Gece, tek katlı evin balkonunda, kuruttuğum çiçeklerin mirası plastik saksıların arasında karanlıkta oturuyorum…
Ev boş!
Sattım evi! Elimde bir burası kalmıştı, onu da sattım. Yarın anahtarları vereceğim sahiplerine, güle güle otursunlar…Yeni evli bir karı koca.
Çocuk kaçırmış kızı!
Pek kaçırmak da denemez ya, kasabaya gitmişler beraber, anlayıp dinlemeden zaman geçivermiş, bilirsiniz gençlikte öyle olur, bir de bakmışlar akşam olmamış mı? Kız korkmuş eve gitmeye, "babam keser beni" demiş…Çocuk "bizde kalırsın" deyivermiş…
Kız kocaya kaçmış, çocuk da kız kaçırmış oluvermiş!
Kiraya çıkacaklarmış önce, iki gün sonra kızın babası gelsinler elimizi öpsünler diye haber göndermiş…Yıldırım nikahtı, cemiyetti derken azıcık para birikmiş ellerinde, aileler de omuz atmış, hoş desteklemeyecekler de ne yapacaklar?
Geçenlerde gideceğim buralardan demiştim muhtar Yavuz'a. İnanmayıp bıyık altından gülmüştü
- Kaçıncıya beya?
- Bu defa gideceğim muhtar, gerçekten gideceğim!
- Nereye?
- Bilmem!
- İş, güç?
- Bakacağım bir şeyler
- Bana da bak!
Gülüyorum.
- Ev satılık haberin olsun.
Bir hafta sonra satıldı ev…Eşyaları da sattım. Bir valiz bir ben.
Balkonda yayları fırlamış iki koltuk, bir ayağı diğerlerinden kısa, şarkıdaki gibi o tahta masa…
Doğup, büyüdüğüm yerden ayrılacak olunca sanki çok üzülüp, kahırlanırım gibi gelmişti…
Erguvan rengi gece, bulutların ardına saklanmış ay. Bu yaşıma kadar kaç defa oturdum bu balkonda, ne kitaplar okudum, laf aramızda kimseye göstermediğim ne şiirler yazdım, ne çok ağladım, ne çok güldüm…
Mahalledeki her taşı, her kapıyı, her yaşayanı, aklımın erdiği her yaşamışı bilirdim, ne çok arkadaşlarım vardı…
Fakat ne bileyim işte, hep yalnızmışım gibi gelirdi.
Deniz yoktu bizim kasabada.
Denizin olmadığı yerde yalnız hisseder insan!
Kasaba en güzel kasaba olsa yavan gelir, adamın üzerine çöker!
Bir zeytin ağacının gölgesinde uyudunuz mu hiç?
Hiçbir şeye benzemez, gökyüzüne bakarken bakarken dalıp gidersin öyle, ağzından salyalar akar, dudaklarında sinekler gezinir, en olmadık yerinden arı soksa hissetmezsin yahu, o kadar diyorum…
E deniz olmayınca balık, balık olmayınca martı, martı olmayınca hayalleri de küçücük oluyor insanın.
İnsan dediğinin büyük hayalleri olacak…Olmayacak kadar büyük hayalleri olacak ki peşinden koşsun, insan olsun.
Benim kasabamda zeytin ağaçları da yoktu.
Severim geceyi, biliyorum gece de beni sever.
En olmadık fikirler sanki olacakmış gibi düşer aklıma.Gündüz daha gerçekçidir, "kır dizini otur oturduğun yere" der…Azarlar, nasihat eder olmadı kulağını çeker, elinden tutar eve götürür…
Sattım evi!