Yüzyıl önce yaşadığımız kurtuluş ve manda tartışmaları tekrar gündemde. Yüzyıl önce yedi düvel bir araya gelip çökertemedikleri milletimi, bugünlerde tekrar yok etmenin hesabını yapma cesaretini gösterebildiler. Şehitler sayesinde vatan olan bu topraklar, şehitler vererek ayakta kalmaya devam edecektir. Hiçbir güç 17. Türk Devleti'ni kurduramayacak, tek dişi kalmış canavar tekrardan İstiklal Marşı yazdıramayacaktır.
Ateş çemberinden geçtiğimiz bu günlerde şehitler tepesi boş kalacak-kalmayacak polemiği çok gereksizdir, vakit israfıdır. Boş kalmasını istemek, beklemek vatanı savunacak insanımız kalmamasını umut etmekle eşdeğerdir. Böyle bir beklenti içerisine girmek ihanet değilse, en hafif tabiriyle aptallıktır. Yüz binlerce şehit vererek vatan eylediğimiz sınırlarımız, gerekirse milyonlarca şehit vererek korunacaktır. Vatansever gözüküp de düşmanla dostluktan, ondan veya bundan medet ummak mandacılık anlayışının tezahürüdür. Yüzyıl öncesinde olduğu gibi tarihe gömülecektir.
Suriye'deki gelişmeler nedeniyle mecliste gizli oturum yapılmasını istemek, bilgilendirmeyi beklemek bütün partilerin hakkıdır. Bu hakkın karşılığında vekillerini terbiye sınırları içerisinde tutabilmekte bir yükümlülüktür. Hakaret ederek, mecliste kavga görüntüleri vererek insanımızı kutuplaştırmanın, germenin anlamı yok. Ne işimiz var Suriye'de diyenler, ne işleri var Suriye'de diyebilecek cesarette olmalılar. “Mısak-ı Milli sınırları içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” diyen Atatürk'ün mirasına hepimiz sahip çıkmak zorundayız. Miras deyince sadece banka hisseleri akıllarına gelenler utanmalı, araştırmalı, anlamalı. Atatürk hayatta olsa CHP'nin kapısından giremeyecek olanlar; akıl tutulması yaşarken, ağız gevşemesine muzdarip oldular.
Erdoğan'ın tasvip etmediğim hakaret sayılabilecek tarzı “bay Kemal” hitabı. Tekrarladıkça “bay Kemal” hiçbir zaman “başkan Kemal” olamayacak gibi. Yol göstermiş gibi olacağım ama hakaret hevesinizi köreltmek istiyorsanız siz de “bay Recep” diyebilirsiniz. Emin olun suç teşkil etmeden sonuç almış olursunuz. Savcı soruşturma açacak olursa başkanın yaptığını yapıyor, dediğini diyorum der kurtulursunuz.
Erdoğan-Putin anlaşması ateşkes getirmiş olsa da sürdürülebilir gözükmüyor. Rusların mandasını kabullenmiş Suriye Rejimine nefes aldırmaya yarayacak. Esad toparlanabilirse Hatay'ı talep etmeye niyetlenecek. Biti kanlanır askerimize saldıracak olursa, bu kez ateşkes isteyen biz olmayalım. Bahçeli'nin dediği gibi hedef Şam deyip, yürürsek bütün dünya ateşkes teklif edecektir. “Türk Askeri olmaması gerektiği yerdeydi” şeklindeki Rus mazereti beni rahatsız etti, rahatlayamadım.
Silivri Belediye Meclisi mart ayı oturumları renkli geçti. CHP grubuna nazar değdi. Kendileri puan kaybetmeye, başkana puan kazandırmaya devam ediyorlar. Pazartesi günkü ilk oturumda süre dağılımı 60-40 CHP lehineydi. Yılmaz'ın sabır ve hoşgörü anlayışının göstergesi kabul ediyorum. Skor için maça çıkmış görüntüsü veren önerge bombardımanı yerine, takipçisi olacak dişe dokunur konuları dile getirmek daha faydalı olacaktır. Toplantı bittiğinde kendi söylediklerini kendileri de unuttular. Köylü pazarı konusunda müsterih olsunlar. Bir ay sonra gelen, gören, alan, satan bütün Silivri memnuniyet duyacak. İBB'de önerge hakları varsa eski yeni bütün otobüslerin neden boyasının değiştirildiğini sorgulasınlar. Partiden ihraç edilmeyi göze alabilirlerse. Tasarruf diyerek kazananlar, savurganlıklarını gizleme gereği bir duymuyorlar.
Cuma günkü oturumda mart ayındaki önemli dünler hakkında konuşmalarla geçti. İstiklal Marşı, Çanakkale zaferi gibi asgari müştereğimiz olan konularda CHP grubunun söyleyecek sözünün olmaması dikkatimi çekti. Neyse ki karşı çıkmadılar, dinlemekle yetindiler. TBMM'deki hakaret ve kavganın ezikliğini yaşar gibiydiler. Hibe araçlar gündeme geldiğinde Kırkıcı kendini buldu! Komisyonda görüşülmüş, komisyondan ve meclisten oy birliğiyle kabul görmüş hibe konusundaki şahsi sorgulamasını devam ettirdi. Meclis üyesi olduğu önceki dönemlerdeki hibelerde komisyonda görüşülmediği, bir kısmının meclis baypas edilerek başkan oluruyla kabul edildiği çizelgeyle önüne konulduğunda yüzü kızarmıştır ama ben fark edemedim. Yılmaz teşekkür etti. Ben bütün Silivri adına teşekkür ediyorum. Bugünle birlikte geçmişin de sorgulanmasına vesile olduğu için. Yılmaz'ın geçmişe takılı kaldığı eleştirilerine katılmıyorum. Geçmişi anlamayan, bugünün kıymetini bilemez.
Kırkıcı'nın on yıl boyunca susmanın acısını, bugün çıkarmasını anlıyor ve kutluyorum. Görevini yapma niyetini de takdir ediyorum. Merak ettiğim on yıl boyunca muhalefet görevini üstlenmiş olanlar neden görev yapmamışlar? İçlerinde üç ilçe başkanı da meclis üyesi olarak yer almışken komisyona ihtiyaç duyulmaması ibret verici. Belediye başkanı ile ilçe başkanının oluru yeterli kabul edilmiş anlaşılan. Nedense hafızamda CHP'li bir meclis üyesi ile Ak Partili bir meclis üyesinin dile getirdiği ortaklık ve iş birliği canlandı. O zamanlar Ak Parti Yönetim Kurulunda bu ağır suçlama dile bile getirilememiş, üstü kapatılmıştı. Erdoğan'ın ittifak adına Silivri'yi MHP'ye bırakma nedenleri ortaya çıkıyor.
Erdoğan Kuzey Marmara Otoyolu'nun Kınalı kısmını da hizmete açtı. Mahmutbey İkitelli Kavşağındaki tıkanıklığının çözüme kavuşması bekleniyor. Sonrasında Silivri Belediyesi ve Ak Parti İlçe Başkanlığı ziyaret edildi. Başkan Yılmaz ev sahibi olarak misafirperverlik konusunda çırpındı durdu. İlgisiz ve isteksiz gözüken ilçede kadın kollarının ısrarı olmasa miting yapılmayabilirdi. Parti önünde otobüs üstüne çıkanlar anons edildiğinde Ak Parti temsilcileri alkışlanmazken, Volkan Yılmaz ismi geçtiğinde alkış tufanı kopuyor. Toplananların çoğunluğunun MHP'li olduğu da düşünülebilir veya Ak Partililerin Yılmaz'ı benimsediği hatta kendi temsilcilerinden daha çok sevdiği söylenebilir. Eminim Erdoğan danışmanları bir kenara not almıştır. Bu konuda söylenecek, yazılacak çok şey var. Tabandan kopuk yönetimlerle Ak Parti'nin seçim mağlubiyetleri kaçınılmaz olacaktır.
Hakaretsiz kalın,
Önergesiz, komisyonsuz, hibesiz kalmayın.