“Niye yazı yazmıyorsun?” sorusuna çok fazla muhatap oldum son günlerde… Nasıl zor yazı yazmak bu aralar bir bilseniz, beni zorlamazsınız…
Üç tane aday insan üstü bir çaba ile sahada mücadele ederken, yanlarında başarılarına ne kadar uzak veya yakın ihtimal olduğu fark etmeksizin sonuna kadar inanan destekçileri ile yerel iktidar hedefine birincilikle ulaşma çabası içinde.
2004, 2009, 2014 ve 2019…
Silivri'de gazeteci olarak 4. yerel seçim dönemim… Her biri birbirinden bu kadar mı farklı olur?
2019 yerel seçimleri deyince bu süreçteki performansı ile Selami Değirmenci akla gelir… Siyasetçinin ‘eskisi'nin olmadığı, küllerinden tekrar tekrar doğabildiği, bir insanı bir değil beş defa yaralayıp bırakmanın eninde sonunda bir bedel karşılığı olduğu hatırlattı.
Volkan Yılmaz! ‘Geldi ve üç ay boyunca ‘başaramayacak' diyenlere inat her an bir tuğla daha koyarak Silivri'ye Belediye Başkanı oldu' ya da, ‘Seçimi alamadı ama gönülleri fethetti' denir kanımca ardından ya da yüzüne karşı artık!
Belki de ‘Ne şanslı bir adam şu Özcan Işıklar yine bitti denilen yerden dimdik ayakta çıktı, üçüncü dönemine yürüdü' deriz. Şans bu sefer çok belirleyici bir etken sayılmaz, Işıklar bu seçim koşulları ile birlikte ilk defa siyaseten büyük bir şeyi başarmış olacak yeksek ihtimal; kim bilir!? Buna belediye başkanlığı başarısı diyenlerin sayısı çok azdır, siyasi ustalık konusuna fazla itiraz eden olmaz. Siyasette ‘rakipsizlik' özelliği bu seçimde bozuldu sanki ama yine de en büyük rakibi tartışılmaz olarak kendisi. Kaybederse mi? ‘Milletvekili olmasının vakti geldi de geçiyordu' deriz, ‘Silivri çoktandır hayallerine, düşüncelerine dar geliyordu'ya katılırız... Herkesin gönlünde bir aslan yatıyor ve onun kazanmasını her birinizin nasıl canı gönülden isteyerek bugüne geldiğinizi, 31 Mart gecesi sandıktan o isimlerin en çok oy alarak çıkmasını sabırsızlıkla beklediğinizi biliyorum.
Tabi ki bir seçim tahminim var. Kimsenin açık ara önde olduğu bir durumun varlığını düşünmüyorum. Öyle bir farka da hiç bir iktidarın ihtiyacı olduğuna inanmıyorum, bunun faydadan çok zararı bulunduğu kanısındayım. Kişisel beklenti ve tercihlerimizin ötesinde her birimizin Silivri halkının iradesi ve kararına saygı göstermemiz gerektiğini, sonuç ne olursa olsun, unutmayın!
Ve seçime sayılı saatler kala hala kafası karışık olanlarınız, kararı net olmayanlarınızın olduğunun farkındayım. Gelip gittiğiniz adaylar arasında şöyle bir test yapın; her birinin kaybetmesi durumunda hislerinizi ölçün, düşünerek geldiğiniz noktayı belirleyin… Hangisinin kaybetmesi ötesinde; ifade ettiği ve vaat ettiklerinden mahrum kalmak sizi daha çok üzecekse onu seçmek daha mantıklı galiba… Bir insanın verdiği kararın doğruluğu öncelikle ona hissettirdikleri ile ölçülmez mi?
Bu seçimden ‘kolu kırık' çıkana Allah kanat verecek eminim. ‘Kolu ve ayakları kırık' çıkanların iyileşmesi epey zaman alır, belki siyasi hayatını noktalamayı ciddi ciddi düşünmeli. Birinci çıkana ise Allah yardım etsin, beklentiler sadece yüksek değil üstüne üstük bir de acil.
Bu sonuç bize ne getirir bilmiyorum ama Silivri halkının en doğru kararı vereceği hususuna inanmayı seçiyorum. Belki sadece neticenin yerindeliği, doğruluğuna ikna olmamız biraz zaman alır…
Kime ve neye kızmış, ya da tepkili olursanız olun, ne kadar seçim yorgunu olursanız olun sandığa gitmeyi ihmal etmeyin. Oy kullanmış olmanın ayrıcalığı destek vermiş olmak ve olmamaktan bağımsız olarak geçerlidir.
Hayırlı seçimler Silivrim... Hak eden kazansın!