24 Haziran seçimlerinde seçmenin ortaya koyduğu sonuçların daha dumanı üstünde tüterken; erken yerel seçim konusu kuruldu gündemin baş köşesine…
Seçimleri konuşmayı çok seviyoruz da seçtiklerimizle aramız pek iyi değil : ) Çoğunluk durumundan şikayetçi ama değişim denince pek azının eli varıyor, aklı yatıyor, geleceği belirsizlikle baş göz etmeye…
Partiler yaptıkları siyasi ittifaklardan memnun, seçmen bu sürece yeşil ışık yaktı… Bunun hatırına bir de yerel seçimler çıkartılır mı aradan, kaşla göz arasında?
Partilerin aldığı sonuçlara bakılırsa eminim AK Parti Lideri Tayyip Erdoğan da en az CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu kadar pişmandır ya da o kadar olmasa da pek memnun değildir milletvekili aday tercihlerinden… O kadar da sık dokuyup, ince elediler ama olağan üstü halde, baskın seçimde buna da şükür!
Siyasi ittifaklara sandıkta yeşil ışık yakan seçmenin önüne yangından mal kaçırırcasına daha onay verdiği ‘evliliklerin' gidişatını görmeden yeni bir siyasi teklifle çıkmak çözüm değil, olsa olsa yeni yorgunluklar, zaman ve maddi kayıp demektir…
Baskın genel seçimin sonucuna, ömrüne, iyiliğine güvensizlik olur ancak erken yerel seçim… Yoksa şu seçim gündemini kaldırsanız ortalık yerden de herkes her saniye büyüyen sorunlarımıza odaklansa hayırlısıyla!
Siyasiler gündemlerinden düşürmedikleri seçimlerle; sadece seçilip seçilmeyecekleriyle ilgileniyorlar, oysa vatandaşın ilgilendiği mevzu bambaşka; biz hizmet edip etmedikleri, bu husustaki beklentilerimizi karşılayıp karşılayamayacakları ile alakadarız…
İNSANA KÖR VE SAĞIR OLMASINI İSTETEN OLAYLAR!
Silivri Kadın Girişimciler Derneği'nin kadına şiddet ve çocuk istismarı ile alakalı kısa bir süre önce gerçekleştirdiği etkinliğininde söz alan konuklarından biri ifade edince, bunu daha önce neden bu şekilde hiç düşünmediğim gerçeği yüzüme tokat gibi çarpmıştı…
Dedi ki; “Biz hayvanlara yönelik cinsel istismarları; Kabahatler Kanunu kapsamında ufak tefek para cezaları ile cezalandırıyoruz. Oysa ki bunun bir adım ötesi bu sapık zihniyetli yaratıkların (insan dememe gerek yok sanıyorum) imkan buldukları anda yakaladıkları bir çocuğa (savunmasız) aynısını yapmaktır!”
Günlerdir aranan 8 yaşındaki Eylül'ün, katil zanlısına ilişkin haberleri dinleyince anımsadım tekrardan o seminerde konuşulanları…
Velhasıl kelam hayvanlara yönelik cinsel istismarı ‘kabahat' olarak görmekten vazgeçmenin vakti geldi de geçiyor ve topluma asla geri kazandırılamayacaklar için idam cezası pek ala düşünülmeli… “Zalime merhamet, mazluma ihanettir/zulümdür…” kim dediyse gayet de doğru demiş… Zaten bizim sorumuz doğruyu bilmekle ilgili değil, daha çok ve yoğun biçimde uygulamakla alakalı…
Bazı olaylar karşısında insan kör, sağır olmak ister mi? İstiyor işte!
Kadın olarak zor, çocuk olarak zor yaşamak demeyi kanıksadık, insan kalmanın bu kadar zorlayıcı olması bazı tedbirlerin gerçekten ihmal edildiğinin ispatı! Yine üç gün dizlerimizi dövüp, en kötü kelimeleri, hakaretleri, küfürleri savurduktan sonra unutacaksak Eylül'ün ve onun gibi binlerce kız veya erkek çocuğun, kadının başına gelenleri bilin ki çilemiz bitmeyecek, aksine artacak…
Daha güzel şeylerden bahsederek yeni haftaya başlamak isterdim ama elimden bu kadarı geliyor; kusura bakmayın… Mekanın Cennet olsun Melek Eylül…