Kim ne derse desin! “Silivri'de Sanat var!”
Bu söz siyasetçilerin mottosu olduğu için böyle söylediğimi düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz demektir. Gerçekten var; laf olsun diye söylemiyorum, yürekten ve inanarak söylüyorum bunu. Sanatın yayılması için çaba gösteren, emek veren, azimle çalışan insanlar var güzel Silivri'mizde. Sanatı sevdirenler de işte onlar. Yıllardır nasıl büyük bir sevgiyle, özveriyle, bıkmadan ve usanmadan çalıştıklarını çoğumuz biliyoruz. Silivri'mizin güzel insanları onlar. Yıllardır kendilerine rahat çalışabilecekleri bir yer arayıp durdular. O kafe senin, bu çay bahçesi benim diyerek oradan oraya savruldular. Tüm bu zorluklara rağmen hiçbir zaman pes etmediler. Sayılarının azaldığı günler oldu, ama birkaç kişi de kalsalar yüreklerindeki müzik aşkıyla çalışmalarına devam ettiler ve bugünlere gelmeyi başardılar. Son zamanlarda öyle muhteşem işlere imza atıyorlar ki, bence bunun en önemli nedenlerinden biri düzenli çalışacakları bir yerlerinin olması. Bu konuda en büyük pay, hiç kuşkusuz Silivri Belediyesine ait. Hani her zaman söyleriz ya, “İmkan verilirse Türk insanının yapamayacağı hiçbir şey yoktur!” diye. Gerçekten de öyle. Geçen akşamki konserde söylenen şarkıları dinleseydiniz; izleyicilerin coşkusunu ve alkışlarını görseydiniz, eminim siz de benim şu an hissettiklerimden farklı bir şey düşünmeyecek ve bana fazlasıyla hak verecektiniz. Görmeliydiniz; ne olağanüstü bir geceydi ama! Önce harika müzik ve eşsiz şarkılar, ardından hiç bitmeyen alkışlar vardı gecenin sonunda.
Müzik konusunda ne kadar da şanslıyız aslında değil mi? Geçmiş yıllarda Başak İnanç ve Volkan Yaran Hocamız nasıl da sevdirmişti müziği gençlere. Okullarda orkestralar kurmuş, yetenekli gençlere kol kanat germiş, yol göstermişlerdi. Bugünlerde ise, bir taraftan “Silivri Belediyesi Kültür Evi” ve Ensar Tunç'un harika çalışmalarını, diğer yandan Cihan May'ın öğreticiliğinde “Halk Eğitimi Merkezi” faaliyeti olarak Bekir Dedehayır ve Münevver Hanım'ın gayretlerini izliyoruz hayranlıkla. Onlar da, ruhu genç olanlara, yaşları kaç olursa olsun, yüreklerindeki müziği hissedenlere kucak açıyorlar, yol gösteriyorlar. Her iki grubun da birbirlerine karşı olağanüstü saygı ve sevgi dolu yaklaşımları var. Nasıl da güzel bir örnek teşkil ediyorlar kentimiz için. Adeta, “Birlik beraberlik içinde olduktan sonra yapılamayacak hiçbir şey yok!” diyorlar, gözümüzün içine bakarak. Hepimize söylüyorlar bunu; (siyasetçilerin genellikle yaptıkları gibi) boş sözlerle değil ama, ortaya koyduklarıyla, şarkılarıyla, coşkularıyla, icraatlarıyla dile getiriyorlar.
Siyaset ve spor konusunda da özlediğimiz ve görmek istediğimiz şey aslında tam da bu değil mi? Yaşadığımız kente hepimizin el birliğiyle sahip çıkması gerekmez mi?
Gecenin sonunda gözlerimiz yine protokol koltuklarında “siyasetçilerimizi” aradı. Ancak -çoğunlukla olduğu gibi- yine hayal kırıklığına uğradık. Halkın tıklım tıklım doldurduğu salonda, Belediye Başkanı Volkan Yılmaz gelemiyorsa, başkan yardımcılarından herhangi biri mutlaka olmalıydı. Bununla birlikte -partisi hiç önemli değil- meclis üyesi arkadaşlarımızdan birkaçını da orada görmek isterdik.
Umarım ve dilerim ki, siyasiler de bundan sonraki etkinliklere gereken saygıyı ve ilgiyi gösterirler. Halkın takdir ettiği ve alkışlarıyla destek verdiği her etkinliği onlar da takdir eder ve alkışlarlar.
Yüreğinizdeki müzik hiç bitmesin.