“Severek yapılan iş fark yaratır”

“Severek yapılan iş fark yaratır”

26.04.2016 15:51:39

“Küpe FM, Küpe FM olduysa elbette çalışanların, program, prodüksiyon yapanların sayesinde. Biz ortak bir şekilde hep bir şey kata kata bu noktaya geldik. Keyifle çalışıyoruz” diyen Dilek Sırdaş, Silivri'de doğup büyürken ve 22 yılda Trakya'nın en çok dinlenilen radyosu olma özelliğini istikrarla sürdüren Küpe FM üzerinden iş hayatı ve sektöre ilişkin deneyimlerini Hürhaber okuyucularıyla paylaştı.

Sevginar SALİ: Dilek Sırdaş kimdir?
Dilek SIRDAŞ: 1976 İstanbul/Pendik'te doğdum. İlk ve ortaokulu Pendik'te okudum. Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi Makine Ressamlığı bölümünde 2 yıl okuduktan sonra Silivri'ye taşındığımız için Avcılar Endüstri Meslek Lisesinden mezun oldum. Radyo Spikerliğine Silivri'de Marmara FM'de başladım. Arsen ve Can Gürzap'tan diksiyon dersleri aldım. Gürzap Ailesinin Diyalog Sunuculuk ve Spikerlik Kursunu bitirdim. İstanbul Yerel Gazeteciler Derneğinin kurucu üyesiyim. Silivri Spor Kulübünün ilk bayan yönetim kurulu üyesiyim. 1996 yılından bu yana Küpe FM'in ortağı ve Genel Müdürüyüm. Evliyim 2 kız çocuğum var.

“BU İŞİ HEP YAPMAK İSTEYEREK BAŞLADIĞIMI BİLİYORUM”
Sevginar SALİ: Radyoculuk maceranızın ilk gününden bu zamana neler yaşandı?
Dilek SIRDAŞ: Çok sevdiğim bir işi yapıyorum diye düşünüyorum. Başta tesadüfler sonucu kendimi bulduğum radyo stüdyosunda 2-3 sene programlar yapmıştım. Bu işten gerçekten çok büyük keyif alıyordum. O zamandan bugünleri, bu kadarını hayal ediyor muydum açıkçası o günkü düşüncemi bilmiyorum ama bu işi hep yapmak isteyerek başladığımı biliyorum.
1996 yılında Küpe FM'i devraldığımızda sadece Silivri'ye tek vericiyle yayın yapan bir radyoyken şu anda karasalda 13 verici noktasında, istikrarla yayın yapan bir radyo haline geldik. Bu da gurur verici bir şey. Kendi adıma bir çocuğun büyümesini görmek gibi.

“ÇOCUK OLUNCA KENDİNİN BİLE ÖNÜNE GEÇİYOR”
Sevginar SALİ: İşe çocuğunuz gibi bakma sürecinde gerçek evlatlar dünyaya geldikten sonra değişiklik meydana geldi muhakkak?
Dilek SIRDAŞ: Çocuklarım olmadan radyo için ‘benim bebeğim gibi' diyordum. Çocuklarım olduktan sonra elbette önceliğim değişti. Çocuk olunca kendinin bile önüne geçiyor. Evlat bambaşka bir şey. O yüzden isteyen herkese Allah nasip etsin.

“KEŞKE HERKES KEYİFALDIĞI İŞTEN PARA DA KAZANIYOR OLSA”
Radyo hala içimin titrediği bir şey. Ticari bir kurumdan ziyade benim için gönül bağı kurduğum çok özel bir yer. İnsan emek verdiği şeye kıyamaz ya öyle... Hani ‘doğuran mı, büyüten mi?' diye sorarlar. 9 ay karnında taşımış çok özel bir şey ama ben emeği daha çok önemsiyorum. Çok büyük emek ve fedakârlıklarla bugüne geldiğimiz için şu an radyodan söz ederken bir insanın çocuğundan duyduğu gururla bahsediyorum. Arkadaşlarım radyodan bahsederken gözlerimin içinin güldüğünü söylüyor.
Hakikaten öyle. Mutlulukla, gururla bahsediyorum. Benim için ticari durumun çok ötesinde bir yer burası. Keşke herkes keyif aldığı işten para da kazanıyor olsa. Mecburiyetler yüzünden insanlar istemediği işlere öfleye pöfleye gidiyorlar. Ben öfleye pöfleye gelmediğim, lay lay lom geldiğim bir işten aynı zamanda hayatımı idame ettirecek kadar para kazandığımı düşünüyorum. İkisinin bir arada olması ballı kaymak gibi. Sadece hobiyle de gitmez tabi ki bir anlamda profesyonelleşmek de gerekiyor.

“20 YILDA ÇOK İYİ İŞLER YAPTIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUZ”
Sevginar SALİ: Küpe FM macerası nasıl başladı?
Dilek SIRDAŞ: Küpe FM 1994 yılında Silivri'de kuruldu. 1996 yılında biz devraldık. 20 yıldır keyifle radyo yayıncılığı yapıyoruz. Küpe FM'i devraldığımızda sadece tek vericiyle Silivri'ye yayın yapan bir radyo idi. Şu anda Silivri, Çorlu, Çatalca, Marmara Ereğlisi, Tekirdağ, Çerkezköy, Vize, Kırklareli, Lüleburgaz, Edirne, Uzunköprü, Keşan ve Çanakkale vericileri ile tüm Trakya'ya karasal yayın yapabilen üstelik uydudan tüm Türkiye ve dünyaya sesini duyuran bir radyo. Dolayısıyla 20 yılda çok iyi işler yaptığımızı düşünüyoruz.


“SADECE TEKNOLOJİK ANLAMDA DEĞİL İNSAN KAYNAKLARINA DA YATIRIM YAPIYORUZ”
Radyomuza sadece teknolojik anlamda değil insan kaynaklarına da yatırım yapıyoruz. Uzun yıllardır bu işi meslek olarak yapan arkadaşlarımızla çalıştığımız gibi bu işe gönül vermiş gençleri de Küpe FM kültürüyle yetiştiriyoruz.
Yayıncılık anlayışımızı yerelden evrensele açılan bir pencere olarak özetleyip yayın ilkelerimizin de evrensel değerler ölçüsünde olduğunu belirtmek isterim.
Uzmanlar, insan beyninin evrimleştiğini, herhangi bir konuyu kavrama süresinin, ona odaklanma süresinin kısaldığını söylerken bizler bunu yayınlarımıza nasıl uyumlarız düşüncesinden hareketle; gerek reklam süreleri, gerek reklam kuşaklarının, haber bültenlerinin ya da anonsların sürelerine odaklanıp onları anlaşılabilir oranda kısaltma yoluna giderek, daha dinamik bir yayıncılık anlayışını benimsedik.
12 Haziran'da radyomuzun doğum günü; bu yıl 22. yaşımız doluyor. Kasetçalarlar ile başladığımız yayıncılığımızı teknolojinin akıl almaz hızına uyum sağlayarak çağın gerektirdiği biçimde yapma gayretimiz umarım ki uzun yıllar devam edecek.

TEŞEKKÜR
Bu vesile ile bizi dinlemeye devam eden sadık dinleyicilerimize, Küpe FM için halen çalışan emek veren ve ayrılan tüm değerli çalışanlarımıza, radyomuza reklam veren değerli firmalara, bize maddi manevi desteğini esirgemeyen değerli ve sevgili eşim Rıdvan Sırdaş'a çok teşekkür ederim.

“RADYOCULUK ÇOK KIYMETLİ BİR O KADAR DA SORUMLULUK GEREKTİREN BİR İŞ”
Sevginar SALİ: Radyoculuğa heves edenlere önerileriniz neler?
Dilek Sırdaş: Bu işi yapmak isteyenlere şunu söyleyebilirim; Radyoculuk çok kıymetli bir o kadar da sorumluluk gerektiren bir iş. Eğer bu işi meslek edinmek istiyorsanız öncelikle çok sevmelisiniz. Eğitiminizi Radyo Televizyon, Sunuculuk Spikerlik olarak seçmelerini tavsiye ederim. Üniversite dışında bu konuda Özel Diksiyon dersleri ve Sunuculuk Spikerlik Eğitimi veren kurumlar da var; onlardan da faydalanılabilir.

“ÇOCUKLARIMLA İLGİLİ TEK DERDİM; MUTLU VE HUZURLU İNSANLAR OLMALARI”
Sevginar SALİ: Çocuklarının radyocu olmasını ister misin?
Dilek SIRDAŞ: Büyük çocuğum burada seslendirme yapıyor, çok da eğleniyor ama ressam olmak istiyor. Onlar ne istiyorlarsa onu yapmalarını isterim. Çocuk sesi gerektiği zaman Sezin'e seslendirme yaptırdık. 23 Nisan'da şiirler okuttuk. Duyduğum zaman hoşuma gidiyor ama önemli olan onun ne hissettiği. Onlar gerçekten bunu isterse bayılırım, ‘ne güzel beni rol model almışlar' diye düşünerek. Ama büyüğün babasını rol model aldığını düşünüyorum. Hareketler aynı. Akademik bir kız olacak. İyi de bir okulda okuyor, çocuklarım iyi eğitim alsın isterim. ‘Ben radyo kurdum, ileride çocuklarım devam ettirsin' düşüncesinde değilim. Bir de çocuklarımın ‘nasılsa annemin radyosu var, ben bu mesleği seçeyim de geçeyim başına' rahatlığında olmalarını tercih etmem. Aynı şey babalarının iş yeri için de geçerli. Bazen babası takılıyor Sezin'e, “Benim kızım benim gibi yönetici olacak” diye. Ben, “Müdahale etme. Bırak, hür iradesiyle kendisi karar versin” diyorum. Belki çok şahane bir ressam olacak. Ben çok isterim, sanatçı ruhlu bir çocuk çünkü ama çok da disiplinli o yüzden gönlünden ne geçiyorsa ve onu ne mutlu edecekse o işi yapmalı. Profesör olmuş ama mutsuzsa benim için hiçbir önemi yok. Mutlu bir insan olsun, etrafına, ailesine faydalı bir birey olsun. Kendi başarısı kendini mutlu etsin. Benim için en önemli olanlar bunlar. Tek derdim mutlu ve huzurlu insanlar olmaları.

“90'LARIN MÜZİĞİ FAVORİM”
Sevginar SALİ: Sabahtan akşama kadar yayın tamamen sizin, hiçbir kurala bağlı kalmadan, kontrolünde olsa nasıl bir akış hazırlarsınız?
Dilek SIRDAŞ: Ben müzik dinlemeyi işimin dışında da normalde çok severim. Çok sevdiğim şarkıları çalarım. 90'lı yılların parçaları hala çok seviliyor, şahane bir dönemdi. Sezen Aksu'dan, Kayahan'dan çalardım. Yine çalıyorum ama kendi yayınımın içinde de çok özgür değilim çünkü bir çizgimiz var. Popüler formatın arasına sıkıştırıyorum arada. Mesela Atilla Özdemiroğlu vefat ettiğinde Sezen Aksu'dan Firuze parçasını çaldım. Her gün mutlaka 90'lı yıllara bir dokunuş yaparım.
Çocuk yetiştirirken edindiğim deneyimlerimi anlatabilirim. Çok yoğun çalıştığım zaman ‘eve gitsem de ayaklarımı uzatıp bir kahve içsem', evde kaldığım zamanlarda da ‘hazırlanıp işe gitsem' diyorum. Hakikaten çok çalışıyordum. İlk hamileliğimde Pazartesi doğum yaptım son Cuma gününe kadar işteydim. Son ana kadar çalıştım. Çocuklar olduktan sonra aynı yoğun tempoda çalışmak mümkün olmadı tabi. Çocuk sahibi olmayı çok istiyordum. Allah'ım çok şükür verdi. İşte o zaman önceliğim değişti. Benim için radyo çok önemli ama senden bir can kopuyor. Çocuklar radyonun önüne geçti. Annem bana çok destek oldu, ben de çocuklarımla o dönemlerini geçirmek istedim. Zorlandığım dönemler elbette oldu. Çok yoğun çalıştıktan sonra evde kalmak yıpratıcı ve depresyona girip çıktığın bir süreç. O yüzden evde kalma zamanları benim için hem dinlenme hem çocuğumla çok özel bir zamanı paylaşma dönemiydi. Çok şükür planladığım gibi oldu. Kendi işimdi, ara verebildim. Uzaktan müdahalelerle idare ettik. Çocuğumun o dönemi bir daha geri gelmeyecek ve bana olan ihtiyacını bile bile gelseydim yapımı biliyorum; kendimi suçlu hissederdim.

“HER DAKİKA TAKİPTEYİM”
Sevginar SALİ: Dışarı çıktığınızda Küpe FM'i dinliyor musunuz?
Dilek SIRDAŞ: Tabi ki. Uydudan yayın yaptığımız için televizyonda da birinci sırada Küpe FM kayıtlı. İstanbul'da oturuyorum. Karasal olarak benim oturduğum noktada çok net çekmese de telefondan takip ediyorum. Her dakika takipteyim.

KÜPE FM DENİLİNCE AKLA NE GELSİN?
Sevginar SALİ: Küpe FM denildiğinde insanların akıllarında ne kalsın istersiniz?
Dilek SIRDAŞ: Tarafsız, dürüst, ilkeli ve istikrarlı yayın yapan bir radyo istasyonu gelsin isterim. Seçim dönemlerinde de herkese söz vermeye, mikrofon uzatmaya çalışan bir radyoyuz.

“İSTEDİĞİN İŞİ YAPMAK BAŞARININ YARISIDIR”
Sevginar SALİ: Küpe FM başarısını neye borçlu?
Dilek SIRDAŞ: İşi yapmayı istemek çok önemli. Eğer yapmak istiyorsan zaten bu başarının yarısı. Eğer ben öf pöf diyerek işe gelseydim buranın büyümesi, bir vericinin iki olması ne kadar önemli olabilirdi benim için? Ben ve arkadaşlarım şevkle, daha iyi nasıl yapabiliriz, daha güzel nasıl reklam metni yazabiliriz, daha güzel nasıl seslendirme yapabiliriz diye hakikaten çok çalıştık. Buradan çok ulusala gidenler oldu. Mesela spor spikerimiz Gökhan Aktik şu anda çok ciddi maçları anlatıyor Lig Tv'de. Bu bizim için bir gurur kaynağı. O da burayı unutamıyor. Sitemize bir mesaj yazmış. Öyle güzel şeyler söylemiş ki; “Küpe FM, bir okul ve ben yeni mezun olmuştum bana fırsatı verdiniz ve ben şimdi bu noktadayım” demiş. Rıdvan'a da bana da ayrı ayı teşekkürlerini sunmuş, imkan verip tecrübe kazanmasını sağladığımız için.

“SEVEREK YAPILAN İŞ HER ZAMAN FARK YARATIYOR”
Buraya sadece ben değil, çok kişi emek verdi. İşi koordine eden kişinin tavrı, tarzı, idaresi, bu işi yapmaktaki gayreti diğerlerine de örnek oluyor ve onları da ateşliyor. O motivasyonu sağlamak yöneticinin elinde. Boncuk Ali mesela; seneye vursan bizde iki sene çalışmıştır ama hala anlatılır. Çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Çok içtendir ve samimiyet her zaman kazanır. Bazı insanlar iz bırakıyor. Severek yapanlar her zaman fark yaratıyor. Arkadaşlarım sanatçı ruhlu. Hem çok sevdiğim kardeşlerim arkadaşlarım hem de hepsinin çok büyük kattıkları değerler var. Ayrılanlar da var aramızdan ama hepsi Küpe FM'e bir şeyler katmıştır. O yüzden hepsine teşekkür ederim. Ayrılan ya da devam eden herkesin emeği var Küpe FM'e. Küpe FM Küpe FM olduysa elbette çalışanların, program, prodüksiyon yapanların sayesinde. Biz ortak bir şekilde hep bir şey kata kata bu noktaya geldik. Keyifle çalışıyoruz.

“KADIN DAHA ÇOK İŞ HAYATINDA OLMALI”
Sevginar SALİ: Kadının iş hayatındaki yeri ve etkisi nedir sizce?
Dilek SIRDAŞ: Kadının elinin değdiği işlerin çoğunda başarı vardır. Kadın annelikten gelen bir içgüdüyle daha sabırlı, şefkatli, toleranslı, daha istikrarlı, düzenli ve genellikle daha başarılıdır. O sebeple kadın daha çok iş hayatında olmalıdır. Elbette kadının sorumluluğu fazladır, toplum olarak yüklenen görevleri vardır. Çalışan kadın hem işte hem evde çalışır, çalıştığı için evdeki görevlerini aksatamaz. Ne yapar? Kendine ait özel zamanından feragat eder ama mutlaka işini yapar…
Çocuğu olana kadar çok yoğun çalışan sonra eve kapanan kadının çocuk büyüdükten veya kreşe başladıktan sonra mutlaka evden çıkması ve iş hayatına geri dönmesi gerekir. Uzun süre iş hayatından kopmalar iş gücü kaybına sebep olduğu gibi kadının iş hayatındaki oranının da düşmesi demektir. Kadının evde kaldığı süre uzarsa geri dönüş oranı da o kadar düşüyor. Uzun süre evde kalan kadın kendine güvenini yitiriyor. Bunu tecrübe etmiş bir kadın bir anne olarak söylüyorum. Kızlarım doğduğunda ben de çok sevdiğim işimden uzak kalmıştım. Üstelik sadece işten değil sosyal hayattan da koptuğumu hissettim. Mesela benim yokluğumda önemli bir dernek kurulmuş Silivri'de… Şu an üyesi olduğum Silivri Kadın Girişimciler Derneği; kadınların neler yaptığının yapabileceğinin Silivri'deki kadın girişimcilerin dayanışmasının bir kanıtıdır. Kızlarım okula başladığı zaman tekrar işe başlamak çok iyi geldi. Sonuç olarak yarı zamanlı da olsa kadının çalışmasından yanayım.

DİLEK SIRDAŞ'IN HAYALLERİ
Sevginar SALİ: Hayalleriniz nedir?
Dilek SIRDAŞ: Çocuklarımla ilgili hayallerim var. Maddi durumdan kaynaklı rahatlıklarını tembellikle birleştirmelerini asla istemem. Kendi başardıkları ve mutlu oldukları bir işi yapmalarını ve mutlaka iş hayatının içinde olmalarını arzu ederim. İnşallah benim gibi mutlu oldukları ve sevdikleri bir işi yapma şansları olur. Sağlıklı olsunlar, mutlu bir ömür sürelim istiyorum.
İşimle ilgili hayalim ise öğrenecek, yapacak çok daha güzel şeyler var. Kafamızda çok proje var. Trakya'da ulaşmadık yer, afişlemedik köy kalmasın istiyoruz. Allah sağlık verdikçe işimizi aşkla yapmaya gayret edelim. Hayallerimde bunlar var.

YORUM YAP