüzde 10'u; 2018 deprem yönetmeliğine uygundu. Yüzde 10'unda çökme risk varken, kalan yüzde 80'ninde yüksek, orta ya da az riskler mevcuttu.” (emlakkulisi.com)
***
İyi haftalar...