Şahin Dirik

Seçim Analizlerim: Karmakarışık bir meclis

Genel seçim sonuçları ne Millet İttifakı ne de Cumhur İttifakının yüzünü güldürmeyecek, iki tarafı da pek tatmin etmeyecek bir şekilde sonuçlandı ve Cumhurbaşkanının belirlenmesi ikinci tura kaldı. Geceyi en rahat geçiren isim ise hiç kuşkusuz Sinan Oğan'dı. Cumhurbaşkanının belirlenmesi sancılı bir süreç olarak devam ederken parlamento seçimleri de türlü ilginçliklere sahne oldu. Dün seçimlerin yerel siyaset üzerinde oluşturabileceği potansiyel etkileri değerlendirmiştim. Bugünkü köşe yazımda ise milletvekili seçim sonuçlarının ülke siyasetine nasıl yön verebileceğini analiz edeceğim.
Cumhur İttifakı her ne kadar parlamentoda çoğunluğu sağlasa da milletvekili sayıları 2018 seçimlerinde elde ettikleri sayılara kıyasla epey düştü. 2018 seçimlerinde 295 vekillik elde eden AK Parti bu sayıyı 266'ya düşürdü. Bu vekillerin bir kısmının da ittifak gereği AK Parti listelerinden seçime girip yakında partiden istifa edecek olan HÜDAPAR ve DSP'li vekiller olduğunu gerçeğini de ekleyelim.
MHP'ye gelince 2018'de 49'da kalan vekil sayısını ancak iki arttırabildiği ve 51 vekile ulaştığı görülmekte.
İttifakın yeni küçük ortağı Yeniden Refah Partisi ise seçimin sürprizlerinden biri olup kendi listelerinden elde ettiği 5 vekillik ile ittifaka katkı sundu.
Bu hesaba bakıldığında 2018 seçimlerinde elde ettiği toplam vekil sayısı 344 olan Cumhur İttifakı 322'ye kadar geriledi, yani ittifak toplamda 22 vekillik kaybetti.
Peki, bu vekillikleri kim kazandı? Elbette Millet İttifakı. CHP 2018'de 146 sandalye elde etmişti, şimdi bu sayı 168'e yükseldi. Yani CHP bu seçimlerde fazladan 22 sandalye kazandı. Ancak ittifak gereği CHP listelerinden seçime giren yaklaşık 30 küsur vekilin yakında partiden istifa edip kendi partilerine dönecek olmasıyla CHP, elde ettiği sandalye sayısı açısından eski sandalye sayısından da düşük bir sayıda kalma tehlikesiyle karşı karşıya!
İYİ Parti ise tıpkı vekil sayısını ancak bir arttırabildi, 43'ken 44 oldu. Millet İttifakı kazandığı toplam 24 yeni vekillik ile mecliste sandalye sayısını 189'dan 212'ye çıkarsa da bu oldukça göreceli bir başarı ve “zafer” olarak addedilmekten oldukça uzak… Zira meclisten karar geçirmek için yeterli sandalye sayısı her ne kadar kan kaybetmiş olsa da hala Cumhur İttifakı'nda!
HDP/YEŞİL SOL ise vekil sayısını az miktarda düşürdü. 2018'de 67 sandalye elde eden HDP/YEŞİL SOL'da bu rakam şu an 62. Türkiye İşçi Partisi'nin çıkardığı 4 vekili de hesaba katarsak Emek ve Özgürlük İttifakının toplam vekil sayısı 66 olarak hesaplanıyor. Tüm Millet İttifakı ve Emek ve Özgürlük İttifakı vekilleri mecliste konsolide bir şekilde hep birlikte oy kullansalar dahi sandalye sayıları en fazla 278 ediyor, bu da yeterli değil. Ben bu seçimde “AKP ve MHP oylarıyla reddedildi” cümlesini hayatımızdan komple çıkaracağımız umunu taşıyordum ama maalesef olmadı.
İşin daha ilginç bir boyutu da var. AK Parti'den vekil seçilen isimlerden 16'sı mevcut bakanlardan. Bu ihtimali fazla dillendirmek istemiyorum ancak ya olur da ikinci turda Erdoğan kazanır ve bu isimler kabinedeki görevlerine devam ederlerse? O zaman vekillikten istifa etmeleri gerekiyor. Bu gerçekleştiği takdirde Cumhur İttifakı'nın meclisteki temsiliyeti karar geçirmek için gerekli sayı olan 301'e kritik düzeyde yaklaşacak. Bu da şu demek oluyor; Erdoğan girişeceği işlerde ittifakın her neferine ihtiyaç duyacak ve onların ağzının içine bakacak! Buna Yeniden Refah ve HÜDA PAR gibi aşırı radikal fikirli küçük ortaklar da dâhil… Erdoğan parlamentoda bu ortakların desteğini kaybetmemek için bir dediklerini iki etmeyecektir ve bu önümüzdeki yıllarda çok sıkıntılı kararlar alınmasına sebep olabilir, AK Parti'nin Türkiye'yi ittifaksız şekilde tek başına yönettiği yılları mumla arar hale dahi gelebiliriz.
Yeniden Refah'tan biraz bahsedelim. Mesela partinin genel başkanı Fatih Erbakan'ın ülkeye getirmeyi hedefledikleri eğitim sistemiyle ilgili şöyle bir sözü var “Eğitim sistemi, ahiret öncelikli nesiller yetiştirecek. Allah korkusu olan nesiller, yetiştirecek. Nefsi esaret yerine, nefis terbiyesini esas alan, materyalist değil, maneviyatçı nesiller yetiştirir.”
Erbakan'ın yine kadınlarla ilgili de çok parlak fikirleri ve düşünceleri var, mesela kendisi İstanbul Sözleşmesi'ne de şiddetle karşı. Ayrıca, partisinin seçim beyannamesinde de kadınların ve kadın örgütlerinin karşı çıktığı “süresiz nafaka mağduriyetinin giderilmesi”, “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun aile bütünlüğünü bozucu maddelerinin ayıklanması” sözü verdiğini de unutmayalım bu beyefendinin.
HÜDA PAR'a ise girmek bile istemiyorum ama girmeliyim. 6284 sayılı (kadına karşı şiddetin önlenmesi ile ilgili) yasanın ve süresiz nafaka uygulamasının kaldırılması noktasında Yeniden Refah'la görüş birliğinde olan bu partinin başka mevzularda da oldukça radikal fikirleri mevcut. Örneğin karma eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması ve Medreselerin zorunlu eğitim programına sokulması bunlardan bazıları. Bu partinin Hizbullah terör örgütü ile olan yakın bağları ise en büyük problemi. Şeriatçı bir terör örgütü olan Hizbullah bana sorarsanız kafa yapısı olarak PKK'dan çok daha tehlikeli. Hizbullah'ı sakıncalı görmeyen herkesi domuz bağını bir kez tatmaya davet ediyor ve bu konuyu şimdilik kapatıyorum.
Başta kadınlar ve Türk milliyetçileri olmak üzere bunları bile bile Cumhur İttifakı'nın herhangi bir partisine oy atan vatandaşlarımızı anlamakta inanılmaz derecede güçlük çekiyorum, inanın. Gördüğüm kadarıyla bize AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu yılları bile mumla aratacak kadar tehlikeli kafalarla dolu bir meclis çoğunluğu ortaya çıktı. Allah sonumuzu hayır etsin. Bu tablonun bilançosunu hafifletmenin tek bir yolu var, onu da siz biliyorsunuz : ) 28 Mayıs'ta sandığa!

YORUM YAP