Dün sabah henüz günün karmaşasına katılmayan Silivri sokaklarında yürürken özellikle bazı bölgelerden huzursuzca uzaklaşma duygusu yaratan gerçeği düşündüm.
Silivri'nin 50 yılını planlayan kapsamlı raporlar hazırlanırken çok önemli bir şeyi depremi, esas can ve mal güvenliğimize hak ettiği değeri, önemi göstermiyoruz.
Bunun suçu salt bizi yönetenlerde değil. Yönettikleri kesimin önceliklerine ve beklentilerine göre hareket etme zorunluluğundan onlar da bir yapının kentsel dönüşümü yerine konser düzenlemeyi daha uygun görüyorlar.
Yakın bir örnek sahildeki Yoğurtçu Meydanı 'öyle mi olsun, böyle mi olsun' diye gündem olmuştu ya etrafındaki binalara baktım beklenen büyük İstanbul depremini hangisinin ayakta atlatacağına düşündüm kaldım. Bazı sokaklarımız var yaya ya da araçla geçerken depreme yakalansak akıbetimiz için hiç iyimser olamadığımız. Kendi tedbirinizi alıp ne kadar güvenli bir eviniz ya da iş yeriniz olmuş olsa bile nerede yakalanacağınızı bilmediğinizden genel bir önlem söz konusu olmayınca tehlike sizin için de devam ediyor.
Önceliklerimizi belirlemede yanlış yaparsak telafisi mümkün olmayan zararlara uğrarız.
Silivri Belediyesi, rutin işlerini yapsın ama Türkiye'nin belini kıracağı hususunda herkesin hemfikir olduğu İstanbul depreminin parçası olduğumuzu unutmasın.
Bunu hatırlamak da yetmiyor bize artık karınca kararınca en sorunlu bölgeler, ekonomik durumu en zayıf olan kişilere yönelik Belediye harekete bizzat geçmeli.
Hükümetten beklemek zaman kaybettirir. Mevcut yasalar çerçevesinde bir takım destekler var zaten. AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı önceki dönem Volkan Yılmaz'ın Hükümet destekli yatırımlarını öne sürdüğünde “Onun değil bizim kazanımımız” demeyi biliyordu. Buyurun meydan sizin. Son 6 ayda Silivri'ye spesifik hangi Hükümet yatırımını kazandırdınız anlatın da dinleyelim, gösterin de görelim.
TOKİ ile kentsel dönüşüm projesi önemli bir fırsat, büyük ihtiyaç.
“İBB ile ilçe belediyesi, siyasi anlamda birleşince ihya olacaktık”… KİPTAŞ bir kentsel dönüşüm projesinin ucundan tuttu mu?
Her kurum kendi şartları ve bütçesi ölçüsünde değerlendirilir tabi ki. Silivri Belediyesi'nin de yapabileceği şeyler var. Varnalı Konutları ile Volkan Yılmaz döneminde yapılanı gördük. Bir başlangıçtı, devamı daha kapsamlı bir iyileştirmeyle gelmeli.
Kimse kendini kandırmasın çünkü bunun faturası bize çok pahalıya patlar; maddi olarak değil sadece can kayıpları veririz. Bugün Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu çıksa, “Devam eden yatırımları tamamlayacak ve rutin hizmetlerimizi sürdüreceğiz bunun dışında sadece kentsel dönüşüm yapacağız” dese aklı olan kimse buna karşı çıkmaz, çıkamaz.
Kaçınılmaz başımıza geldikten sonra “Depremdir, doğal afettir yapılacak bir şey yok” demek vicdanları temizlemez, gidenleri geri getirmez.
Hükümet kanadına saldıracak olanlar belli, İBB'den süreç hakkında hizmet alması gerekenler belli. Silivri Belediyesi bünyesinde ilçedeki teknik odalardan temsilciler ile kendi yetkilileri ile mikro çözümler ile adım adım çözüm üretmeye bir an evvel başlamalı.
Önümüzde hayati bir seçim var. Ya enkaz kaldıracaksınız ya da güvenilir Silivri'yi felaket başa gelmeden inşa edeceksiniz. “Depremin vurduğu yerlerde hayatını kaybeden insanlar, hayatta kalıp her şeyini kaybedenlerden şanslı sayılır” diye çok acı bir tespit okumuştum. Şimdiye kadar küçük çaplı sayılacak sarsıntılar ile depremi deneyimleyenler için bu ifadeler kelimelerden öteye geçmiyor olabilir. Hiç de geçmesin dileğiyle. Ama yönetenler de, yönetilenler de gerçeklerimizin farkına varmalı…