Hüseyin Kuru

Sektör üzerine düşünceler

İnsanlığın başına gelen en büyük felaketlerden olan, toplumsal yaşamı adeta mahveden, ekonomiye ve siyasete olumsuz etki eden musibetlerden biri olan Covid-19 virüsünün bir “laboratuvar ürünü” olduğu konusunda çok ciddi iddialar var.

Bilim insanlarına göre bu ve buna benzer virüslerin ayrı ayrı 71 çeşidinden bahsediliyor.

Doç.Dr.Oytun Erbaş'a göre ise uyuyan 1700 civarında dehşetli virüslerin olduğu.. korono virüsünün bunların yanında çok naif kaldığı konusu var ki insanlık adına cidden çok korkunç bir tablo.. Allah CC muhafaza buyursun.

                                                        ***

Eğer ki bu virüs insanlığın elinden çıkmışsa o zaman bu musibetten kim ne fayda sağlıyor veya bu işin arka planı nedir diye düşünüldüğünde ortaya da şu çıkıyor; yeni Dünya düzeni için yüzyıllık bir masa kuruluyor.. yani ortada politik bir dizayn ve düzen tasarımı gibi durum var demektir..!

Geçen yüzyılda ise güç, kudret ve kuvvetimiz olmadığı için söz sahibi değildik.. o zaman bizi bu masaya almamışlardı.. şimdi ise durum farklı..!

Çin'in başını çektiği “İpek yolu” projesi ile Çin'den başlayarak İngiltere'ye kadar uzanan hat üstünde bulunan 65 ülkenin yerel para ile ticaret imkanına kavuşması.. bunun sonucunda doların değer kaybetmesi ihtimalini düşünen ABD'nin İpek yolu projesine destek veren ülkeleri disipline etme, terörle hizaya getirme veya yanına çekme adına attığı adımlardan biri de bu virüs belası olarak dillendiriliyor.

Bence de ortaya konulan iddialarda sanki bu iş komplo teorisi olmaktan çıkıyor ve gerçeği yansıtıyor.. çünkü bu sürecin fazla sürmeyeceği konusunda batı basınına yapılan açıklamalarda boş çıktı.

Bu nedenle sürecin bir müddet daha devam edeceği konusunda uzmanların görüşlerini basından okuyoruz.. bu durumda herhalde daha masa daha oluşturulamadı ki bu iş gene uzayacak..!

Pandemi süreci sonuçları itibariyle bakıldığında ve diğer Dünya ülkeleri ile kıyaslandığında ülkemiz açısından az zayiatla atlatıldı denilebilir.

Lakin tedbiri de elden bırakmamak lazım.

                                                        ***

Devam edelim.. tabi bu virüsün ekonomiler üzerine çok ciddi olumsuz etkileri de olduğu açık.. burada hem inşaat sektörünün olumlu veya olumsuz etkilenmesi, hem de diğer sektörler açısından bazı temel sonuçları olduğunu düşünebiliriz.

İstihdamın bu süreçte düşmesi göz önüne alındığında Türkiye bu süreçte konut faizlerinde aylık 0,64 mesafelerine indirim yaparak çok doğru bir iş yaptı.

Zaten birkaç yıldır devam eden ekonomik durgunluktan kaynaklanan sorunlarla boğuşan sektöre ilaç oldu.. ve konut arzında biriken konutların satışlarını hızlandırdı ve tabi hem de istihdamın önünü açtı.

Temmuz ayı sanayi üretimi ve ihracat rakamları ile yaşanan ivme ise ekonomi de yaşanan iyileşmeyi ve geleceğe dönük toplumsal iyimserliği de artırdı.

Keza Doğu Akdeniz ve Karadeniz de devam eden gaz ve petrol sondajları ile geleceğe daha ümitvar bakabiliyoruz.

 

Türkiye sağlam adımlarla hedeflerine ilerliyor.. yakında bu işin semeresini göreceğimizi umut ve ümit ediyorum.

                                                        ***

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, kredili konut satışları 2019'un Temmuz ayına göre yüzde 1000 arttı.

"Emlak balonu patlayacak" diyenler yine yanıldı, ülkemizde son 20 yılda dar gelirlilerin ev sahibi olma oranı sürekli arttı.

Türkiye'de bireylerin yüzde 60.4'ü oturduğu evin sahibi oldu.

                                                        ***

Sabah gazetesinden Mevlüt Tezel'in 'Almanlar kirada, Türkler kendi evinde' başlıklı yazısı..

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçen yıl Temmuz ayında 14.348 kredili konut satışı yapılırken, bu yılın aynı döneminde 141.434 satış işleminin gerçekleştiğini açıkladı. Buna göne kredili konut satışı yüzde 1.000 arttı.

Kredi faizlerinin düştüğü 1.Haziran'dan itibaren gerçekleşen kredili konut satışı ise 250.792'ye ulaştı.

Bu artışta kamu bankalarının konut kredilerinde büyük indirim yapması etkili oldu.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonomi küçülürken ev satışlarındaki yüzde 1.000'lik oran muazzam bir artış!

Asıl ilginç olan ise konutların daha çok gelir düzeyi düşük bölgelerde satılması.

Temmuz ayında 27.424 kredili konut satışının yapıldığı İstanbul'da 2.680 konutla Esenyurt en çok konut satılan ilçe oldu.

Pendik'te 1880, Sancaktepe'de ise 1560 kredili konut satıldı.

İstanbul'un diğer ilçelerinden Ümraniye'de 1370, Beylikdüzü'nde 1280, Kartal'da 1267, Maltepe'de 1213, Küçükçekmece'de 1143, Çekmeköy'de 1124 ve Tuzla'da 1058 kredili konut satışı gerçekleşti.

                                                        ***

Türkiye'de ABD'deki gibi mortgage kriz bekleyenler, sürekli "Emlak balonu patlayacak" diyenler yine yanıldı.

İnsan hayatındaki en büyük güvencelerden birisi ev sahibi olmaktır.

Ülkemizde son 20 yılda dar gelirlilerin ev sahibi olma oranı sürekli arttı.

Türkiye'de bireylerin yüzde 60.4'ü oturduğu evin sahibi!

Bu oran geçtiğimiz yıl biraz düşmüştü ama konut kredilerindeki tarihi indirimden sonra yine yükselmesi bekleniyor.

Dünyanın en güçlü dördüncü ekonomisi Almanya'da bile vatandaşlarının yarısından fazlası kirada oturuyor.. ve konut sahibi Almanların oranı ise yüzde 47,5..!”

                                                        ***

İyi haftalar.

YORUM YAP