Başta yerelde iktidar olan CHP olmak üzere tüm partiler sanki tatildeydi. Silivri ilçede hiçbir siyasi etkinlik yoktu denebilir…
Oysa AKP Genel Başkanı ayni zamanda Cumhurbaşkanımız sanki seçim varmış gibi meydanlarda…
Bilinmez ama belki de, muhalefetin Anayasa Değişikliğini “şaibeli bir seçim” olarak nitelediği ve her meşru platformda dile getirdiği son referandumun sonucunu beğenmiyor olabilir. O nedenle erken seçim kararı almak isteyebilir. Böylece, 2019'da yürürlüğe girecek olan SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ meselesini erkene almış olur…
Demem, 2019 yılı Türkiye için hayati bir öneme sahip…
Lakin, partilerin Silivri ilçe örgütleri, ilçe kongreleri v.s. gibi kendi iç sorunlarına bile odaklanamamış. Haftanın son günlerine yakın gazetemin patronu köşesinde konuyu ateşlemek için biraz zorlamış ama nafile…Hafta içinde, CHP İlçe Başkanı Suna Göçengil'in Danamandra Mahallesindeki eylemini destekleyen demecinin haricinde tek bir siyasi laf duymadım desem yeridir…
BASİT GİBİ GÖRÜNSE DE…
Yer: Sahildeki Çay Bahçelerinin tam önü...
Olay: Top oynayan çocuklar…
Bir defa burası top sahası değil… Çocuk parkı hiç değil. Yürüyüş yolu. Yürüyenlerin çoğu büyük ama yanlarında çocukları olan da var. Top oynayanların içinde üç beş yaş olanı da var, daha büyük olanı da. Kişi, bahçede çay içiyor, kafasını dinleyecek, önünde bir sürü çocuk PAT-PAT-PAT top oynanıyor. Büyük SERT vuranları da var. Bazen masada oturan ailenin masasına düşüyor. “İyi de bunların aileleri nerede, yok mu?” diyebilirsiniz, haklısınız, muhtemelen onlarda çay bahçelerinin birinde oturuyorlardır, çocuklarını seyrediyorlardır. Muhtemelen onlara hoş geliyordur… Allah korusun oradan geçen küçük bir çocuk o sert şuta dayanabilir mi?
Demem, çocuklar hepimizin kollaması gözetmesi gereken geleceğimiz ama medeniyetin, çağdaşlığın bir ölçüsü de “başkalarına” rahatsızlık vermemektir...
KURBAN VE KURBANLIKLAR …
Önümüz Kurban Bayramı… Hazırlıklar şimdiden başladı… Ne yalan söyleyeyim “çoluk çocuğun gözleri önünde” kurban kesilmesini içime sindiremiyorum…
Hafta boyu kurbanlık ilanlarını okudum…
Belediyenin “Kurban Kesim Yerleri“ ile ilgili olarak yapmış olduğu çağrıları dinledim… Ve, geçen bayramlardan kalan o görüntüler hep aklımdaydı. İnanın hiç aklımdan çıkmadı… Bayramın ilk günü akşam haberlerini bu güne kadar izlemedim yine izlemeyeceğim…
Dileğim, bu yıl hayvan haklarına saygı gösterilir...
AKLIMA GELMİŞKEN...
“Çasvuşlu'da kaçak hayvan operasyonu” gazetemden bir haber. Köylerin Mahalle haline getirilmesinden kaynaklanan bir sorun. Altyapısı tamamlanmadan “Belde” Belediyeleri kapatıldı. Altyapısı hazırlanmadan “Köy“ tüzel kişilikleri yok edildi. Yani, Mahalleye dönüştürüldü.
Bu şu demek buralar yasalar önünde artık tıpkı Beyoğlu, Üsküdar, Bakırköy'ün bir Mahallesi gibi muamele görecek. Yani, artık sokaklarda inek, keçi, kuzu, koyun, manda, öküz görülmeyecek. Onlar yola pislese bile sahibine ceza kesilecek. Kısaca, köylü bundan böyle bu işlerden ekmeğini kazanamayacak...
İyi de… O eski köylü, yeni mahalleli, ne yapacak, ne iş yapacak?
İşte o yok. Onu söyleyen yok…
Bilinmiyor mu?
Peki, ne yapılması lazım?
Biliniyor, bilinmesine de yapan yok…
Yapacak olan kim?
Başta Hükümet…
Yani, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı…
Sonra, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Silivri Belediyesi ve yöre halkı…
DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDEN KALAN...
Geçen haftaki köşemde DOĞA YÜRÜYÜŞÜ ile ilgili sehven “önümüzdeki günlerde yapılacak“ demişim, oysa “bir gün önce yapılmış DOĞA YÜRÜYÜŞÜ YAPILDI” demem gereki-yordu. Gözümden kaçmış olan bu hatamdan dolayı herkesten özür diliyorum…
***
Yürüyüşün eski köy yeni mahalle olan Danamandra ve Çayırdere Mahalleleri arasında orman içinden yapıldığını söyleyeyim …
DANAMANDIRA MESELESİ...
Yol kesme…
Taş ocakları adına çalışan hafriyat kamyonlarının yolunu kesmek…
Olay Danamandra Mahallemizdeydi…
Hak arama eylemiydi…
Daha doğrusu sessizlerin sesiydi. Hatta, bir “çığlık”… Birkaç saatlik bu eyleme gelene kadar yetkili her kapıya gidilmiş… Bütün kapılardan TIK çıkmamış… Kimse amacı dışında Taşkınlık yapan yoktu…
Da… Orman içindeki taş ocaklarından çıkan kamyonlar köyün içine giriyor. Zaten ocaklar da çok yakın. Dinamit patlatılırken evlerin duvarları çatlamış. Neyse, Köylü, kamyonların çıktığı ocak yollarını kapamış gelsin diye bekliyor ama gelen giden yok... Bu arada, Jandarmalarla bazı köylüler arasında muhabbet ilgimi çekti…
Köylü, Jandarmaya “Yahu biz yıllardır bu ocaklardan çekiyoruz, bu çekimizi duyurmadık yer bırakmadık gelen olmadı, soran olmadı ama Ocaklardan çıkan kamyonları köyümüzden geçirmeyeceğiz deyince bu kadar jandarma geliyor, yanlış anlamayın ama burada bir tuhaflık yok mu? Yani, koca köyün iki ocak sahibi kadar değeri yok mu?”
Olay sessiz sedasız sona erdi. Burada Komutanın olaya insancıl bakışı yanında deneyimi birikimi göz ardı edilemez…
Netice: Danamandra Mahallesi insanının çığlığı Silivri'nin ötesine ulaşmış oldu…
KONUŞAN BAKAN...
Bakanımız: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak…
Dediği… Çerkezköy henüz net değil ama “Trakya'ya Dev Enerji Yatırımı” yapılacak...
Ayni zamanda AKP Genel Başkanı R.Tayyip Erdoğan'nın da damadı…
Hani…
Aklıma başka şeyler gelmiyor değil... Mesela… Bu insanların “Trakya'ya kasıtları mı var?” gibi… Aklıma neden bunlar geliyor onu açıklayayım isterseniz…
Sayın Bakan dışa bağımlı enerjiden kurtulmak istiyoruz gibi bir gerekçeyle, dışa bağımlılık meselesi başka türlü çözülemez, ille de Kömürlü Termik Santralle çözülürmüş gibi…
Ayrıca…
Ve, neden ille de Trakya?
Ve, Sayın Bakan, gerekçe olarak söylediği Trakya'da ki “kömür” meselesinin doğru bir gerekçe olmadığını bal gibi biliyor…
Yani, Trakya'daki kömürün ne kadar kötü olduğunu bilmeyen yok. Bakan duymamışsa, bilmiyorsa bilemem ama bildiğim “Trakya Kömürü” konusunda “kötü” demeyen kimse yok gibi…
Sayın bakan bu konuda samimi değil gibime geliyor, nedeni santral projesine “ithal kömürde kullanabilir” eklemesini yapan kendileri…
Özetle… Buraya Kömürlü Termik Santral yapmak bu topraklara düşmanlık, bölge insanına düşmanlıktır…
Efendim… Şöyle zararsızmış, böyle zararsızmış?
Lahavle!
ÇEVRECİ BİR ÖNERİ...
Konu : Silivri-Çerkezköy arasına yapılması düşünülen Kömürlü Termik Santral yapılmasına CHP'lisi, AKP'lisi, MHP'lisi, HDP'lisi hatta tüm Silivri insanının karşı olduğunu biliyorum. O nedenle Silivri Belediye Meclisinin Eylül ayı gündemine girmesi istenen bir konuyu buradan dillendirmek istiyorum… Silivri Belediye Meclisinin Eylül ayı çalışmasının gündemine “Silivri Belediyesi Sınırları İçinde Kömürlü Termik Santral Yapılmasının görüşülmesi” maddesinin eklenmesini istiyorum...
Silivri Belediyesinin yetkisi olup olmaması ayrı bir tartışma konusu ama Silivri Belediye Meclisi böyle bir karar alabilir…
ÇEVRECİ BİR EYLEM...
Tarih: 16 Ağustos 2017 Saat 10.00
Yer: Danamandra Mahallesinin Köy Kahvesi önündeki, köy içinden geçen “Anayol” denilen yer…
Eylemin muhatabı: Taş Ocakları ve onlara izin verenler…
Toplantı öncesinde meydandakilerin ezici bir çoğunluğu kadınlar ve çocuklardı. Tuhaf gibi gelebilir ama durum öyleydi…Belki de “Olağanüstü Hal Yasası” gündemde ondandır…
Kahvehanenin içi belli yaşın üzerinde insanlarla dolu, yaşlı diyebileceğimiz insanlar… Onlar, toplanma yerine gitmiyorlar ama gidenlere sözlü destek veriyorlar…
Ve, onların da Olağanüstü Hal Yasasından haberleri var belli…
İnsanlar toplandı…
Ocaklardan kamyonları bekliyorlar. Gelen kamyon yok… Kadınlardan bir kaçı ocaklara doğru yürüyelim diyor. Bir kısmı komutan izin vermiyor diyor. Bazıları “ocak patronları” gelsin diyor, telefonlar çalışıyor ama ocak sahiplerinden gelen giden yok.
Eylemin sonuna doğru kadınların ezici çoğunluğu kesin bir söz almadan eylemi bitirmek istemedi. Ama, yeni gelen Jandarma komutanının insancıl uyarısı ve ikna çabaları, sonuç verdi. Köy Muhtarını da yanına alarak bazı istekler için gün verdi, gerekenlerin yapılacağına dair söz verdi, inandırıcı oldu. Böylece, eylem, sessiz sedasız sorunsuz sonlanmış oldu...
Dediğim gibi…
Eylemin hiçbir siyasi yanı yoktu…
Eyleme katılanlar gayet tabii ki, başka bir ülke vatandaşı değildi aralarında siyasi kimliğini bildiğim bir çok insan vardı ama belli ki oraya “hakkını arayan köylü bir vatandaş şapkasıyla” gelmişlerdi ve büyük çoğunluğu da AKP ve MHP'lilerdi.
Orada bulunan kimi dostlar “hani nerede siyasiler?” mealinde laflar ettiler ben de “böylesi daha iyi çünkü bu ülkede siyaset sanki kötü bir şeymiş gibi bir algı var” dedim…
Evet …
“Çaresizlikte çare aramak”
Tam da bu tanıma uyan bir eylemdi bu...
NOT: CHP İstanbul Milletvekili Parti Meclisi Üyesi Dr.Sibel Özdemir sekreteri aracılığı ile olay hakkında detaylı bilgi aldı ve yazılı soru önergesi ile konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıdı...
ALGI ÜZERİNE...
AKP yetkililerinin de “Ergenekon, Balyoz” meselelerinde şimdi çoğu tutuklu, bir çoğu kaçak olan şimdi “FETÖ” adı verilen ama o zaman birlikte oldukları ile becerdiklerinden bu yana “Kumpas Akışkanlığı” var…Tıpkı, birilerinin “alışkanlıkları kırmak atomu parçalamaktan zordur” dediği gibi…
İsterseniz, filmi biraz geriye alalım…
Silivri'de ki Ergenekon-Balyoz-Yakamoz-Askeri Casusluk v.s. gibi davalarının Türkiye gündeminden düşmediği o günlere bakalım...
Birilerinin “ben bu davaların savcısıyım” dediği, birilerinin de “ben bu davaların avukatıyım” dediği o günleri gözümüzün önüne getirelim…
Ve…
İsterseniz 17/25 Aralık 2013 tarihine kadar devam edelim … Henüz o günlerde bütün televizyon kanallarındaki “ayakkabı kutuları, dolarlar, bakan çocukları, para kasaları v.s.” nin görüntülerinin olduğu haber bültenlerini unutmadık…
Şimdi ayni AKP'li yöneticileri, o günleri unuttuk zannediyor, gözümüzle gördüğümüz, kulaklarımızla işittiklerimizi unutmuşuz gibi sağa sola laf atıyorlar. Sanki, onları yapanlar, bir gece uzaydan gelmişler ve o günün seçimle gelmiş yetkili ve sorumlu iktidarından habersizmişler gibi... Sanki, hiçbir AKP yöneticisinin siyasi sorumluluğu yokmuş gibi…
Yetmiyor, sanki o olaylarla başkalarının ilgisi varmış gibi başkalarına suç yaratmaya çalışıyorlar…
Pes ki pes…
TAPU VE ECRİMİSİL…
Tapu ve Ecrimisil meselesi konusunda iktidar kanadından hala TIK yok...