Kimileriniz belki hatırlar “Yeni Yıl Dilekleri” başlıklı bir önceki köşe yazımda dileklerimden biri “Gereğinden fazla sakız gibi uzayan ve amacından oldukça sapan OHAL'in artık sona ereceği bir yıl olsun” şeklindeydi. Gelgelelim ki gündemdeki son gelişmelere şöyle bir bakacak olursak ilk olarak OHAL'in bir kez daha (yine mi?) uzatıldığını görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu Sözcüsü Bekir Bozdağ, OHAL üç ay daha uzatıldığını açıkladı. Şaşırdık mı? Tabi ki hayır…
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yayınlanan bildiride, OHAL'in uzatılması tavsiyesinde bulunulmuş, "Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin ve vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin devamlılığını sağlamak üzere hükümete, olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır” ifadesine yer verilmişti. Bu ifadeler açıkçası bana son derece samimiyetsiz geliyor.
Bunlar yalnızca üçer, üçer saymayı biliyor galiba... Bu ülke genelindeki OHAL'in beşinci uzatılışı… 21 Temmuz 2016'dan beri ülke Olağanüstü Hal'de yönetiliyor. Bu ülke OHAL'de referandum gerçekleştirdi… Ben size daha ne diyeyim?
Bir diğer dileğim ise “MHP'nin başka partilere sahip çıkma gayesinden kopup, yalnızca ve yalnızca kendisine odaklanacağı, özüne döneceği bir yıl olsun” şeklindeydi. Ancak MHP'nin 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday göstermeyerek Erdoğan'ı destekleyeceğini açıkladığını görüyoruz. Şaşırdık mı? Buna şaşıran var mı? Ciddi ciddi soruyorum var mı şaşıran? Tahmin ettiğim gibi… Bu konuda başka yorum yapmak istemiyorum. Zaten ne düşündüğümü hepinizin bildiğini tahmin ediyorum.
Gelelim İYİ Parti'ye… Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a destek vereceklerini açıklayan Bahçeli'nin İYİ Parti'ye CHP ve HDP ile ittifak yapmasını önermesine Meral Akşener'den de yanıt gecikmedi. Akşener, "Başkalarının iradeleri hakkında konuşmak siyasi olarak ayıptır. Kimse, kimin ne yapacağı konusunda akıl verme mevkiinde değil. Biz Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan'ı şartsız şurtsuz niye destekliyor diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Öyle karar vermiştir, saygı duymak lazım. Bizim ne yapacağımıza da biz kendimiz karar veririz."
Akşener, herhangi bir ittifakın ise söz konusu olmayacağını açıkladı. Akşener'in olgun açıklamalarını takdir ediyorum ama bu zihniyetini anlamak ta mümkün değil? İttifak yapmayıp ta ne yapacaksınız Sayın Akşener? Ya AK Parti-MHP ittifakında ya da muhtemel bir CHP-HDP ittifakında yer alacaksınız ya da sonuna kadar kendiniz tek başınıza aday olup 3-5 oy toplayıp oturacak, Erdoğan'ın zaferini seyredeceksiniz. Olaya sanki başka bir alternatif varmış gibi yaklaşmanızı anlayamıyorum… Başka bir alternatif var ise söyleyin biz de bilelim… Elbette şimdilik sizin için “herhangi bir ittifakın ise söz konusu olmayacağını” açıklamanız ve sonradan farklı hamlelerle farklı bir yola girmeniz siyasi bir atak stratejisi olarak değerlendirilebilir ancak şu kadarını söyleyeyim ki başınızda bunca çakal hazır beklerken, bir açığınızı kollarken böyle fırıldak hareketlere başvurmanız hiç yararınıza olmaz…
Sırf bazı siyasi mevzularda AK Parti'ye karşı ortak hareket ediyorlar diye CHP ve HDP'yi aynı çizgide gören ve işlerinde geldiği bunu kamuoyunda için böyle lanse eden bazı tipler var ya, işte o tiplerin alayı art niyetlidir! Yahu güzel kardeşim, siz neden herhangi bir konuda AK Parti gibi düşünmeyen herkesi FETÖ'cü, PKK'lı, terörist, vatan haini ilan ediyorsunuz? Aptal mısınız siz? Yoksa işinize mi böyle geliyor? Hayır, yani anlayalım… Muhalefet bu, adı üstünde!
Tabi ki farklı düşünecek, tabi ki farklı politikaları olacak, bunun kadar doğal bir şey olamaz. Siz tüm muhalefet partilerinin o malum “muhalefet” partisi gibi olması gerektiğini filan mı zannediyorsunuz? İktidar gibi düşünen parti varsa zaten muhalefet yapmaz, gider direkt AK Parti'de siyaset yapar. Kimilerinin şu an gayri resmi bir şekilde yaptığı gibi mesela…
2019 tablosu için daha şimdiden “Bir tarafta AK Parti, MHP, BBP (o kimdi ya?), diğer tarafta CHP, HDP, İYİ Parti var. Kimin iyi kimin kötü olduğu ortada” gibi paylaşımlar yapmaya başlayan omurgasızlara sesleniyorum, madem HDP'nin PKK olduğunu, kötü olduğunu düşünüyorsunuz, Barzani'nin, Kürdistan'ın bayrağını Türk bayrağıyla bir tutarak Atatürk Havalimanı'nda dalgalandıran kimdi bir hatırlayın da ondan sonra konuşalım isterseniz…
Son olarak yerel bir mevzuya değinmek niyetindeyim. Bir önceki köşe yazımda yeni yıl dileklerimden bir diğeri de “İlçemizin Kömürlü Termik Santral ve KİPTAŞ 3 gibi bilumum projelerle tehdit edilmeyeceği bir yıl olsun” şeklindeydi. Ancak daha şimdiden İBB'nin bir kuruluşu olan İSTAÇ, Silivri'nin Seymen köyüne nur topu gibi bir “tehlikeli katı atık bertaraf/depolama tesisi” armağan etme niyetine girdi… Şaşırdık mı? Tabi ki hayır…
Geçtiğimiz günlerde köyde konuyla ilgili yapılan bilgilendirme toplantısında yaşananlar da hepinizin malumu… Toplantıyı yöneten devlet memuru hanımefendinin(!), kendisini bir hayli yükseklerde görmesi, Seymen halkına sesini yükselterek parmak sallaması, Belediye Başkanımız Özcan Işıklar'ın konuşmasını engellemek istemesi hatta daha da ileri giderek elinden mikrofonu almaya çalışması gibi rahatlıkla terbiyesizlik olarak nitelendirilebilecek bir takım davranışlara başvuruşu son derece sinir bozucu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Silivri ile uğraşılıyor! Bu bayana gerekli cevabı en sert şekilde veren Belediye Başkanımız Özcan Işıklar'a, CHP'li Belediye Meclis Üyesi Semih Ayeş'e ve AK Parti'li Belediye Meclis Üyesi Mutlu Bozoğlu'na bir teşekkürü çok görmemek lazım. Neyse ki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de üstüne düşeni yapıp bu bayanı açığa almıştır. İlçemizi tehdit eden bu gibi konularda parti ayrımı gözetmeksizin Silivri halkı olarak birlikte hareket etmek bize çok ama çok yakışıyor! Şunu unutmamalıyız; başka Silivri yok!
“Gereğinden fazla sakız gibi uzayan ve amacından oldukça sapan OHAL'in artık sona ereceği bir yıl olsun.”
“MHP'nin başka partilere sahip çıkma gayesinden kopup, yalnızca ve yalnızca kendisine odaklanacağı, özüne döneceği bir yıl olsun.”
“İlçemizde ki huzurun, ahengin, düzenin bozulmayacağı, ilçemizin Kömürlü Termik Santral ve KİPTAŞ 3 gibi bilumum projelerle tehdit edilmeyeceği bir yıl olsun.”
Toplamda on iki tane olan yeni yıl dileklerimin üçünün, 2018'in Ocak ayını henüz yarılamışken suya düştüğünü görmek üzücü ancak pek de şaşırtıcı değil… Anlaşılan o ki kimsenin kendisini toparlamak, yanlışlarını görmek gibi bir derdi yok… Yazık, çok yazık…
Zannediyorum ki bu sebepten ötürü 2018'de 2017'nin ucuz bir taklidi olmaktan öteye gidemeyecek.