
CHP'li Meclis Üyesi Mehmet Keleş, Silivri Belediye Meclisi'nde yaptığı konuşmada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve tutuklu siyasetçilere yönelik uygulamalara sert tepki gösterdi: “Halkın iradesi mahkeme salonlarına hapsedilemez!”
Silivri Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi Mehmet Keleş, Belediye Meclisi'nin Nisan Ayı 1. Birleşimi'nde yaptığı konuşmada son günlerde yaşanan siyasi ve hukuki gelişmelere dikkat çekti.
KELEŞ: ACI BİR BAYRAMI GERİDE BIRAKTIK
Bayramın gölgesinde adaletsizliklerin yaşandığını belirten Keleş, konuşmasına şöyle başladı: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nun, Belediye Başkanlarımız Mehmet Murat Çalık, Rıza Akoplat, Ahmet Özer, Resul Emrah Şahan ve Alaattin Köseler'in, milletvekili Av. Can Atalay'ın, ismini sayamadığım daha birçok siyasetçinin ve bürokratın ve 300 den fazla gencimizin Silivri'de adeta tutsak edildiği ve bayramlarını evlerinden uzakta geçirdiği, buna karşılık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası mevcut iki Hizbullah örgütü üyesinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla serbest bırakılarak bayramlarını evinde geçirdiği, maalesef şeker tadında olmayan acı bir bayramı geride bıraktık. Herkesin geçmiş bayramı kutlu olsun.
“VOLKAN KONAK'I RAHMETLE ANIYORUM”
Yere tüküren, kadın döven, ambulans geçerken tüyleri diken diken olmayan, beni dinlemesin diyen, Mustafa Kemal'i sevmeyenle ahbaplık etmem diyen, Ekrem İmamoğlu için toplanan imza için "Oraya imzamı, mürekkebimi koymam; kanımı koyarım, kalbimi koyarım" diyen Kuzey'in Oğlu Volkan Konak'ı da bir kez daha rahmetle anıyorum.
“HAKSIZLIĞA ONAY VEREMEYİZ”
Bugün burada yalnızca bir meclis üyesi olarak değil, aynı zamanda bu ülkenin vicdanı yaralı yurttaşlarından biri olarak konuşuyorum. Çünkü yaşadığımız bu dönemde susmak, onaylamaktır. Ve bizler, haksızlığa onay veremeyiz!
Son günlerde tanık olduğumuz gelişmeler artık bir siyasi mücadele değil, bir hukuk, bir demokrasi, bir vicdan mücadelesine dönüşmüştür. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen adli süreç; hukukla değil, intikamla, siyasetin baskısıyla yürütülmektedir. Sandıkta kaybedenler, iradeyi yargı eliyle diz çöktürmeye çalışmaktadır. Oysa halkın iradesi, mahkeme salonlarına hapsedilemez!
“TOPLUMSAL BİR SİNDİRME POLİTİKASI”
Ancak mesele sadece Sayın İmamoğlu değil. Bugün hak arayan işçiye, sesini yükselten öğrenciye, hakkını isteyen kadına, adaleti savunan avukata gözaltı ve tutuklama ile karşılık verilmektedir. Bu, bireysel bir saldırı değil; toplumsal bir sindirme politikasıdır.
“BAROLAR, ADALETİN SON KALESİDİR, O KALE DÜŞERSE HUKUK DEVLETİ ÇÖKER”
Ve en tehlikeli adımlardan biri de İstanbul Barosu için atılmış ve İstanbul Barosu yönetiminin feshi için karar alınmıştır. Bu karar; sadece bir kurumu değil, halkın savunma hakkını hedef almaktadır. Barolar, sadece avukatların meslek örgütü değil, adaletin son kalesidir! O kale düşerse, hukuk devleti çöker.
Ama unutulmasın: Savunma susturulamaz! Çünkü avukatlar sadece müvekkillerini değil, hepimizi savunur!
“AVUKATLARIN YÜRÜYÜŞÜ SUÇ DEĞİL, BİR ÇAĞRIDIR”
Bugün İstanbul'un sokaklarında yürüyen cüppeler yalnızca birer kumaş değildir. Onlar, susmayan vicdanın, onurlu direnişin, hukuka bağlılığın simgesidir. Avukatların bu yürüyüşü bir suç değil, bir çağrıdır:“Hukuka dönün, adalete dönün, akla ve vicdana dönün!”
Bu noktada felsefenin ışığına sığınmak isterim: Sokrates şöyle demiştir:"Kötülüklerin en büyüğü, adaletsizliktir."
Ve yine aynı Sokrates der ki:"Haksızlık yapmaktansa haksızlığa uğramayı tercih ederim."
Bugün bu ülkede haksızlığa uğrayanların sayısı her geçen gün artıyor. Biz ise, bu kürsülerde sadece kendi koltuğumuzu değil, onların haklarını da temsil ediyoruz.
Bu vesile ile başta özellikle yaşanan haksızlıklara karşı sessiz kalmayan meslektaşlarım olmak üzere tüm avukatlarında Avukatlar gününü kutluyorum.
“SES ÇIKARMAK, DEVLETE DÜŞMANILK DEĞİL, HUKUKA ÇAĞIRMAKTIR”
İtiraz etmek isyan değildir! Ses çıkarmak, devlete düşmanlık değil; devleti hukuka çağırmaktır!
Buradan tüm yurttaşlara seslenmek istiyorum:
Bu bir başkaldırı değil, bu bir uyanıştır!
Bu bir isyan değil, bir vicdan sesidir!
Bizim kavgamız, adaleti mahkeme salonlarında arayıp bulamayan çocukların gözyaşıyla başlar. Bizim yolumuz, cüppelerini çıkarıp yürüyen avukatların onurlu direnişidir.
Bugün konuşmazsak, yarın susturulacak olan biz olacağız. Bugün savunmazsak, yarın savunulacak hiçbir hakkımız kalmayacak.
Unutmayalım: Adalet yoksa, özgürlük yoktur!
Özgürlük yoksa, demokrasi sadece bir hayaldir!
Ve biz bu hayali değil, gerçeği yaşamak istiyoruz.
Bu yüzden susmayacağız.
Bu yüzden adaleti aramaktan vazgeçmeyeceğiz!
Ve bu yüzden buradayız:
“Adalet varsa, umut da vardır!”
Teşekkür ederim.”
Sevginar SALİ