Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ziyaretine ilişkin paylaşımından sonra gelen yorumlara baktım da içim gördüklerimden sonra okuduklarımla bir kat daha açıldı…
Kalıplara sığmayan bir Belediye Başkanımız olduğu için bir tık daha umutlandım, siyasi angajmanların algılarını köreltmediği, halkın iradesine gösterdiği saygı yüreğime su serpti.
Volkan Bey, “Silivri'nin biriken sorunlarını çözmek istiyorum” diye açıkladı ziyaretin amacını ve bunun her şeyden önce ilk etapta iyi niyet adımı olduğunu ifade etti.
Siyasetçinin en önemli sermayesi artık partisi değil, kişisel yaklaşımı ve bireysel özellikleriyle kazandığı puandır. En güçlü partinin adayı olursunuz seçimde hezimet yaşarsınız, iktidar iddiası zor bela dillendirilen bir partinin adayı olur sandıkta rakiplerinizi siler geçersiniz!
Tabi ki siyaseten gelinen makamlar, seçimler kompleks birer süreç. Zincirin bir sürü halkası var! Güç ve baskı durumlarında her birinin birbirine sıkı sıkı bağlı olması gerektiği gibi, bir yerden kopuş da büyük bir efor kaybına yol açabilir…
Bazen öyle konular oluyor ki her hangi bir sebepten kabul etmeme hususunda ne kadar direnirseniz direnin, haklılığı zerre kuşku kaldırmaz.
Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul ve hatta Türk siyasetinde attığı imza tartışılmaz. 31 Mart bir başarı sayılabilir belki ama 23 Haziran Anayasa'nın tartışılmaz maddeleri gibi hafızalara kazındı.
Büyük başarıların, olağanüstü durumlar ve zorlamalar sonucu geliştiğinin ispatı gibi dikiliyor karşımızda İmamoğlu'nun İstanbul seçimi.
Seyirlik, keyifli, öğretici, zenginleştirici, ezberbozan, tahmin edilemeyen bir manzara da Silivri Belediyesinde var ve çok güzel bir hikâye yazma olanağına sahip dönem. Doneler son derece elverişli. Belediyecilik tecrübesinin noksanlığı, siyaset ve toplum ihtiyaçlarını şahane bir şekilde okuyabilme yeteneğini inkâr edemeyiz. Yeni koşullar, karmaşık süreçlerin ihtiyaç duyduğu özellikle iletişim kanalları da açılır, geliştirilir; çokça umut var.
Pazartesi günkü meclisin yankılarından sonra içe dönük sorgulamalar, eleştirilere kulak asmalar da bunun bir başka kanıtı.
Birbirimizi anlamak için çabalamazsak konuşmanın bir manası yok! Konuşmayacaksak işleri yürümesi de zor…
Ama niyetler çok güzel ve hava ara ara kapanır gibi olsa da güneş yüzünü kısa süreler içinde tekrar, fazla özletmeden gösteriyor. Küslüklerin, ıslak tülbentin güneşe bırakıldığında kuruma süresi kadar sürmesi gerektiği gibi…
Düz mantıkla ilerleyerek, Belediye Başkanımızı anlamak çok mümkün görünmüyor… Algılarımızı daha fazla açmamız gerektiği, şahsen ben galiba önyargılarımı kırmalı, yargılarımı da gözden geçirmeliyim…
Süleyman Hocam, toprağın bol olsun; ‘Tatile çıkma yolu yapıyorsun sen' diye aramayacaksın bugün, ne yazık ki!
Cuma yazısına bağlıyorum; ölümlü dünya, bugünü yaşayın ve şu an yapabildiğiniz her şeyin en iyisini gerçekleştirin… Belki yarın fırsatımız olmayabilir…
Not: Hafta sonu güzel etkinlikler var kafayı dağıtın...