İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ekipleri, B.Çekmece Belediyesi Zabıta ekipleri birbirine girmiş. Haberlerde izledim.
Nedeni, B.Çekmece Belediyesinin Zabıta Ekipleri sahilde satış yapan bazı vatandaşların ruhsatsız satış yaptıklarını görmüş. Uyarmış. Satış yapanlar uyarıyı dikkate almamış. “Bize İstanbul Büyük Şehir Belediyesi izin verdi” demişler…
B.Çekmece Zabıtası tekrar uyarmış…
Bu defa karşılarında İ.B.B. Zabıta ekiplerini bulmuşlar…
Sonrasında vatandaşın gözü önünde yaşanmış olan o bildiğimiz olaylar…
Aslında, arbedenin esas kaynağı Büyük Şehir Yasası…
Lakin, o yasaya rağmen, başka bir iktidarda olsa, başka bir zihniyet İstanbul Büyük Şehir Belediyesini yönetiyor olsa. Benzer olaylar yaşanmaz. Nasıl ki, AKP’li bir İlçe Belediyesi ile yaşanmıyorsa CHP’li bu Belediye ile yaşanmayabilir.
Seçim, Sivil İrade, Milli irade gibi kavramlardan ne anladıklarını bu ve benzeri eylemlerde anlamak mümkün. Bunların Demokrasi kültürü bu kadar…
Evet, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sınırları içinde kalan dolgu alanları, Ana arterler v.s. üzerinde tasarruf yetkisi Büyük Şehir Belediyesine ait. Bu yasa ile, İlçe Belediyesinin eskiden var olan bir çok yetkisi elinden alınmış…
Neyse…Bütün bunlara rağmen İlçelerde de seçim yapıldı. İnsanlar İlçe Belediye Başkanını, İlçe Belediye Meclisini seçti. Tıpkı, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanını seçer gibi oyunu kullandı vatandaşlar. Sandıklar açıldı, oylar sayıldı anlaşıldı ki birileri seçimi kazanmış. Ve, anlaşıldı ki Büyük Şehir Belediyesini kazananla ayni partiden değil. Ne olacak? Onun sınırları içinde bazı yerlerde sen yetkili olsan bile ona haber vermeden, ona sormadan, hatta izin almadan her hangi bir tasarrufta bulunmak kadar yanlış bir şey olabilir mi? Hatta, yetkili olsan bile o yetkiyi o İlçe Belediye Başkanı ile paylaşman gerekmez mi?
Demokrasi denilen şey, tek başına sandık değil, sandıktan çıkan oy demek değil. Yalnız yasal düzenleme değil. Ayni, zamanda uygulama demektir. Aynı zamanda hukuka uymak demektir. Başkalarının hakkına saygı demektir. İnsan haklarına saygı demektir. Adalet demektir. Zaten, Belde Belediyeleri kapatıldı. Bununla, vatandaşın birçok hakkı elinden alınmış oldu kendisine sorulmadan, rızası alınmadan…
Şimdi…
Bir de, Büyük Çekmece olayında olduğu gibi “kendinizden olmayan” ilçe belediyelerini nefes alamaz getirirseniz, bir yerde patlar. Ve, hoş olmayan görüntülere sahne olursunuz. Ayrıca… İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin ilçe Belediyesi sınırları içinde “ruhsat verme” yetkisi yok…
***
Bildiğim kadarıyla, Büyük Çekmece İlçesinde yaşananların benzeri daha önce Avcılar’da yaşanmıştı. Yer, yer, Silivri’de yaşandı… Ve, görünen o ki… Yaşanacak.
Silivri Belediyesi sınırları içinde diye, kendi binası önünde ki Cadde üzerinde tasarrufta bulunamıyor.
Olacak şey mi? Geçen yıl Silivri Belediyesi, Lunapark’ın bir yere kurulmasına izin verdi. Büyük Şehir Belediyesi hemen müdahale etti kaldırttı.
Olacak şey mi? Kıl burnu diye bilinen yerde ki tesislere (70) Kilometre öteden İstanbul Büyük Şehir Belediyesi karışacak, Silivri Belediyesi karışamayacak…
Olacak şey mi?
Ve, bir sabah kalktığımızda, Silivri Çarşısında bulunan otoparkta, Silivri Spor Elemanlarının yerini “Ispark” elemanları almış görüyoruz. Hem de Silivri yerel yönetiminden hiçbir yetkiliye haber dahi vermeden.
Olacak şey mi? Keza, trafik düzenlemeleri çerçevesinde yapılan Belediye konutlarına giden alt geçit olayın da. Ve, Balıkçı barınakları, kıl burnunda ki tesisler v.s. hoş şeyler mi bunlar?
Silivri Belediyesi ve meclisine kullanılan oylar bu kadar değersiz mi?
Demem... İlçe Belediyesi sınırları içinde bulunan sahiller, İlçe Belediyelerindir. Onlarındı, onlar da kalmalı. Tasarruf hakkı da onlarda olmalı…
İyi haftalar…
ALEYHİNE DELİL SÖZLER
24 Mayıs Pazartesi… Haftanın ilk günü…
Yerel Basını gözden geçiriyorum…
Çoğunun ilk sayfasını, AKP Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş’ın daha önce yapmış olduğu “kahvaltılı basın toplantısı” görüntüleri ve sözleri kaplamış.
Birkaç tanesinde MHP Silivri İlçe Başkanının Metin Karakaş’a cevabını ilk sayfadan girmiş, geri kalanın tamamı Metin Karakaş’ın söylediklerini, olduğu gibi aktarmış.
Kim ne derse desin, Eski ilçe başkanları, hatta Eski Belediye Başkanı eline su dökemez Metin Karakaş’ın. Hedefinde, CHP… Ve, onun yeni Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu…
Silivri CHP İlçe Başkanı Kurultay için Ankara’da…
Meydan boş… Ağzına ne gelirse. Vermiş, veriştirmiş.
Özetle… Esen o büyük Kılıçdaroğlu rüzgarını, Silivri’de “Küçültmek” istemiş…
Bu arada, İlçe Başkanı Selami Değirmenci’yi övmüş, Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ı yermiş… Yani, siyasi kurnazlık yapmış biraz da… Neyse, sonra ki günlerde, CHP Silivri İlçe Başkanından cevabını almakta gecikmedi ama Metin Karakaş’ın CHP İlçe başkanını öven bu sözleri kendisinin “aleyhine delil” olarak geri dönebilir… Benden hatırlatması.
RÜZGARIN ETKİSİ
CHP Genel Kurulu Silivri’yi de salladı...
Vatandaş, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bekliyormuş sanki… Birden gündem değişti. Sanki bekleniyormuş gibi herkeste olumlu bir hava...
Tecrübeli siyasetçilerin dediği gibi “Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ne CHP üyesi, ne delegesi, ne de Manşetler, halk seçti” Genel Kurul sadece onayladı. Başbakanın “Manşetle gelen, manşetle gider” dediği yanlış…
Televizyonların ve Basının da etkisi olmuştur. Çok izlenen televizyon kanallarının ve tirajı yüksek gazetelerin uzun ve ilk haber olarak vermelerinin etkisi olmuştur mutlaka ama yakalanmış olan bu havanın nedeni tek başına Televizyon ve Gazete manşetleri olamaz…
Sayın başbakanın bir de “teneke” lafı var.
Onun aslı “Bakır” ve “altın” dır. Açılımı, “ne kadar reklam yapılırsa, yapılsın, bakırı altın yapamazsın” demektir.
O da bu olaya uymaz… Çünkü, Sayın Kılıçdaroğlu, bilinmeyen, tanınmayan biri değil, bu ülkenin en büyük kurumlarında yöneticilik yapmış biri…Hayırlısı…
YETKİ KARGAŞASI
Su Fiyatlarını indirip, çıkarmak İSKİ’nin yetkisinde… Onun Genel Müdürlüğü de İstanbul Büyük Şehir’de… Tıpkı, İGDAŞ gibi.
Ve, gayet tabi ki bu kurumlarla olan sorunların çözüm yeri İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığıdır…
Ve, bildiğim kadarıyla, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yetkisinde olan su fiyatını indirip, çıkarma yetkisini Silivri’de kimseye devretmemiştir. Yani, yetkilendirdiği bir kurum ve kuruluş bulunmamaktadır.
Demem, Sayın Metin Karakaş’ın kahvaltılı basın toplantısında “su fiyatları” konusunda sarf ettiği sözleri de ilerde başına dert açabilir.
BİRAZ DÜŞÜNELİM İSTERSENİZ
27 Mayıs günü bir televizyon kanalında rastladım, Ankara’da iki kutlama vardı.
Biri gurup 27 Mayıs’ı övüyor. Diğer, gurup ise lanetliyordu.
Öven gurubun anlaşılır nedenleri vardır… Lanetleyeninde haliyle.
Evet, “askeri müdahaleler kötüdür”.
Peki… Portekiz’de 40 Yıllık Salazar Faşizmini yıkan askeri müdahalesi ile Abdülhamit istibdadına son veren Harekat Ordusu’nun eylemini nasıl değerlendireceğiz?
GÜNE UYAN
“Zayıflar hiçbir zaman affedemez .
Affedebilmek güçlülere özgüdür.”
(Mahatma Gandi)