Cemil Kenar

Rüzgarsız dönen fırıldağın üfleyeni çok olur!...

İstanbul'u kazanamayan adayın bakan olarak atanmasıyla muhalif belediyelerin eli kolu bağlanmış oldu. Ardından kiminin ağzını, burnunu kapadılar, kiminin kulaklarını tıkadılar ve “Hadi bakalım nefes alsınlar da görelim” diyorlar.
Konu hep isimler üzerinden tartışılsa da aslında siyasi figürler yerine tercihlerden dolayı seçmenler cezalandırılıyor.
Genel boyut böyleyken yerel boyutunu anlamak için filmi biraz geriye sarmak lazım.
İttifak adayı toplumsal, kamusal hizmet anlamında “Silivri için beş yılda yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” dese seçimi kazanmasına yetecekti ama kaybetti.
Çünkü ittifakın büyük ortağının yereldeki hacı abileri “Silivri için ne yaptığı değil bizim için ne yaptığı önemli” dediler ve aveneleriyle birlikte rakip sahaya geçtiler.
Kimi inşaatındaki 70 cm'lik usulsüzlüğü bahane etmiş kimi “Ruhsat için ona şu kadar vereceğime bu kadar verip bizim çocuğu desteklerim” demiş…
“Bizim çocuk” edebiyatı Silivri siyasetinde önemli ve geçerli argümandır.
Seçilenler hep “bizim çocuklar”dır.
Bir dönem aradan sıyrılan oldu ama tüm icraatlarına rağmen o da kaybetmişti.
İttifakın büyük ortağı baktı ki kendi tabanı bizim çocuklara meyilli onlar da ilçe başkanlığında “bizim çocuk” modeline geçti.
Ve zurnanın çırt dediği yere gelindi. Nedenini anlamak için kültür merkezi protokolü hakkındaki tartışmaları izlemek yeterli.
İttifakın adayına kaybettirenler bu kez seçtirdikleri adayı engellemek için birbirini ezer hale gelmişler. Dikkatinizi çekmiştir.
Baş roldekiler “bizim çocuk” profilini yıllarca partiye sokmayanlardır.
Bir taraftan “bir çivi çakılmasın diye biz de sizin gibi direniyoruz” mesajı verirken diğer taraftan içimizdeki bizim çocuğa ne tür entrikalar kurabiliriz derdindeler.
İşin garip yanı bu entrikalarla önümüzdeki seçimde karşımıza çıkıp “Anadolu Vatan, Trakya Can, Silivri'ye Canım Kurban edebiyatıyla aynı gemideyiz” diyeceklerdir.
Çünkü çoğunun aklı fikri dümende!...
Oysa herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu.
Ayrıca müze evine dönüştürülmesinde imzası olan ve kendisi de bir mübadil torunu olan eski başkanın mübadil büyüklerinin resimlerini kim kaldırttıysa çok ayıp etmiş.
Mübadele evinin ilgili yetkilileri bu kadar detaycı ise örneğin Piramit Kafe'nin yanında aylardır örtülü duran anıtın kılıfını da kaldırsınlar görelim.
Kent Meydanındaki folklor ekibi heykelinde davulcunun tokmağı aylardır kayıp, onu da bulup yerine koysunlar da Silivri de davul kimde tokmak kimde bilelim…

YORUM YAP