Ali Gülcü

Sana ne?

Bitmeyeceğini sandığınız zindan gecenin ardından da sabah olur...
Beklentilerinizi takar takıştırır, umutlarınızı giyip çıkarsınız evden.
Emeğinizi ekmeğe çevirebileceğiniz değirmeniniz varsa ne ala...
Yoksa ayaklarınız nereye götürürse...
Boşlukta, gidecek yer yokken... Ayakları mı götürür insanları?
Önden yürüyen aksak çaresizlik mi takip edilir?
Etrafta kimse kalmamışsa, yalan olmuşsa dağlar, çürüdüyse asırlık çınarlar, gönlünü şemsiye yapmayacak, kuytulara sığınmayacaksın da ne yapacaksın?
Yaran varsa ve kanıyorsa, ne kadar az insana tesadüf edersen o kadar iyidir!
"İnsan” dediğin meraklı olur...
Hele bir de kolunun kanadının kırık olduğunu duyduysa bir yerlerden...
Neyin eksikliğini hissediyorsan, hayatında ne kötü gidiyorsa onu sorar.
Bekârsan, ne zaman evleneceğini...
Ayrıldıysan, eski eşini, sevgilini...
İşin yoksa görüşmelerini.
Kiradaysan evini...
Almaya niyetlenip de bir türlü alamadığın arabayı...
Olmayan çocuğunu...
Olan derdini...
Bitiremediğin okulu...
Terk eden babanı...
Gözü yaşlı anneni...
Başladığın diyeti...
Vermeye çalıştığın kilolarını...
Almaya çalıştığın nefesi...
Neşeli olduğun geçmiş bir zamanda coşku ile anlattığın, gerçekleşmeyen hayallerini...
Çıkamadığın yaz tatillerini...
Açamadığın balık lokantasını...
Hatalarını, kaybedişlerini...

Belli etmez ama insan, insanı dizlerinin üzerinde görmeyi sever!
Yeterli kalabalık toplandığında atlar suya.
Sen komadayken...
Aynada gördüğü ağız burunu sevsin diye...
Ambulans, acil servis, ecza dolabı, hiç biri olamıyorsa en ucuzundan yara bandı olur...
Dost?
Bitmeyeceğini sandığınız zindan gecenin ardından da sabah olur...Güneşin doğacağına inanın yeter!

YORUM YAP