ÖSYM Başkanı önce "şifre yok" dedi...
Sonra "sehven var" dedi...
Kıyamet koptu... Zaten olması gereken de buydu.
Köşe yazarının biri, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, CHP'li Belediye Meclis Üyesi Süheyl Kırkıcı ve önceki dönem Belediye yönetimi için atıp-tuttu...
Gazetesinin sahibi çıktı, "Arkadaşımız sehven yazdı." dedi.
Konu kapandı.
Mı??
Bu kadar kolay mı?
Süheyl Kırkıcı Silivri siyasetinde tanıdığım en düzeyli, en seviyeli, en efendi insanlardan biri.
Bir önceki mecliste, Muharrem Aydoğan vardı.
İkisi de, "siyasetçi ütopyası"nın, canlı modelleri...
İkisinin de haklarında, kamuoyunda bugüne kadar yolsuzluğun, arsızlığın, hırsızlığın değil dedikodusu, düşüncesi bile geçmemiş...
Sen kalkıyorsun, ortaya attığın bir yolsuzluk, usulsüzlük iddiası ile ilgili, Kırkıcı'yı neredeyse, hani elin varsa "suç ortaklığı" ile itham ediyorsun.
Sonra... "Sehven" oldu...
Yesinler senin sehvenini...
Sen Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'a, ki göğsümü gere gere söylüyorum, bugüne kadar değil hakkında bir yargılama, müfettişe dahi birebir ifade vermemiş bir insana, çamur atıyorsun, sonra "sehven" diyorsun.
Aslında o yazıyı yazarken, nasıl "şehven" sırıttığını, ellerini ovuşturduğunu herkes biliyor.
Ama maça sıkışınca, "şehven" , oluyor sana "sehven"...
Daha önce yazmıştım, ben 10 yıl önce "giydirdiğim" adamla bugün bile yolda karşılaşınca kaldırım değiştiriyorum, selam vermiyorum.
Çünkü Allah onur dağıtırken, şeref dağıtırken, dik duruş, haysiyet, istikrar, utanma, arlanma dağıtırken ben oradaydım.
Yok öyle, dün geçir, bugün yanına git sırıt...
Omurgalı olacaksın.
Bu güne kadar Silivri'de, yazdıklarından en çok başı yanmış, en çok hakim karşısına çıkmış adam olarak söylüyorum;
Yazarken, üç defa düşünüp, öyle yazacaksın.
Şehvete kapılırsan da, "sehven" diye kıvırmayacaksın!
