Dünkü köşe yazımda "Ne yapıldı?” başlığı altında yer verdiğim değerlendirmeler ile ilgili Silivri Belediyesi’nden bir açılma yapıldı. Açıklama aynen şu şekilde: "Silivri Genelinde Yol ve Kaldırım Yapılması İşi” kapsamında Yeni Mahalle ile birlikte eş zamanlı olarak Silivri ilçe sınırları içerisinde diğer mahallelerde başlayan çalışmalarda, Selimpaşa Mahallesi, Kavaklı Mahallesi, Ortaköy Mahallesi, Gazitepe Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi, Piri Mehmet Paşa Mahallesi, Alibey Mahallesi, Mimar Sinan Mahallesi, Yeni Mahalle, Değirmenköy, Çanta, Gümüşyaka ve Büyükçavuşlu Mahallerinde bulunan muhtelif cadde ve sokaklarda yol ve kaldırım çalışmaları yapılacaktır. İşin sözleşme bedeli 7.302.722,37.-TL’dir. (yedi milyon üç yüz iki bin yedi yüz yirmi iki lira otuz yedi kuruş) Yüklenici Firma Sarılar İnşaat Ltd.Şti. – Aksiyon Yapı İnşaat Ltd. Şti. ortak girişimidir.
Bu iş kapsamında çalışma yapılan alanlarda yüklenici firma tarafından yaptırılan ve söz konusu işi tanıtan tabelalar üzerinde yazan sözleşme bedeli işin tamamını yani yukarıda yazılan tüm mahallelerdeki çalışmaları kapsamaktadır. Bahse konu işi kapsamında Yeni Mahalle’de bulunan Şair Baki Sokak ve Müjdat Gürsu Caddelerinde çalışmalar yapılacak olup, bu çalışmalar sözleşme bedelinin yaklaşık % 10‘luk kısmını kapsamaktadır.”
ALABORA TEHLİKESİ
Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum…
Bir varmış bir yokmuş; vakti zamanında deniz kenarında şirin bir krallık varmış… Oranın kralı yaklaşan seçimler sebebiyle her şeyden huzursuzlanmaya başlamış (‘hem kral hem seçimle geliyor’ demeyin. Bizim belediye başkanı da hem şeffaf hem demokrat ama sorulan sorulara canı isteyince cevap veriyor. Gördüklerimiz karşısında bu kadarcık saçmalığı çok görmeyin işte…).
Hele bölgesinin devrik krallarının son geleneksel buluşmasında kendisi hakkında sitemkâr konuşması, eleştirmesi o kadar canını sıkmış ki çare olarak ezeli iktidar rakibine dert yanacak duruma gelmiş. "Bunların hiç biri bana seçildikten sonra hayırlı olsuna gelmedikleri gibi, benim onların döneminden övgüyle bahsetmemi bekliyorlar” diye içini dökmüş. Rakibinin de başı aslında bu devrik liderlerle beladaymış ama gençliğinin etkisinde sinirleri daha sağlam olduğundan, duygularını saklamayı daha iyi başarmış ve kendince dalga geçmeye kalkmış; "Bugün en güvendiğin adamlarından biri de o devrik başkanlar topluluğun bir üyesi. Ona bir yemek verdir kendin de katıl, başkanların gönlünü almayı başarırsın” demiş.
***
Kibri Kralın kulaklarını sağır edercesine dile gelmiş; "Sakın ezeli rakibinin aklına ihtiyaç duyduğunu hissettirmeye kalkmayasın!” Kral; "Sakin ol, tabi ki öyle bir şey yapmayacağım. O bu kadarını düşünüyorsa benim bundan kat kat daha muhteşem bir strateji ortaya koymam lazım” diye kibrini yatıştırmaktan geri kalmamış.
Bu hikâyeyi krallığın gazetesi yayınladıktan sonra Kralın yaşadığı sıkıntıya en mantıklı çözüm önerisi de hayata geçmeden geçerliliğini yitirmiş. Krala da bugüne kadar yaptığı gibi devrik iktidar sahiplerini ve yaptıklarını görmezden gelmeye devam etmek mi kalmış dersiniz…!?
***
Ucu açık film ve hikâyeleri severim… Kahramanlarına kendi sonlarını belirleme imkânı vermek yazarın bonkörlüğüdür… Gönül zenginliği…
***
Hikâyenin günümüz ile ilgili ifade ettiklerine gelelim; samimiyet testi için seçim zamanları çok yanlış vakitler. Gerçeklerin bile yalana dönüştüğü ortamda, yalanı gerçek havasına sokmak çok uğraş ister, pahalıya mal olur…
İktidarı tehlikeye girince kralların keskin, sert tutum değişiklikleri fırtınaya yakalanan geminin dümenini serçe kırmaktan doğan tehlikeyi barındırır; Alabora…