Nisan ayının ilk günü.
Bu gün Can Dündar ve Erdem Gül davası var.
Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı başta olmak üzere “tutuklu” yargılanması için adeta seferber olmuş durumda...
Dava hafta boyunca konuşuldu…
“Reklamın iyisi kötüsü olmaz” derler.
Şaka bir yana Silivri, hapishanesi sayesinde hafta boyunca her tarafta konuşuldu...
***
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu tarihi kararından sonra ilk mahkemede bir sebepten (1) Nisan'a ertelenen davanın duruşmaydı bu ...
Tanınmış, deneyimli hukuk çevreleri yargılamanın tutuksuz olması gerektiği üzerine hemfikirdi.
Hatta, Savcının “Aklın yolu birdir, di-yerek tutuklanma talebinde bulunmayabilir” yönünde görüş bildirenler bile oldu duruşma öncesi…
***
Unutmadan... Duruşma öncesinde bir ara Başbakanın ağzından kısık sesle “Yargılamanın tutuksuz olması gerektiği” şeklinde cümleler döküldüğünü duyduk ama dediğim gibi, en azından Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanının öğle düşünmediğini biliyorduk…
Yargının bugünkü durumunu bilen o nedenle “tekrar tutuklanabilirler” diyenler çoğunluktaydı…
Sonuç Savcı tutuklama talep etmedi.
Evet salıverilmeden sonra.
Bu ikinci duruşmaydı.
Sonuçta; Gazetecilik kazandı...
Yargılama tutuksuz devam edecek.
Ve bu “şaka” değildi...
KOLAY GELSİN
Gazetem önümde.
İlk sayfasında ki fotoğraf karesine bakıyorum. AKP Silivri İlçe Yönetimi sıra, sıra dizilmişler. Belli ki yayınlanması için “poz” vermişler.
Anlatmak istedikleri de belli.
Ne yapmak istedikleri de…
Desinler ki ‘AKP, Silivri'de çok çalışıyor.'
Yani algı operasyonu.
Fotoğrafın altına bakıyorum.
“İBB, Silivri'de çalışıyor.”
Kolay gelsin!
HEPİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN
Barışa ve huzura en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, görevi başında Şehit düşen Uzman Çavuş Emre Sarıtaş'a Allah'tan rahmet , acılı ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
DÜŞÜNMEK LAZIM
Her yıl yapılan Çanakkale Gezilerine.
Bu yılda devam edildi.
Her yıl bir öncekinden daha fazla ilgi görüyor ne hikmetse…
***
Nedeni kafama takılıyor.
Ama biliyorum ki, başımız belada…
Küs olmadığımız, ‘papaz' olmadığımız komşu kalmadı diyebilirim.
Ve Biliyorum ki her birinin eli içimizde.
***
Başka bir ülkeden “ülkeme” bakınca manzara gerçekten berbat…
Neredeyse “Irak, Pakistan, Suriye” ile bir arada anılır oldu. Bilhassa da, son terör olaylarından sonra.
***
Söylemek istediğim Silivri Belediyesinin düzenlediği Çanakkale gezilerine ilgi, son yıllarda artarak devam ediyor. Hatta “Yahu bunların bir çoğu geçen yıl da gitmişti” diyerek bu ilgiden şikayet ettiklerini duyuyorum. Bu konuda kızgın ifadelerde kulağıma geldiği oluyor.
Ben de “Onlara kızmak yerine, bir defadan fazla gitme isteğinin nereden kaynaklandığını düşünmek lazım” diyorum.
DÜNDEN BU GÜNE
Şaban Demiray, Silivrililerin Şaban Babası.
İyilikleriyle, kötülükleriyle bir döneme, Silivri siyasetine damgasını vuranlardan. 1974-1978 Yılları Adalet Partisi'nden Silivri Belediye Başkanlığına seçildi...
Ki bu yıllar Ecevit rüzgarının en sert estiği dönemdi...
Ve Mehmet Silivrili/Akgün Silivrili/ Feyyaz Altınorak gibi, dönemin toprak zenginlerinin Adalet Partisi'nin başında olduğu bir dönemdi…
O parasız pulsuz Şaban Demiray ilk önce Partisi içindeki, ağır topların arasından sıyrılıyor.
Ve Adalet Partisinden Silivri Belediye Başkanı adayı oluyor.
Karşısında ki aday da CHP'den Süleyman Özer…
Bu günkü gibi Silivri o günlerde de CHP'nin kalesi olarak biliniyor…
Özer de Silivri'nin zenginlerinden …
Düşünün bu kadar olumsuzluklara karşı Şaban Demiray Silivri'ye Belediye Başkanı seçiliyor.
İlk iş olarak Belediyeye ait yerleri, ihtiyaç sahiplerine, neredeyse “bedava” dağıtıyor…
Belediyeye ait yerlerin dağıtımından, kendine müthiş bir destek sağlıyor ama dağıtımda yapılan adaletsizlikten dolayı olsa gerek, bir sonraki seçimi CHP'nin adayı Halim Uluşahin kazanıyor.
***
Bakıyoruz Şaban Demiray siyasette, Belediye Başkanı seçilmeden önce de var...
Bir dönem İl Genel Meclisi üyeliği yapmış.
O dönem içinde bazı hastaların Cerrahpaşa Hastanesi'ne yatırılmasına aracılık etmiş. Bunlar yardımı. O kadar çok anlatılıyordu ki inanılacak gibi değil.
***
Silivri içinden veya köylerinden Lise veya daha üstü öğrenim gören yoksul öğrencilerle ilgileniyor, yaz aylarında onlara “iş” bulmak için çabalıyor, bulduğu da söyleniyor...
***
Sonuç 12 Eylül darbesi sonrasında yapılan ilk yerel seçimde Anavatan Partisinin adayı idi ve o günlerde en tanınan adaydı o ve büyük bir ihtimalle seçilebilirdi ama şanssızdı.
Partisinin İlçe Seçim Kuruluna verdiği adaylık dosyasında, adaylık şartlarına dair eksiklikler vardı o nedenle aday olamadı.
Sonra ki seçimlerde Doğru Yol Partisinden aday oldu ve SODEP'in adayı Selami Değirmenci karşısında kıl payı seçimi kaybetti.
Sonra yine DYP'den aday oldu seçilemedi. Bu da son oldu. Neyse özetle, incelenmesi gereken bir siyasetçiydi o...
SANKİ GÖREVLİYMİŞİM GİBİ
Her hafta olduğu gibi bu haftada Tapu ve Ecrimisil konusunda bir şeyler yazmam gerekiyor.
Okuyan oluyor mu, bilmiyorum.
Önemli değil. Ben bu meselenin çözülmesini istiyorum, o kadar.
Ha. “Okunmuyorsa, yazmanın anlamı ne?” diyen de olabilir.
Ona da saygım var da. Yine de yazacağım.
En azından not düşmek adına…
Bilhassa Çayırdere, Sayalar ve Danamandra Mahalleleri adına yazacağım…
Sanki onlar yetki vermiş gibi…
Sanki. Görevliymişim gibi…
GÜNE UYAN
Rahmetli Kemal Sunal'ın bir filmiydi.
Nedendir bilmem tekrar, tekrar izledim.
Filmde Kemal Sunal kente gördüğü para ile tuvalet olayını bulunduğu köyde de uygulamak ister. Tuvalet barakalarını kurar.
Köyde herkes “Nedir bu, ne olacak?” diye merak içindedir.
Kemal Sunal tuvaletlerin başında, içeri girenlerden paraları toplamaktadır.
Giren, dışarı çıkarken “oh” der.
Etraftan izleyenler merak içinde izlemektedirler.
Ağa Şener Şen'in haberi olur “Nedir?” diye görmeye gelir.
Gördüğüne inanamaz.
Herkes kuyruğa girmiş sırasını beklemekte ve parasını ödeyen içeri giriyor, Ağa “Bu nedir ?” der.
Kemal Sunal. “Ağam bu heladır” der.
Ve, anlatır.
“Ağam Şehir de gördüm aynen böyle oluyor, parasız girmek yok” der ve ekler “Ama senden para almam, ağaya beleş” der hafiften gülerekten.
Ağa “Benden sonra başkaları da girecek değil mi?” der.
Kemal Sunar “Gayet tabii” der.
Ağa Şener Şen çok kızar “Ağa p.ku üzerine p.k olur mu?” der ve tuvaletleri yıktırır.
Ve film devam eder...