İstanbul İmar Yönetmeliği ikinci kez değişti
İmar Yönetmeliği'nde ikinci kez yapılan düzenleme ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, parsel ayırma, birleştirme ve parsel sınırı düzenlemesi ile ilgili kısıtlamalardan muaf tutuldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yılbaşında çıkardığı İmar Yönetmeliği ikinci kez değişti. Dört aylık bir çalışma sonucu hazırlanan 76 maddelik İstanbul İmar Yönetmeliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 12 Ocak 2018 tarihinde kabul edildi. İstanbul İmar Yönetmeliği 1 Şubat 2018 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın onayına sunuldu. Bakanlık yönetmelikteki ilk düzenlemeyi Mart ayında yaptı. Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre, Bakanlığın talebi doğrultusunda tamamen gömülü durumdaki bodrum katların merpen boşluğu bırakılarak dükkan olarak kullanılmasını sağlayan madde iptal edilmişti.
Kamu alanları yönetmeliğe tabi değil
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yönetmelikteki ikinci değişiklik talebi de İBB Meclisi'ne iletildi. İBB Meclisi'nde oya sunulması beklenen değişiklik ile bakanlık kendine özel düzenleme yaptı.
Yönetmeliğe “Bakanlıkça kamu alanlarında veya kamu hizmet ve tesislerinin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılacak veya uygun görülecek ifraz (ayırma), tevhit (birleştirme) ve parsel sınırı düzeltme işlemleri bu yönetmelikteki ifraz ve tevhit şartlarına tabi değildir” maddesi eklendi.
Asansör şartına düzenleme
Bakanlığın talebi doğrultusunda asansörler ile ilgili düzenleme de yapıldı.
Kat adedi 3 olan binalarda asansör yeri bırakılması, 4 ve daha fazla olan binalarda ise asansör tesisi zorunluğundan “tek bağımsız bölümlü konutlar” hariç tutuldu.
Okul bahçeleri
İmar Müdürlüğü ise yönetmeliğe okul bahçeleri ile ilgili bir madde ekledi. Buna göre kamuya ait eğitim yapılarının bahçelerinin daha elverişli kullanılması amacıyla yapılan mimari çözümlerde en düşük yol kotunun altında düşülmemesi şartıyla bahçe tesviyesine (düzleme) ilişkin hususlar avan proje ile tespit edilecek.
***
İmar barışına başvuru sayısı
5 milyona yaklaştı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygulamaya konulan imar barışına 4 ay içerisinde 4 milyon 966 bin 405 kişi başvurdu, tahsilat ise 2 milyar 500 milyon TL'ye ulaştı. Haziran ayında uygulamaya konulan imar barışı düzenlemesine geride kalan 4 ay içerisinde 4.966.405 kişi başvurdu, tahsilat ise 2 milyar 500 milyon TL'ye ulaştı.
Takvim gazetesinde yer alan habere göre, tarımsal üretimde bulunan vatandaşlar arasından düzenlemeye başvuranların sayısı 165.309 olarak dikkat çekerken, güneş enerjisi santrali alanlarında ise toplamda 137 enerji üreticisi imar barışı için başvuru yaptı. 4.351.278 konut sahibi ve 449.681 bin işyeri sahibinin başvurduğu imar affında bugüne kadar 490.923 yapı için 'Yapı Kayıt Belgesi', 605 yapı için de kat mülkiyeti tapusu verildi. İmar Barışı düzenlemesine kısa sürede büyük ilgi gösteren yapı sahipleri, başvurularını e-devlet sistemi üzerinden yapabiliyor.
Düzenlemede son başvuru tarihi 31.Ekim.2018 olarak belirlendi.
***
Gayrimenkul kiralama da kur esası...
Türkiye'de gayrimenkul satış ve kiralama bedelleri 30 gün içinde TL'ye dönüştürülecek. Ankara Barosuna üye Av. Serdar Akbulut, bedelin hangi kur üzerinden belirleneceği hakkında açıklamalarda bulundu.
Türk Lirası'nın değer kazanmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararnameye göre, Türkiye'de yerleşik kişiler her türlü menkul ve gayrimenkul satış ve kiralamasını TL üzerinden yapacak. Döviz cinsinden kararlaştırılmış bedeller, 30 gün içinde TL'ye dönüştürülecek. Peki bedel hangi kur üzerinden belirlenecek? Hürriyet'te yer alan habere göre, Ankara Barosuna üye Av. Serdar Akbulut, konu ile ilgili açıklamada bulundu.
TL bedeli belirsiz
Konu ile ilgili konuşan Av. Akbulut “Eski sözleşmelerin yenilenmesi konusunda tarafların anlaşamamaları halinde nasıl bir yol izleneceği, tarafların hangi kriterlere göre ve nasıl TL bedel belirleyecekleri belirsiz. Yakın zamanda bu sözleşmeler taraflar arasında bir çekişme konusu haline gelecektir. Döviz yükümlülüğü olan taraf rakamın düşük bir kur oranı ile TL'ye dönmesini isteyecek diğer taraf ise özellikle ileri vadeli işlemlerde mevcut kurdan daha yüksek bir rakam belirlemek arzusunda olacaktır. Tarafların ortak noktada anlaşamamaları halinde Mahkemeye başvurmaları durumunda ise Hakimin uyuşmazlığa uygulayabilecek bir hukuki mevzuat hükmü de bulunmuyor. Hakimin, tarafların yerine geçerek sözleşme koşulu belirlemesi istisnai ve kanuna dayalı bir durumdur. Yapılan bu düzenlemenin etkisi ile uzun süredir uygulamada kabul görmeyen uyarlama davalarının da yeniden gündeme gelmesi muhtemel…” dedi.
İdari para cezası riski
Karara uymayan kişiler için idari parar cezası riski bulunduğunu belirten Akbulut,
“Üstüne üstlük, Bakanlık tarafından açıklanacak istisnai durumlar dışında; bugüne kadar dövize endeksli olarak yapılan birçok sözleşmenin TL bazında yapılmaması ve 30 gün içerisinde eski sözleşmelerinde TL ile yeniden taraflarca düzenlenmesi şartlarına uyulmaması halinde 1567 sayılı Kanun 3. Maddesinin taraflar için idari para cezası riski de bulunuyor...
Ortada ciddi bir sorun var ve özellikle büyük ihalelerin, savunma sanayi sözleşmelerinin, döviz ile kredi veren finansal şirketlerin kredi sözleşmelerinin, ithalata dayalı satış yapan şirketlerin satış ve satış sonrası hizmet sözleşmelerinin akıbetinin belirlenmesi için alt düzenlemelerin acilen yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
***
İyi haftalar..