Sosyal medya platformları siyasilerin birbirlerine karşı kullandığı yakışıksız ifadelerle dolu. En son Tipi-Tip'ti, Özgür Efendiydi, son seçim sonuçlarından sonra birden normalleşme yumuşama modu ve ardından 18 yıl sonra CHP Genel Merkezinde 1,5 saat süren bir görüşme noktasına gelindi.
Son günlerde ise yine yeniden seçim sandık konuşulmaya başlandı.
Peki, bu arada neler oldu?
Tabii ki kapalı kapılar ardından değil meseleye vatandaş penceresinden bakmaya çalışacağız. Örneğin Silivri Sahilde çay 15-25 TL oldu.
Kahvenin kırk yıl hatırı vardı artık vatandaşın belini büken faturası var.
Bu fiyatlarla artık kimse arkadaşına, komşusuna çay kahve ısmarlayamıyor. İnsanlar eşinden dostundan kaçar oldu.
Sinek saldırıları da çabası.
Sosyalleşme sıfırlanmak üzere.
Meclis temmuz ayında tatile girerdi, olağanüstü haller dışında ertelenmezdi ama ertelediler, tatile çıkamadılar.
Neden mi?
Çünkü turpun büyüğü heybede!
Ver kurtul modeli geliyor!..
Yeni vergiler, yeni zamlarla vatandaşın tercihi ve sabrı sınanacak.
Özellikle yurt dışına çıkabilenler daha fazla etkilenecek.
2012'de 100 TL ile başlayan yurt dışı telefon kayıt ücreti 30 bini geçti.
2007'de 15 TL ile başlayan yurt dışı çıkış harç ücreti 1500-3000 TL'ye dayandı. Kaç kat artmış?
Keşke maaşlarda bu kadar artsaydı ama siyasiler ele verir talkını kendi yutar salkımı…
Söz konusu yurt dışı olunca bu artışlar için oh iyi olmuş diyen bir kesim var ancak aslında ucuz ürüne kaliteli hizmete ulaşabilmek hepimizin ortak derdi. İçerdeki fiyatlarda herkesin malumu. Bizim kapıda 100 Euro olan 3 aylık yeşil sigorta Bulgar kapısında 50 Euro, şu andaki çıkış harç 150 TL.
Yiyip içip geziyor görüyorsun dönüşte limitleri zorlamayacak kadar yiyecek içecek, giyecek, elektronik ihtiyaçlarını karşılayarak gelmiş oluyorsun hem de içerdekilerin yarı fiyatına.
Mesela Ege'de iki kişilik bir odayı bir haftalık tatil için yerli vatandaşa 60-70 bin TL'ye satan otelden dört kişi için iki odayı Belçika üzerinden Euro ödemeli olarak 40 bin TL'ye aldık.
İşte bu nedenle bizim siyasileri uyku tutmuyor. Tatillerini erteleyerek maaşların kök hesabı üzerinden kulağımızın arkasında harıl harıl çalışıyorlar…
Kendi basiretsizliklerinin faturasını bir anlamda yerli vatandaşa çıkarıyorlar.
Örneğin vatandaş istemediği için İstanbul'a belediye başkanı olamayan Murat Kurum'un yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanı olması ilginç değil mi?
İstanbul'un imza bekleyen birçok şehir planı, kentsel dönüşüm projeleri var, bakanlık onayından geçirmek için Kurum'a gidilecek.
Sonrası malum!...
Cemal Süreyya'nın Aşk Şiirindeki gibi, Sonrası iyilik sağlık!...
Son yıllarda pek rastlamadığımız bir istifa haberi dikkatimi çekti.
Silivri Belediyesi Özel Kalemi hem görevinden hem memuriyetinden istifa etmiş, Kendisini hiç tanımam, gerekçesi nedir bilmem, iyi mi oldu, kötü mü oldu, haklı mı, haksız mı hiç bir fikrim yok ancak ülkemizde son yıllarda insanlar tensipleriyle atanarak getirildikleri yerlerden af dileyerek ya da azledilerek gittikleri için istifa kavramını unutmuştuk.
Son 25 yılda istifa edebilen üç-beş kişiden biri olan bu arkadaşımızı cesareti ve tavrı nedeniyle kutlamak lazım.
Demek ki Mutlu Silivri tabelalarını her şeyden sökerek mutlu olunmuyor Silivri birlikte güzel diyerek her şey çok güzel olmuyormuş!...