Sevginar Sali

Seçtiklerimiz ve vazgeçtiklerimiz

Çok uzun zamandır yaşamadığımız kadar heyecanlı bir seçimi geride bıraktık. Çok seçim yaptık son dönemde ama hiç böylesini görmedik gibi bir şey…
31 Mart'ın Silivri açısından en önemli neticeleri de kazanmak isteyenlerin ‘rakibini küçümsememesi gerektiği', ‘anketlere güvenmemesi lazım geldiği', ‘yılmadan azimle çalışanların hak ettiği değere kavuştu' sayılabilir…
Kendisine kulak vermeyene halkın, başkaca ne sebepleri olursa olsun, oy vermekte bir yere kadar ısrar ettiğini, gönül almadan seçim kazanılmadığını da ekleyin; aday olurken kazanma hedeflerinizin yol haritasına…
Bu seçimde uzlaşı, samimiyet, tevazu, alçakgönüllülüğün, insana dokunmanın siyasette ne kadar geçerli bir akçe olduğuna yakınen şahitlik ettik.
İdeolojilerin, bizi farklılaştıran, ayrıştıran şeylerin insanlık değerleri karşısında nasıl mesafe kaybettiği, kaybettirdiğini gördük. Korkunun umuda yenildiğini, tekrarın değişim karşısında can çekişmesini izledik. Yeni heyecanların, zamanı gelmiş fikirlerin önünde hiçbir şeyin duramayacağı, onların önündeki tüm engelleri aşa aşa nasıl yeni bir gelecek umuduna dönüştüğünü an be an izledik.
***
Kaybedenler için her şey çok kolay bundan sonra, omuzlarında taşımak zorunda oldukları ağır bir yükten kurtuldular… Zaman içinde artan ağırlığın birden bire yok olması ile kısa süre içinde epey bir rahatlık hissedecekler…
Kazananların en başındaki onu kendimize ‘hizmet kölesi' olarak seçtiğimizi yavaş yavaş anlayacak : )) Gözünü korkutmak gibi olmasın ama seçim kampanyasının son demlerinde özellikle hizmet vaadi konusundaki bonkörlüğü ile Patriyot tutumluluğu arasında gel gitleri dillere destan olmaya aday görünüyor…
Silivri'ye belediye başkanı olmanın bedelini dibine kadar ödeyenler, hikayenin yeni başkahramanına ne anlatsa hiçbir şey ifade etmez; herkes payına düşeni yaşayacak ve öğrenecek. Kimsenin deneyimlerinden, başkasına tecrübe çıkmaz çünkü…
***
Ve Volkan Yılmaz'ın seçim başarısını irdelerken, yarattığı, palazlandırdığı kadın hareketini asla gözardı etmemek gerek. Siyasetçilerin sıklıkla unuttuğu şey; toplumun yarısı olduğu gibi seçmenin de %50'si kadın. Ve onlarda ideolojiden ziyade, duygusallık belirleyici oluyor. Bir kadına söz verirken yine de herkesi iki değil beş defa düşünme konusunda uyandırmak isterim… Özveri, sabır ve iyi niyetleri erkeklere göre fazla ama sonsuz değil. Rüzgâr eker, fırtına biçersiniz!
Yeni Başkan mazbatayı alır almaz, kolları sıvasın beklenti çıtasını yükselttiği yerde gözler… Seçim öncesi hiçbir ankette bir puan bile önde görünmediği halde Yılmaz, %50+1 beklentisini ifade etti. %46 ile seçildi ama bunun karşılığında kendisini tercih etmeyen %54'lük bir kesim var. Seçenleri mahcup etmemek tabi ki önemli ama seçmeyenleri ikna etmek de siyasetin gereğidir. Seçtiklerimizi gerektiği gibi anlamlandırmak için vazgeçtiklerimizi de hatırlamamız gerek.
***
Hayırlı kandiller...

YORUM YAP