Gelin önce Türkiye genelinde 2007 Genel Seçim sonuçlarını hatırlayalım:
AKP % 46,47
CHP % 20,84
MHP % 14,26
DP % 5,41
Bağımsızlar % 5,19
2009 Yerel Seçimlerinde, genel seçimlerle kıstas olarak kullanılagelen Türkiye geneli İl Genel Meclisi sonuçları ise:
AKP % 38,3
CHP % 23,1
MHP % 16
DTP % 5,7
SP % 5,2
2007'den 2009'a geldiğimizde, AKP'de halihazırda tam 8 puan düşmeyle karşılaşıyoruz. Bu, o zamanda 7 yıllık olan bir iktidarın kaçınılmaz sonucu...
Yani AKP, düşme seyrinde... 2007'de elde ettiği %46, yani neredeyse her iki vatandaştan birinin oyu, AKP'nin alıp alabileceği en yüksek oydu. Bundan daha yukarısı, hayaldir. Ve buna da "hayaldi gerçek oldu" diyebilmek için, çok olağanüstü şartlara gerek vardır.
Peki AKP, bu seçime başlarken ki oy oranı kabul edebileceğimiz %38'ten daha aşağı düşer mi? Kuvvetle muhtemel düşecektir. AKP için başarı, bu oranı sabit tutmak olur.
Çünkü;
* Sokağa çıktığınızda halkın artık gerçekten sıkıldığını görüyorsunuz. Evet, 9 yıl önce, koalisyon hükümeti, hem de krizlerle boğuşan bir koalisyon hükümeti esnasında, tek başına iktidar demek, halka "istikrar" olarak gözüktü ama geçen 9 yılda, bu istikrar, yerini manasız bir tekdüzeliğe bıraktı.
* Tam anlamıyla bir korku düzeninin hakim olması, en iddiasız, en basit vatandaşın bile genlerine, bilinç altına nüfuz eden bir tedirginlik yaratmaya başladı. Sokakta limon satan adamda "telefonum dinleniyor mu" , çay ocağı işletende "beni hapse atarlar mı" tripleri boy gösterdi. Hele şimdi bir de "acaba kasedim var mıdır?" kafası var ki, sormayın. Bu korku, tepkiye dönüştü, dönüşüyor. Ancak bu tepki de, "korkulu" bir tepki, açık değil, gizli...
Gizli tepki demişken, 2007'de de AKP'nin neredeyse tüm oyları gizliydi. AKP'ye oy vermeyi düşünen, bunu sesli söyleyemiyor, "tepkiden, baskıdan" korkuyordu. Çünkü üzerinde, "AKP'ye oy veren göbeğini kaşıyan ayıdır." tarzında, ayıplar, kınar bir baskı vardı.
Devamı 31 Mayıs 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde