Sevginar Sali

Sil baştan...

Dün akşam bir yandan yemek hazırlıyorum bir yandan kulağım haberlerde… Hiç gözümü veremiyorum bu aralar; keza dinlemek bile insanın içinde kalan son damla hayat sevincini bitirip, tüketmeye yetip artıyor…
Yemek faslı, masayı kaldırmak derken mutfağa girip çıkıyorum Fatih Portakal'ın Canan Karatay ile yulafı insanlar mı, atlar mı yemeli haberine ne kadar geniş yer verildiği dikkatimi çekti…
Sanki daha dün onlarca şehidimizin ocağına ateş düşmemiş gibi… Sanki ordumuz başka ülkenin topraklarında değilmiş gibi… Sanki.. sanki... sanki…. Liste uzar da uzar…
Eleştirmek için söylemiyorum, köşe yazısı yazma vaktim geldiğinde düşündüm, düşündüm hiçbir tatsız, tuzsuz, çıkışı, çözümü elimde olmayan konuya varmadı elim… Böyle zamanlarda hayata dair alıntılar veya kendimce karaladığım düşünceleri okursunuz…
Sonra bildiğimizi sandığımız ama üzerinde durmadığımız bir hayat gündemime konuk oldu… Hazırladığım köşe çöpe gitti…
Yenisini yazdım okuyun lütfen;
Cemaatin sendikasında bir süre bulunan, 1.5 yıl önce istifa eden 15 Temmuz sonrasında görevden ihraçtan kurtulamayan bir öğretmen yaşadıklarını paylaştı.
“Rüyalarımda hep çocukları, okulu görüyorum. Şu anda başka bir işte çalışıyorum ama öğretmenlik çok başka bir şey” diye anlatırken gözlerinin dolduğunu gizlemeye çalıştı… Yaşadıklarının karşı tarafa nasıl geçtiğinden habersizdi… Ben çoktan kendisiyle birlikte bu ülkede sergilenen sıradaki haksızlık, adaletsizlik sürecine ağlamaya hazırdım oysa ki… Ergenekon ve Balyoz gibi uydurmacalarla kararan hayatlara ağladık, üzüldük… Sıradaki vukuatımız 15 Temmuz mağdurları… Darbeyi yapan, planlayan, esas suçluların önemli bir bölümü çoktan yurt dışında saltanat hayatlarına geçti de yıkıp, yaktıkları ülkeyi toparlamak ve insanların acısını dindirmek önümüzde tüm vahametiyle…
Her şey geçecek ve eminim adalet er ya da geç tecelli edecek… Olağanüstü koşullarda yaşanan mağduriyetler tabi ki ortadan kalkacak, yaşanan kalp kırıklıkları sadece zamanın etkisinde hafifleyecek. Telafisi asla mümkün olmayacak.
Hocanın bir tespiti; “Biz eylem yapmaya, bağırıp çağırmaya alışık değiliz. Öyle bir yapımız yok. Bizden değil diye baktığımız kimseler şimdi bizim hakkımızı arıyor. Eşimiz, dostumuz aramaz sormaz, selam vermez oldu” dedi.
Her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz. Farklı düşündüğümüz insanların haklı olduğu meselelerde onların yanında yer alabilmeliyiz. “Biz onlara karşıydık, onlar bizim için mücadele ediyor” cümlesini normal koşullarda hiç birimiz kuramayız.
Suçu olanlara ceza verilsin ve gerçek suçlular cezalandırılsın… Sosyal bir patlamaya yetecek kadar mağduriyetler var ne yazık ki!
Adaletsizlik ve hukuksuzluğun en acısı adalet ve hukuku sağlamak adına yapılandır.
Normal ayarlarımıza bir an önce dönelim diyeceğim, bizim normal ayarlarımız da çok iyi işlemediği için bugün bu ağır bedelleri ödüyoruz.
Bir başörtülü ve şortlu kadına yapılan saldırıyı düşünüp arada fark olduğunu iddia ediyorsanız, duygusal veya mantıki tepkiniz birinden birinde daha fazla yoğunlaşıyorsa şahsi ayarlarınızı gözden geçirin derim. Tercihlerinizi değil ama olaylara bakış açısı ve idrakte var olan noksanlıkların tamamlanmasını yapmanız gerekiyor demektir.
Adalet ve hukuk bizi toplum olarak bir arada tutan en önemli unsurlar. Ülke bütünlüğü, parçalanma illa yabancı bir gücün bize top ve tüfekle saldırmasıyla olmaz. Toplumu ayakta tutan iyi ayağı; hukuk ve adaleti, kırdıkları gibi biz çökeriz zaten. Çökmüş bir insanda ne inanç kalır ne kendisine ne de başkasına iyilik yapacak durum.
15 Temmuz şehitleri gibi önem arz ediyor bence darbe girişiminin bertaraf edilerek ülkemizin ayakta kalması için verilen mücadelede kasıtsız bile olsa mağdur edilen vatandaşlarımız. Birileri canıyla, diğerleri hayatıyla ödüyor ülkesine bağlılığın bedelini. Bir devletin görevi sadece vatandaşını suç işlediğinde cezalandırmak değil… Kaldı ki biz onu da çok başaramıyoruz; suçlu kim, cezayı çeken kim tartışılır. Devletin bir diğer ve uygar medeniyet seviyesine uygun konumu vatandaşını suç işlemekten durumundan korumaktır… Suç örgütlerinin kucağına atılan ve itilenleri yargılarken bunu da hesaba katmamız lazım…
Filler tepişiyor, olan çimlere oluyor…
Adalet ve hukukun tertemiz, güçlü kanatlarında ülkemiz güzel bir geleceğe doğru yol alacak konuma gelsin inşallah tez zamanda. Ve tüm mağdur ile masum insanlar için, adalet en kısa sürede aydınlık yüzünü göstersin...

YORUM YAP