Silivri'yi 11 aydır yöneten Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'a aday olduğu, seçildiği ve ilçeyi yönetmek durumunda olduğu olağan üstü koşullarda zorlanıp zorlanmadığını sorduğumda verdiği yanıt; "Silivri'ye gelince önümdeki dağlar ova görünüyor…"
Bu kesinlikle yaptığınız işi, uğraştığınız şeyi sevmekle ilgili olmalı. Yoksa Silivri'yi yönetmenin ne kadar deli bir iş olduğunu herkes bilir, böyle bir sorumluluğun insanın canını nasıl okuduğunu tahmin etmek için müneccim olmaya ise hiç gerek yok.
Yılmaz, bir belediye başkanı olarak gündemi ve yaptıkları konusunda son derece şeffaf bir yaklaşım içinde. Gündem konularına dair görüş belirtme hususunda biraz, kendi hissiyatına yönelik ise epey tutumlu bir yaklaşım sergiliyor. Konumu göz önünde bulundurulduğunda yaşadığı süreçte Silivri'ye kendini ne kadar açabilir ile ilgili tereddüt etmesi kadar doğal bir şey yok aslında. Biz şunun şurasında kaç kişiyiz bir birimizi biliriz de dışardan takip edenler ancak damdan düşünce emin ya da ikna olur.
Bildikleri insanın güçlü yönünü oluştururken, bilmediklerinden ziyade bunu kabul etmeyişindeki ısrar insana güç kaybettiriyor. Gerçeklerin ise çoğunlukta acı olmakla ilgili bir sorunu var, tatlı yalan da olsa onun yerine kim acı yemek ister?
İnsan güçlenirken ya da ciddi şekilde kayba düşerken temel sorunu gerçeklikle bağlantısının kopuyor olması. Hayatta fazladan sahip olduğumuz her şey, bizde aynı oranda bir şeyler eksiltiyor.
Kazanırken en sık yaptığımız hata; ne kaybettiğimizi kontrol etmeyi atlıyoruz… Er ya da geç bununla yüzleşmek zorunda kalacağımızı bilsek dahi.
Sözü tekrardan Belediye Başkanımıza getirecek olursak; bu kadar yoğun bir hareketin, beklenti ve sorumluluğun ve de hassas dengenin içinde zorlanmamak mümkün değil. Ama asıl bu büyük zorluklar da insanın içindeki gücün sınırsızlığını ortaya çıkartıyor. Yereldeki sancılı denklem, İBB'de ayrı telden, Ankara ekseninde başka bir boyutta ortaya çıkan süreçleri kah kafa pası, kah ayağına gelen topu kaleye yollayarak, bilek gücü ve aklıyla yara yara ilerleyen bir sporcudan çok savaşçı var sahnede.
Yılmaz, dışarıda verdiği savaşın daha büyüğünü eminim ki içinde yaşıyor…
3-5-10 bilemem ama her şeyin bir anlamı olduğunu düşündüğüm gibi bu deli zamanda aynı ruha uygun bu adamın Silivri'de olmasının haklı nedenleri bulunduğunu açıkça kabul eden de etmeyen de biliyor bence…
Başka bir adaya oy vermiş olmasına karşın “iyi ki seçilmiş” diye tarif edilen düşünce, “nereden seçtik bu adamı” isyanından çok; gereğini siz düşünün...