Aşağı yukarı beş ay sonra Yerel Seçim var…
Ve… İstanbul (39) ilçeden ibaret…
Ve… Her ilçede seçim yapılacak…
Ve… Her ilçe de kıyasıya bir mücadele olacak…
Bu günden görüyoruz…
***
Partiler ve adayların sayısının fazla olmasına rağmen öğle anlaşılıyor ki bu seçimde de iki parti yarışacak…
Yarışması muhtemel bu iki parti… Seçim kurulunun açıklayacağı takvimi beklemeden, beş ay varken aday müracaatlarını alıyor. Yani, yola koyuluyor…
Ha… Seçim kurulunun açıklayacağı takvime mutlaka uyulacaktır.
Denebilir ki… O zaman bu günden adayların belirlenmesi mümkün mü?
Gayet tabii ki değil… O takvim beklenecek ve ona uyulacak…
Peki… Neden şimdi?
Veya… Yapılanın anlamı ne?
Denebilir… Cevabı… Bu defa…
Partiler işi sıkı tutuyor…
Yasal mı? Yasal…
***
Yani… Partiler adaylarının belirlemede, eskisi gibi yalnız parti tüzüğünde var olan merkez yoklaması, önseçim, eğilim yoklaması gibi usuller dışında usullere de belirleyebilirler…
Örneğin, belirlemede, günümüzün gerçeği olan kamuoyu araştırması sonuçlarını da dikkate alabilirler…
O zaman…
Halen Memur olup, aday olmak isteyenlerin, takvim açıklandıktan sonra başvurmaları gerekiyormuş, onlar nasıl yapacak, denebilir…
Onların da isimlerinin araştırmaya girebilmesi için sanırım "şimdiden, müracaatını gayri resmi olarak yapması” gerekiyor…
***
Seçim kurulunun yayınlayacağı takvime göre Memur olup aday olmak isteyenlerin görevlerinden ayrılmaları demek "kazanamazlarsa” tekrar göreve dönebilmeleri için önemli…
Aynı yere dönmeleri…
Aynı şartlarda…
Aynı statüde görev yapmaları zor belki…
Ama en azından… İşsiz kalmıyorlar bu yasaya göre…
Seçim demek risk demek…
***
Memur olmayan adaylar da en az memur adaylar kadar risk alıyor…
Bu, şu demektir…
Yaşadığı yere daha iyi hizmet vermek için yıllar önce niyetlenmiş birisi…
Bir yandan işini ekmeğini kazanırken, bir yandan da Sivil Toplum Kuruluş- larında, üyesi olduğu partide görev alır. Bu demek, işinin dışında veya içinde, zamanını o çalışmalara vermek demek. Bu demek o kurumların maddi sorunlarını çözmede görev almak demek. Bu demek, karakola, Mahkemeye düşmek. Hatta, hapse düşmek, demektir…
Ve… Yetişe bildiğin kadarıyla…
Düğün, nişan, bayram, cenaze, açılışlara gitmek…
Hatta protestolara…
***
Silivri’de…
Hiçbir partinin nasıl bir yol izleyeceğini bilemiyorum, buna CHP de dahil…
AKP’nin adaylık için başvuruları yeni başladı. Silivri’de, aday sayısı en fazla olan parti, olabilir deniyor AKP için... Yine AKP için, tahmin edilen adaylar dışında, sürpriz adayların çıkabilir, deniyor. Ve, AKP Silivri’de, henüz sürecin tamamlanmadığının duyumunu alıyorum…
***
CHP’nin aday adayları ortaya çıktı hafta içinde…
Belediye Başkan adayı olarak (4), Belediye Meclis üyesi (63) kişinin başvurduğu görüldü…
Adaylar, İlçe Başkanlığınca "Ünsal Düğün Salonunda yapılan örgüt toplantısında, kendilerini partililere ve basına tanıttılar…
Ve… İlçeden yapılan açıklamaya göre, takvim devam ediyormuş…
Yine…
Parti yetkilileri tarafından yapılan açıklamayla aday belirleme konusunda henüz kesin bir yöntem kararı alınmamış…
***
Bu güne kadar edindiğim izlenime göre…
Aday belirleme de…
Parti Merkezlerinin, ilçe yönetimlerine veya ilçe Belediye Başkan adaylarına çok fazla müdahalesi olacağını sanmıyorum…
Bu kural en azından Silivri, en azından CHP için geçerli diyebilirim, en azından gönlümden geçen bu…
Dediğim gibi… Adaylar… Mutlaka yerel olmalı…
Nedeni… Gayet basit… Adı üstünde yerel seçim…
***
Geçmişten bir anı…
Yıl 1989…Anavatan Partisinin en güçlü dönemi…
1984 Yılında yapılan yerel seçimde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçilen Bedrettin Dalan...
O Bedrettin Dalan ki, sık, sık kamuoyu araştırması yaptırarak durumunu tespit ediyor daha o dönemde…
Ve… Araştırmalardan aldığı sonuçlarla, kendisini partisinden daha güçlü hissediyor. Ki, ben o zaman buna "güç zehirlenmesi”, demiştim…
Neyse Bedrettin Dalan… Yeni yapılacak seçimde (1989), tekrar İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı… Lakin… İlçe Belediye başkan adaylarını da "ben belirlerim”, diyor ve öyle de yapıyor…
Bu çerçevede… Silivri Belediye Başkanı adayını da belirliyor. İstanbul’dan bir Hemşerisini Silivri’ye aday olarak gönderiyor. ANAP Silivri İlçe teşkilatı tepkili ama dinleyen yok…
Seçim kampanyası başladı… İstanbul’dan ithal aday esnaflar geziliyor…
Kahveler ziyaret ediliyor…
Yanında bir tek İlçe Yöneticisi yok… Bir tek Silivri yerlisi meclis üyesi yok…
Özetle… Seçim kampanyası boyunca birkaç hemşerisi dışında partisinden kimse sahip çıkmadı. İthal adaya… Kampanya bitti… Sandıkları açıldı…
Silivri’de Genel Seçimde birinci olan parti, sonuncuydu…
Silivri Belediye Meclisine bir üye bile sokamamıştı…
Anlatma nedenim…
Silivri seçmeninin hassasiyeti bilinsin…
İyi haftalar…
SUÇ KİMDE DERSİNİZ?
Genel medyadan bir haber herkesi şok etti "iki aylık bebeğini tek başında evde bırakıp sevgilisine gitti”. Üç gün sonra dönüyor, bir de bakıyor ki çocuk ölmüş. Bebek (3) gün sonra susuzluktan öldüğü anlaşılmış. Eylemin sahibi bir ilkokul öğretmeni…
Hem de bayan…
İfadesinde; "Anne babama söyleseydim beni öldürürlerdi” diyor…
Oysa… Kamuoyunda genel görüş anne suçlu…
Düşünebiliyor musunuz?
Anne evladına kıymış?
Sağlıklı bir anne hiç bunu yapar mı?
Her an aklımızdan çıkmayan o "Ana yüreği” dediğimiz bir vicdana sahip bir anne evladına kıyabilir mi?
O mahalle…
O toplum…
O baskı…
Bir anayı ne hale getirmiş…
Düşünebiliyor musunuz?
***
Ali Gülcü kardeşim Cumartesi günkü köşesinde "korku sevgiyi yendi” başlığı ile olayı bir kez daha göz önüne sermiş. Onu okuyunca ananın söylediği o sözler beynime kurşun gibi saplandı…
Evet… Ali Kardeşim gerçekten korku sevgiyi yenmiş…
SANDIK DAVASI
"Diktatörsem sandıkta indirin.”
Bu sözler Sayın Başbakanımızın ağzından çıkan sözler...
Repertuarı hiç değişmiyor…
Tekrardan fayda umuyor herhalde…
***
Bazıları…
Bazı gazeteler…
Bu lafı yeni bir şeymiş gibi büyüterek haber yapmış…
Oysa…
Her diktatörün söylediği klişe bir söz bu…
***
Sandık demek…
Seçim demek…
***
Seçim demek…
Eşit koşullarda…
Eşit şartlarda…
Seçime katılmak demek…
Yarışmak, demek…
***
Tarihte olduğu gibi…
Şimdi de… Diktatörlerin ülkesinde de seçim yapılıyor…
Hangi diktatör sandığı eşit şartlarda gitmeyi kabul etmiş?
Ve… Unutmayalım…
Diktatörler… Sandığın ne olduğunu bilir…
Ama o kadar işte…
BİR KUTLAMA
Her yıl olduğu gibi…
Bu yılda…
Herkesin CUMHURİYET BAYRAMI kutlu olsun…
Nice bayramlara.